Hepimiz pandemi yüzünden neredeyse bir buçuk sene boyunca evlerimize kapandık ve sevdiklerimizden uzak kalmaya zorlandık. Aynı zamanda “yeni normal” dediğimiz bir hayat stiline adapte olmaya çalıştık. Hayatımızda bir sürü şey değişti ve bu değişimlerden biri de şüphesiz okuma alışkanlıklarımız oldu.
Bu yazımızda da hem pandemi döneminde değişen okuma alışkanlıkları başlığı altında yapılan araştırmalara yer verdik hem de sevdiğimiz bloggerlardan @zeydenkesitler
@thingsthatweread , @alltimefavbooks ile bu konu ile alakalı küçük bir röportaj gerçekleştirdik. İyi okumalar.
Daha çok ama aslında daha az?
Çoğu araştırmanın ve anketin ortak bir sonucu bulunmakta: Evlere kapandığımız süre boyunca halkın genelinde okumayla geçirilen zaman artmış. Kitaplarla normalde oranla beş kat daha uzun süre geçirmişiz. Fakat geçirdiğimiz bu sürenin ne kadarını “gerçekten okuyarak” geçirdik? Evde geçirdiğimiz sürenin bu dönemde zirve yapması neredeyse herkeste dikkat eksikliği ve hızlı konsantre olamama gibi sorunlara yol açtı. Kitaplarla geçirdiğimiz süre artsa da okuduğumuzu anlama düzeyimiz normale göre çok daha düşük seviyelere indi.
Bununla birlikte, bazı kişilerde okumayla geçirilen zamanın oldukça düştüğü de gözlemlenmiş. Uzmanlara göre bu durumun sebebi ise karantinanın insanlar üzerinde yarattığı panik ve anksiyete durumu.
Pandemi döneminde hangi türdeki kitaplar tercih edildi?
Hayatın belirli bi’ kesiti düşünüldüğünde insanların aklına (ben de dahil) o zamanlar dinlediği şarkılar ya da okuduğu kitaplar gelir. Bu yüzden de karantina sürecinde dinlediklerimiz ve okuduklarımız oldukça önemli bir yere sahip. Bu nedenle karantinada ne kadar okuduğumuzun yanında “ne” okuduğumuz da önemli bir detay bana kalırsa. Yapılan araştırmalara göre karantinanın başında virüs ve pandemi temalı bilimkurgu kitaplarının satışları zirve yapmış. Fakat insanlar bu tür konulu kitaplardan çok çabuk sıkılmış olacak ki 1-2 ay içinde bu türün satışları azalmış. Uzmanların dikkatini çeken bir diğer detay da insanların bu dönemde okumayı sevmediği ya da sık sık okumadığı türlere yönelmiş olması.
Hayatın gerçeklerinden kaçış: Re-reading
Çoğunluğun aksine ben okuduğum bir kitabı -ne kadar kitabı unutmuş olsam da- tekrar okumam, okuyamam. Ama yapılan online anketlerin çoğu, okuyucunun önceden okuyup sevmiş olduğu kitaplara tekrar yöneldiklerini gösteriyor. Uzmanlara göre bunun temel sebebi önceden okuduğumuz kitapları yeniden okurken kendimizi güvende hissetmemiz. Bir anlamda, pandeminin üstümüzde yarattığı baskı, korku ve güvensizlik duygusuna karşı ürettiğimiz bir kendini koruma mekanizması. Bu durumun anksiyetesi daha yüksek olan insanlarda daha sık karşılaşıldığını da belirtmek gerekir.
Re-reading yerine yeni kitaplar okumayı tercih eden insanlar içinse hedef tahmin edilebileceği üzere akıl dağıtma ve dünyada olan bitenlere aklını yormak yerine yeni bir kitabın dünyasının kapısını aralamak.
Pandemi döneminde öğrencilerin okuma alışkanlıklarında nasıl bir değişim gözlendi?
Herkesin bildiği üzere öğrenciler de koronadan nasibini aldı. Bir buçuk senelik online eğitimden sonra tabii ki eğitim-öğretim yöntemleri de bu yeni eğitim türüne adapte oldu. Öğrencilerde basılı kitaplardan ziyade dijital kitaplara yönelmesi uzmanların dikkatini çekmiş (bunun iyi bir haber mi yoksa kötü bir haber mi olduğu yorumu sizlere kalsın -_-). Ayrıca öğrencilerin tercihi kurgu kitaplardan çok; deneme, makale ve biyografi gibi kurgu olmayan kitaplar olmaya başlamış. Son olarak yapılan testlerde, okuma-anlama düzeyinin öğrencilerin genelinde neredeyse hiç gerileme yaşamaması bence oldukça dikkat çekici bir durum.
Uzmanların yaptığı araştırmalar sonucunda elde ettiği sonuçlar bu şekilde. Yazımızın bu kısmında ise çok sevgili Gizem Alptekin, Zeyneb Kürkçü ve Gizem Efeoğlu ile yaptığımız soru cevap bölümü yer alıyor. Kendilerine yukarıda bahsettiğimiz bulgular ışığında üç soru sorduk. Sorularımıza cevap verdikleri için üç bloggera da teşekkür ederiz.
başlık
Melih Yücel: Karantina sürecinde okuma alışkanlığınızda değiştiğini fark ettiğiniz en büyük şey ne oldu?
Gizem Alptekin: Pandemi öncesinde hep bir koşuşturma içinde olduğum için okumaya zaman ayırmak benim en büyük önceliklerimden biriydi. Bu dönemde evde daha çok vakit geçirmeye başladığım için okumaya daha çok vakit ayırabildim. Bunun getirisi ile birlikte her zaman ağır veya kalın olduğunu düşündüğüm kitaplara öncelik tanımaya başladım. Mesela Haruki Murakami’nin kitaplarına okumalarımda daha çok yer verdim. Bahsetmek istediğim diğer bir değişiklik ise sanat okumalarımı sindirebilmek için daha çok zamanım oldu. Pandemi öncesinde toplu taşıma araçlarında ya da ders arasında bir kafede okuma yapıyorken artık evde, bir elimde kitabım diğer elimde not defterim ile birlikte okuma yapmaya başladım. Bir sanat tarihi tutkunu olarak not alarak okumak benim için harika bir deneyimdi.
Zeyneb Kürkçü: Bu dönemde uzun zamandır derslerden, iş temposundan, hayatın koşturmacasından okumayı ertelediğim kitaplarımla hasret giderdim diyebilirim. Ancak sonrasında bu sürecin uzaması alışık olduğum pek çok şeyin değişmesiyle birlikte içimde bir sıkıntının da baş göstermesi kaçınılmaz oldu. Okuduğum kitaplar hem mesleki, yani kendi alanımla ilgili hem de edebi türdendi. Bu kitapları daha öncesinde kendimi geliştirmek ve daha iyi işler başarmak için bir araç olarak görüyordum. Pandemi sürecinde ise kitapları bir kaçış olarak görmeye başladım. Kitaplardaki karakterlere sığındım. Onların gelecek kaygısı düşünmeden, sosyal hayatları sıfıra yakın hale gelmiş ve pek çok konuda umutsuzluğa kapılmış olmayan hayatlarına ortak olmak bana kendimi daha iyi hissettirdi diyebilirim. Bütün alışkanlıklarımın değiştiği gibi karantina süreci kitap okurken seçtiğim kitabın türünün bile değişmesine sebep oldu. Bilimkurgu/distopya türündeki kitapları çok severdim ancak özellikle içerisinde salgın hastalığın işlendiği, insanlığın yok olduğu, teknoloji ile üretilen biyolojik silahların konu edildiği eserlerden uzak durduğumu fark ettim. Klasik ve tarih kitaplarına yoğunlaştım.
başlık
Gizem Efeoğlu: Karantina sürecinde biraz dikkatimi toplamakta zorlandığımı fark ettim. Eskiden evde oturup kitap okumak özel bir şeydi ama artık hep evdeyiz, o nedenle dikkat daha rahat dağılabiliyor açıkcası.
MY: Karantina sürecinde kitap okurken konsantrasyon ve dikkat eksikliği yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız bu durum için ne gibi önlemler aldınız, durumu ne kadar engelleyebildiniz?
GA: Pandeminin başlarında herhangi bir konsantrasyon sorunu yaşamadım. Aksine hep okumak isteyip uzak durduğum kitaplara yöneldiğim için daha istekli ve motiveydim. Fakat karantina döneminin sonlara doğru birçok insanı zorladığı gibi beni de zorladı. Rutinler yavaş yavaş sıkıcı gelmeye başladı. Böyle dönemlerde kendimi zorlamak yerine istediğimi yapmaya öncelik verdim. Çünkü kendimi okumaya zorladığımda istediğim verimi alamayacağımı biliyordum. Bazen hiçbir şey yapmadan saatlerce oturup telefonuma bakmış olsam bile bu zamanların sonunda okumalarıma geri dönebildim. Benim için en güzel ve çalışan önlem kendime zaman tanımaktı.
pandemi
ZK: Evet yaşadım. Kitap okurken sürekli okuduğum şeyi hatırlamıyor ve o sayfanın nasıl geçtiğini fark etmiyordum. Ya da kitabımı bırakıp telefona bakıp dalıp gidiyordum. Bunun için şöyle bir yöntem uyguladım ve faydasını gördüm. Otuz dakika oku beş dakika dinlen. Pomodoro tekniğine de benzer olan bu yöntem en azından bir-iki saat boyunca rahatlıkla kitap okumama yardımcı oldu. Bunun yanı sıra yatarak kitap okuyordum ve bir süre sonra konsantrasyonum bozuluyordu. Bu yüzden masa başında kitap okumayı alışkanlık haline getirdim. Kitap okuyacağım zaman kalkıp masama oturuyor ve daha dikkatli bir şekilde okumalarımı sürdürebiliyordum. Ancak tabii bu önlemlere rağmen hala bazen üşendiğim için masa başına gidemediğim, dikkatimin dağılmasını engelleyemediğim zamanlar oluyor. Öyle zamanlarda kendimi sıkıp zorlamak istemediğim için birkaç gün izin veriyorum.
GE: Kesinlikle yaşadım, açıkcası daha net planlamalar yaparak bu durumu aşmaya çalışıyorum. Ben günün hangi kısmında ne yapacağımı planlarsam daha düzenli ve verimli olabilen biriyim. Bu nedenle kitap listelerini önden hazırlamak bana yardımcı oldu.
pandemi
MY: Okuma stilleriniz nasıl değişti? (okuma süreniz/ okuduğunuz türler/ kitabın biçimi -dijital, baskı vs-)
GA: Öncesinde de bahsettiğim gibi daha çok okumak istediğim fakat ağır olduğu ve uzun sürede, daha dikkatli okumam gerektiğine inandığım kitaplara öncelik tanımaya başladım. Bu dönemde daha önce okumak istediğim Japon edebiyatına öncelik tanıdım. Aynı zamanda sanat okumalarına daha çok ağırlık verdim. John Berger, Umberto Eco gibi yazarların kitaplarını okumayı tercih ettim. Daha sessiz bir ortamda okuduğum için okuma süremin uzadığına inanıyorum. Dikkatim dağılmadan daha uzun okumalar yapmaya başladım.
ZK: Karantina döneminde okuduğum kitap türleri tarih, psikoloji, ve dünya klasikleri şeklinde oldu. Bu kitapların her biri fiziksel olarak elimde bulunan kitaplardı. Dijital kitap okumaya özellikle evde olduğum bu dönemlerde ihtiyaç duymadım. Ancak sesli kitap dinlemeye bu dönemde başladım. Sanırım bu da kitabı okurken sürekli dikkatimin dağılması ve kitap okumaya ayırdığım sürenin giderek kısalmasından kaynaklandı. Dinlediğim sesli kitapları kitaplığımda olan kitaplardan seçtim. Bir yandan kendim takip edip bir yandan da seslendirenin kitabı okuması bana çok keyifli geldi. Bu şekilde ondan fazla kitap dinledim ve sanki film izler gibiydim. Hikayenin gözümde canlanmasına yardımcı olması beni kitaba daha çok bağladı ve böylece daha çok kitap okuyabilme şansı elde ettim. Aynı zamanda pandemi döneminde alışverişlerimi de online olarak yapmaya başladım ve buna kitap alışverişleri de dahil oldu. Okunacak kitabım fazla bile olsa büyük indirimlerde kitap almak beni daha çok motive ediyordu. Farklı türler ve yazarlar ile tanışmam için güzel bir fırsat oldu diyebilirim.
başlık
GE: Dijital kaynaklardan okuyamıyorum, benim başımı ağrıtıyor. Her zaman basılı kitap tercihimdir. Yolda geçirdiğimiz zaman olmayınca daha uzun süre okuyabilmeye başladım. Ben gerilim dışında her türü okumayı seviyorum, o konuda bir değişiklik yaşamadım.
Yazımızın sonuna geldik. Pandemi sürecinde sizin okuma alışkanlıklarınızda nasıl değişikler yaşandı? Araştırma sonuçlarına katılıyor musunuz? Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın. Ayrıca yararlandığım çalışmaları ve anketleri daha yakından incelemek isterseniz aşağıdaki linkleri inceleyebilirsiniz.
COVID-19 kitaplar COVID-19 kitaplar
https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/10573569.2020.1857891
https://lockdownlibraryproject.files.wordpress.com/2020/09/lockdown-library-project-summary.pdf
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Bu cümle kısa. Bana bak kısa. Gayet kısa. Uzun değil kısa. Oldukça kısa bir cümle. Bu cümle gayet de kısa. Gözün kör herhalde. Kısa bak kısa. Neresi uzun?
Yazıyı burada paylaş:
Muhteşem bir yazı olmuş. 💜💜💜💜
Çok teşekkürler! 🙂