Sevilen çizgi roman yazarı Mark Millar’ın aynı isimle yayımlanan çizgi romanı Jupiter’s Legacy yozlaşmış süper kahramanların hikayesini anlatıyor. İlk önce 2018 yılında Lalezar Kitapevi tarafından daha sonra ise bu ay İthaki Yayınları tarafından Jüpiter’in Mirası adıyla dilimize çevrildi. Çoğumuzun bildiği üzere de 7 Mayıs tarihinde Netflix üzerinden sekiz bölümlük ilk sezonu yayımlandı.
Bazılarımız diziyi çok beğendi, bazılarımız ise hiç beğenmedi. Fakat şöyle bir gerçek var ki bu dizi Mark Miller’ın aynı isimli çizgi romanından uyarlanmadı. Evet, karakterler aynı, evet mekan da aynı ama ikisinin konusu birbirinden çok uzak. Jüpiter’in Mirası yozlaşmış süper kahramanları ve orantısız gücün sonuçlarını anlatırken, Jupiter’s Legasy süper kahramanların aile dramını anlatıyor.
Yazıya devam etmeden önce okurlarımızı uyaralım. Yazının geri kalanı hem çizgi romandan hem de diziden büyük spoilerlar içerecek. Eğer dizi izlemediyseniz, çizgi romanları da okumadıysanız sizi şöyle alalım.
1. Ana Hikaye jupiter’s legacy
Dizinin ana konusu birinci nesil dediğimiz süper kahramanların, yerlerini artık ikinci nesil dediğimiz genç süper kahramanların almasına odaklanıyor ve bu devir teslimin sancılı sahnelerini izliyoruz. İkinci nesil kahramanların daha çok ergen halleri bizleri karşılıyor. Özellikle Utopian’nın oğlu Brandon, babasının beklentilerinin altında kalıyor. Kızı Chloe ise kahramanlığın yanından bile geçmeyerek, babasının mirasını reddediyor, tamamen uyuşturucu ve alkol bağımlısı bir rolde bizi karşılıyor. Dizi aynı zamanda geçmişe dönüşler yaparak, bugünün nasıl başladığını anlatmaya çalışıyor. Kahramanların hem genç halleri hem de yaşlı hallerini izlediğimizde dünyadaki sorunların onları oldukça yıprattığını görüyoruz. Konunun anlaşılması açısından iyi olsa da dizinin başındaki karşılaşma hariç, bizi heyecanlandıran pek bir şey bulamıyoruz.
Çizgi romanda ise bambaşka bir hikaye anlatılıyor. Babalarının mirasını reddeden Brandon ve Chole ebeveynlerinin beklentileri altında ezilirken aynı zamanda kendi hayatlarını yaşamaya çalışıyorlar. Aynı zamanda artık Eskiler’in kurallarına göre oynamak istemeyen yeni nesil süperler Sheldon’ın abisi Walter tarafından bir çatı altında toplanıyor ve dünyayı kendi kurallarına göre yönetmek istiyorlar. Brandon’u da yanlarına çekmeleriyle Walter’ın önünde kardeşi Sheldon’ı yıkıp geçmek için hiçbir engel kalmıyor. Biz de çizgi romanda Walter’ın bu hain planı sonrasında yaşananları okuyoruz.
Bununla birlikte dizide asıl olaylar Brandon’ın Blackstar’ı -daha sonradan öğrendiğimiz üzere klonunu- öldürmesiyle başlıyor. Çizgi romanda ise süper kahramanlarımız yine Blackstar ile savaşıyor evet ama onu öldürmüyor, yalnızca etkisiz hale getiriyorlar.
2. Süperlerin Geçmişi jupiter’s legacy
Çizgi romanları seven ve okuyan takipçilerimiz bilir ki Jüpiter’in Mirası, Jupiter’s Circle adında iki ciltlik bir yan seriye sahip. Jüpiter’in Mirası dizide de gördüğümüz genç kahramanlara odaklanırken, Jupiter’s Circle ilk süperlerin eski maceralarına odaklanıyor ve özellikle ilk seride süperlerin adadaki macerasından neredeyse hiç bahsedilmiyor. Sanırım çizgi romandaki flashback sahneleri en fazla üç sayfa kaplıyor. Dizide geçmişin üzerine bir hayli düşülmüş. Kitapta bahsedilmeyen bazı olaylar, dizideki geçmişte vuku buluyor. Çizgi romanda geçmişin az işlenmesi olumsuz bir durum değil hatta yer yer dizide bulunan fazlaca flashback sahnesi izleyen kişiyi yorabiliyor.
Dizide geçmiş sahnelerini bütün sezona yaymak amacıyla oldukça dallanıp budaklandırmışlar. Dizide Sheldon babasının ölümü üzerine adayla ilgili görüler görmeye başlıyor fakat çizgi romanda ne kriz yaşanmış ne de Sheldon’ın babası intihar etmiş. Aynı zamanda yine çizgi romanlarda asıl altılının üyeleri Sheldon’ın adayı rüyasında/görülerinde gördüğünü biliyor. Dizide ise son ana kadar bu durum onlardan saklanıyor.
3. Chloe ve Brandon’ın Karakterleri
Gelin dünyanın en iyi süper kahramanlarının çocukları şeklinde bahsedilen Chloe ve Brandon’a bakalım. Chloe madde bağımlısı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kitapta bu kısım bir olay ile anlatılırken, karakterimiz dizide sürekli ortadan kaybolan ve bu bağımlılıklarının tüm suçunu babasına yükleyen bir konumda. İlk ciltte yaşadığı problemin ardından neredeyse hiç görünmüyor. Kitabın ikinci cildinde ise daha sorumluluk sahibi bir anne olarak görüyoruz Chloe’yi. Dizide ise bu kısımları göremiyoruz çünkü dizi kitaptan daha ağır ilerliyor arada başka konular da işlendiği için. Dizide gördüğümüz kadarıyla ise Chloe hala problematik. Ayrıca çok belirgin bir diğer fark ise kitapta da dizide de aynı olay yaşansa bile sonuçları aynı olmuyor. Chloe kitapta hastaneye kaldırılırken (ayrıca kitapta Hutch ile ilişkisi var) hamile olduğunu öğreniyor fakat dizide bu olay bu şekilde olmuyor.
Brandon ise kitapta babasıyla sorun yaşayan asıl kardeş iken dizide tam tersi Chloe sorun yaşayan kardeş olarak işlenmiş. Brandon kitapta ne kadar karanlık ve cesur bir karakter ise dizide bir o kadar tersi şekilde davranıyor. Babasının gözünde sürekli güçsüz bir çocuk profili çiziyor. Kitapta Walter amcasının karanlık planlarına alet etmesiyle kukla işlevi gören Brandon dizide çatıda bira içen bir süper kahraman… Walter amca ilk bölümde Brandon’a biraz yaklaşsa bile kitaptaki gibi aklına girmesi için birkaç bölüm daha geçiyor.
4. Code jupiter’s legacy
Dizide bütün süper kahramanları geri tutan, herkesi Sheldon’a karşı cephe almaya yönlendiren bir kavram var: Code. Nedir ne değildir, içeriğinde neler vardır tam anlamıyla öğrenemedik. Bildiğimiz tek şey Code süperlerin siyasete bulaşmasını ve kendi canlarını kurtarma pahasına bile olsa kötüleri öldürmelerini engelliyor. Çizgi romanlarda ise böyle bir kavram yok. Evet Sheldon yine siyasete karışmamalıyız diye bas bas bağırıyor lakin Code kavramı bir kere bile geçmiyor.
5. Walter ve Ailesi
Çizgi romanlarda Walter’ın ne istediğini onu gördüğümüz ilk anda anlıyoruz. Hayallerini ve hırslarını saklamıyor aksine gözümüze sokuyor. Dizide ise oldukça sinsi bir karakter. Niyetini en başından belli etmek yerine ufak ufak herkesin aklına girip nifak tohumları ekiyor. Kendisini oldukça manipülatif biri olarak görüyoruz.
Bunun dışında dizi bizi Walter’ın kızı Raikou ile tanıştırıyor. Görüyoruz ki bu iki karakterin aile bağları oldukça kopuk. Çizgi romanlarda ise ikili konuşmuyor bile. Hatta Walter’ın Raikou’nun babası olduğu resmi bile değil. Çizgi romanlarda Walter’ın Raikou’ya ihtiyacı olmuyor çünkü kendisinin başka bir sağ kolu var: Oğlu Jules. Karakteri aslında dizide de gördük ama Walter’ın oğlu olduğundan bahsedilmedi. Hatırlarsanız süperlerin Blackstar ile savaştığı sahnede, kollarından alev çıkan bir kahramanımız vardı. İşte Jules o. Karakterin Walter’ın oğlu olduğundan bahsetmedikleri gibi hemencecik öldürdüler kendisini.
Dizinin Amazon yapımı The Boys’un karşısına konumlandırılması, elbette kendi çıtasını yükseltti fakat o çıtanın altında mı yoksa üstünde mi kaldığı büyük bir tartışma konusu. Siz diziyi beğendiniz mi? Çizgi romanları okudunuz mu? Görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!
Bu yazı Selin Çolak, Sude Sönmez ve Murat Çepni ortaklığında yazılmıştır.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam çook. Sokaklarda dolaşmak. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam çook. Sokaklarda dolaşmak. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam çook. Sokaklarda dolaşmak.
Yazıyı burada paylaş:
Ama fakat lakin. Belki. Ve veya. Ancak. Ya da. Mademki. İle. De. Ki. Çünkü. Ama. Fakat. Lakin