Hepimizin sevdiği ünlü yazar Stephen King’in “O, hikayelerle dolu bir hazine sandığı ve elini hangi işe atsa biz kârlı çıkıyoruz.” dediği Neil Gaiman, çok yönlü bir yazar. Çizgi romanlardan televizyon dizilerine, radyo oyunlarından romanlara kadar türlü türlü çalışmalar yapmış ve yapmaya da devam ediyor. Ben de size, günümüzün en önemli yazarlarından biri olan bu beyefendiyi okumaya başlamanız için ufak bir rehber hazırladım. Neil Gaiman’i en iyi anlatan kitapları çeşitli başlıklar altına sığdırdığım bu yazıda, umarım aradığınızı bulursunuz.
Mitoloji Sevenler İçin: Neil Gaiman
Neil Gaiman hikayem, Mezarlık Kitabı -bknz: yazının gotik hikayeler kısmı- ile başlamış olsa da, yazarın hayatımda yer edinmesi ve 2019 yılı boyunca her ay düzenli olarak Gaiman okumaya başlamam İskandinav Mitolojisi ile oldu. Gaiman’ın, yazıya geçirilmekte pek de başarılı olunamamış İskandinav hikayelerini olabildiğince doğru ve tarafsız olarak yazıya geçirmek için bu kadar meşakkatli bir yola çıkmış olmasını hala atlatamadım. İskandinav mitleriyle küçük yaştayken tanışması ve bu kitabı da küçük Gaiman’la aynı yaşta olan oğluna ithaf etmesi gibi küçük detaylar İskandinav Mitolojisi ile aramdaki bağı daha da kuvvetlendiriyor.
Mitoloji 101: Yeni Başlayanlar İçin Mitoloji Rehberi yazımızı okuduysanız İskandinav Mitolojisi’nin rehber niteliğine bir kitap sahip olduğunun zaten farkındasınızdır. Gaiman’ın Başlangıç’tan Ragnarok’a kadar kronolojik olarak ilerleyen İskandinav Mitolojisi kitabı, mitoloji rehberi yazımızda Nisa’nın da dediği gibi “…İster mitoloji bilgisine sahip olun, isterseniz konu hakkında hiçbir bilginiz olmasın; her halükarda bu kitap ufkunuzu açacak bilgilere sahip…”. Eğer İskandinav mitlerine ve karakterlerine birazcık bile ilgiliyseniz bu kitabı büyük bir keyifle okuyacağınızdan şüphem yok. Gaiman, karakterlerin ve mitlerin özünü sanki kendi hikayesiymiş gibi büyük bir ustalıkla kavramış ve bunları başarıyla yazıya geçirmiş. Hem yazara hem de İskandinav mitlerine başlamak için enfes bir tercih.
Grafik Roman Sevenler İçin:
✨Yazımızın her resimli roman çizgi roman değildir bölümüne hoş geldiniz.✨
Yayıncılarımızın ve okurların bağımsız çizgi roman olarak adlandırdığı grafik roman okurları için güzel haberlerim var. Gaiman, 1990 yılında Terry Pratchett ile birlikte yazdığı Kıyamet Gösterisi’ni1 yayımlamadan önce bir çizgi roman yazarıydı. Sandman gibi sektöre yön veren çizgi romanların yanında bir çok grafik roman da yazdı. Yazının giriş paragrafında da dediğim gibi Gaiman çok yönlü bir yazar. Yazılacak her konuda bir şey yazmış. Şimdi de onları yavaş yavaş dizilere veya filmlere uyarlıyor ki söylememe gerek var mı bilmiyorum ama uyarlamaların senaryosunu da o yazıyor. Dünya edebiyatının Ahmet Mithat’ı diyeceğim ama Brandon Sanderson varken böyle bir şey demeye yüzüm yok.
1.“Baskısı yok. Asla yapılmıyor.” ve “Dizisi çıktı yine de yeni baskı gelmedi.” cümleleri, söz konusu Neil Gaiman olduğunda en çok duyacağınız iki cümle. Kıyamet Gösterisi için de maalesef aynı durum söz konusu.
Güngezgini’nin muhteşem ikilisi Gabriel Bá ve Fábio Moon tarafından Gaiman’ın aynı isimli kısa hikayesinden uyarlanan Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur?; kısa, akıcı ve ilginç hikayesiyle yazarımızı en iyi şekilde anlamanızı sağlayacak kitaplardan biri. Benim okuduğum ilk kitaplarından birisi buydu ve hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. Bu kadar kısa bir hikayenin okuyucu üzerinde bu kadar büyük bir etki yaratması inanılmaz.
Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur? başlığı ile kendini gayet iyi bir şekilde anlatabilen kitaplardan. Bir partiye giden iki arkadaşın oradaki kızlarla konuşmaya çalışmasını okuyoruz ama tabii ki Gaiman farkıyla. Spoiler olacağı için kurgu hakkında pek fazla bir şey söyleyemiyorum maalesef. Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur? 2017 yılında yine aynı isimle – gerçi Türkçe çevirisi Partilerde Kız Tavlama Sanatı olarak baya bir kaymış ama neyse- filme uyarlandı.
Gaiman’ın orijinalinde bir radyo tiyatrosu olarak yazılan kitabı Yokyer’den uyarlanmış bu grafik romanı henüz okumadım. Fakat kitaba ve hikayesine oldukça hakimim ve söz konusu bu grafik romanın Gaiman okumaya başlamak için iyi bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Kitabı her ne kadar baştan sona okumamış olsam da incelediğim kadarıyla Mike Carey ve Glenn Fabry ikilisinin kitabın ruhunu kavrayabildiklerini düşünüyorum. Ayrıca kitabın ilk olarak bir radyo oyunu olarak yazılması sebebiyle hikayede çeşitli boşluklar var.2 İşte tam da bu konuda grafik romanın okuyucuya ilaç gibi geleceğini düşünüyorum. Glenn Fabry’nin çizimleri ve Yokyer’in Mike Carey3 tarafından -tekrardan- hazırlanan hikayesi birleşince ortaya tadından yenmez bir kitap çıkmış.
2.Şahsen bu konu kitabı beni okurken rahatsız etmedi ama Yokyer konusunda Gaiman hayranları ikiye bölünmüş durumda.
3. Şu noktada Mike Carey’nin büyük bir Gaiman hayranı olduğu ve hikayeye olabildiğince dikkatli yaklaştığını söylemek gerekir.
Yokyer, sıradanlığın sözlükteki anlamı sayılabilecek Richard Mayhew’un hayatının bir anda sıra dışılıkla kaplanmasını anlatıyor. Door adındaki genç bir kadına yardım etmesiyle bütün hayatı değişen Richard kendini Aşağı Londra’da, -Yukarı Londra’da yaşayanların asla bilmediği Londra’nın altında yer alan bir Londra- büyük bir belanın içinde bulur. Richard, hem kendi hayatını hem Door’unkini hem de Aşağı Londra’yı kurtarmak için Door’a yardım etmeye karar verir. Fakat kendisinin neye bulaştığı hakkında en küçük bir fikri bile yoktur.
Kitabın ilk olarak bir radyo oyunu olarak yazıldığından bahsetmiştim hatırlarsanız. Bu radyo oyununun kadrosunun bir kısmı işe şu şekilde: James McAvoy (Richard), Natalie Dormer (Door), David Harewood (Marquis de Carabas) ve Benedict Cumberbatch (Melek Islington).
Gotik Hikayeler Sevenler İçin: Neil Gaiman
Neil Gaiman ile ilgili en sevdiğim detaylardan biri, olaylara getirdiği yenilikçi bakış açısı. Gaiman’ın kariyeri çoğu yazarın kurgulamaya cesaret dahi edemeyeceği işlerle dolu. Mezarlık Kitabı da işte o eserlerden biri. Garip, ruhsuz ve absürt ama aynı zamanda akılda kalıcı, okuması zevkli ve sıra dışı. Gaiman her zaman hayal gücüne ve hikaye anlatım tarzına hayranlık duyduğum biri olmuştur. Mezarlık Kitabı da bu iki unsuru en rahat şekilde görebileceğiniz Gaiman kitaplarından birisi.
Ailesi Jack adında bir katil tarafından öldürülen ve emekleyerek yaşadıkları kasabanın mezarlığına saklanan ve oradaki hayaletler tarafından büyütülen Nobody Owens’ın hikayesini okuduğumuz Mezarlık Kitabı gotik bir çocuk kitabı. Evet, yanlış duymadınız gotik ve evet bir çocuk kitabı. 🙂
Kamu spotu: çocuk kitabı yalnızca çocukların okuyabildiği kitaplar değildir. Kamu spotu sonu.
editörün notu: Mezarlık Kitabı’nın bir grafik romanı da bulunmakta fakat İthaki Yayınları bu grafik romanın yalnızca ilk cildini dilimize çevirdi. Hem de ta 2016 yılında. 🙁 Gerçi Mezarlık Kitabı’nın ✨yeni baskısı✨ hiçbir yerde bulunamazken buna şaşmamak gerek…
Gaiman’ın gotik hikayelerinden bir diğeri ise on bir yaşındaki bir kızın paralel evrendeki bir macerasını anlatıyor. Yeni taşındıkları evlerinde gizemli bir kapı bulan ve bu kapıyla kendininkinden bile daha da korkunç bir dünyaya adım atan ana karakterimizin ailesini kurtarmaya çalışmasını okuduğumuz Koralin de bir çocuk kitabı. Kitap belki size tanıdık gelmiş olabilir çünkü Henry Selick tarafından 2009 yılında filme uyarlandı ve dünyanın dört bir yanındaki izleyicileri tarafından çok sevildi.
Neil Gaiman okumaya başladıktan kısa bir süre sonra Neil Gaiman Kitaplığı/Kütüphanesi adı verilen bu kurgu şöleninde çok fazla çocuk kitabı olduğunu göreceksiniz. Söz konusu kitapları okumaya başladıktan sonra ise bu kitapların bir çocuk kitabıyla alakası olmadığını fark edeceksiniz. Gaiman’ın çocuk kitabı olarak geçen bütün eserlerinde hep bir aykırılık söz konusu. Metinleri daha yakından incelediğinizde ise bir çoğunun karanlık bir tema üzerine oturtulduğunu fark edeceksiniz. Açıkçası Gaiman’ın bu türe getirdiği bu küçük detay çok hoşuma gidiyor ve bana Talihsiz Serüvenler Dizisi’ni hatırlatıyor.
Çizgi Roman Okumayı Sevenler İçin:
Neil Gaiman adını daha önce duyduysanız yazının bu kısmında önereceğim ilk kitabı çok iyi biliyorsunuz demektir. Gaiman’ın en başarılı eseri olarak gösterilen ve çizgi roman sektöründe büyük değişimlere sebep olmuş olan Sandman, Neil Gaiman’ı ve onun dünyasını anlamak için okuyabileceğiniz en doğru kitap. Yazarın çarpık dünyasını gözler önüne seren Sandman, alışılmışın dışında bir hikaye. Daimiler adındaki yedi kardeşten üçüncüsü olan Dream’in – aka Sandman aka Rüyalar Lordu- hikayesini okuduğumuz bu kitapta tanrıları, güçlerini büyük ölçüde kaybedip mütevazi yaşamlar sürmeye zorlanan ve uymak zorunda oldukları kanunlarla sıkışan bir topluluk olarak görüyoruz.
Ölümsüzlüğün peşinde olan Roderick Burgess adındaki bir okültist yaptığı araştırmalar sonucunda Daimiler ve onları nasıl çağıracağı hakkında bilgi edinmiştir ve amacı kardeşlerden ikincisi olan Death’i -aka Ölüm- yakalayıp ölümsüzlüğe ulaşmaktır. Fakat onun yerine Dream’i tutsak eder ve bu durum beraberinde korkunç sorunlar getirir. İnsanlar rüyalarını kaybetmeye, uyuyamamaya ve hatta uyanamamaya başlar. Yaklaşık yetmiş yıl boyunca esir kalan Rüyalar Lordu, sonunda serbest kalır fakat bu sefer de benliğini aktardığı eşyaları kayıptır. Biz de Sandman’in ilk cildi Prelüdler & Noktürnler’de Death’in çalınan bu üç eşyasını geri almaya çalışmasını okuyoruz. Fakat bütün hikaye bundan çok daha fazlası elbette.
Alttaki video, Sandman’in ilk üç cildinin -devamı da gelecek- sesli kitabından bir trailer. Videoyu çok çekici bulduğum ve yazıya derinlik katacağını düşündüğüm için koymak istedim. Seslendirme kadrosunda yine yok yok. <3
Yazıdaki son önerim ise şu ana kadar okuduğum en iyi Batman hikayelerinden biri olan Batman: Pelerinli Süvariye Ne oldu? isimli kitap. Batman evrenindeki neredeyse bütün karakterlerin bir araya geldiği ve herkesin kendi perspektifinden Batman’in ölümünü anlattığı bu çizgi roman tek oturuşta bitireceğiniz, inanılmaz bir Batman hikayeye sahip. Batman’in kendi cenazesini izlemesi ile başlayan kitapta cenaze katılan herkes onun ölümünün hikayesini anlatmaya başlıyor lakin bir sorun var: Herkesin anlattığı anı birbirinden çok farklı.
Okumayı en sevdiğim ikiliyi -Gaiman ve Batman- aynı kitapta buluşturan Batman: Pelerinli Süvariye Ne oldu? sizi duygu karmaşasına sürükleyecek ve kitabı okuduğunuza asla pişman olmayacaksınız. Ayrıca kitabın içinde birbirinden bağımsız üç hikaye daha bulunmakta.
Büyük keyif alarak yazdığım bu yazıyı umarım beğenmişsinizdir. Yazıyı “Gaiman okumaya başlarken önümde nasıl bir rehber olsun isterdim?” düşüncesiyle yazdım ve umarım size yardımcı olan bir yazı olmuştur. Bu konu hakkında benimkinden farklı bir düşüncesi olan varsa yorumlarda önerilerini bekliyorum!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş:
Ben ve benim gibi onlarca okur için kılavuz niteliğinde bir yazı olmuş. Herkesin öve öve bitiremediği bu yazarla yıldızım bir türlü barışamadı. Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra ise işe çok yanlış kitaplarla başladığımı fark ediyorum. Yazınız sayesinde yazara bir şans daha vermeye karar verdim. Başarırsam gelip buraya yazarım.