Zamanının Ötesinde Bir Klasik: Rebecca

Zamanının Ötesinde Bir Klasik: Rebecca

Daphne Du Maurier’nin tartışmasız en sevilen ve meşhur eseri Rebecca, yılların eskitemediği, insanlık ve edebiyat yaşadıkça yaşayacak olan ölümsüz klasiklerden. Son yılların en konuşulan romanlarından biri olan Rebecca geçtiğimiz yıllarda Netflix tarafından filme uyarlandı.

In Praise of Daphne du Maurier - The New York Times

Rebecca, en az Frankenstein, Drakula ve Uğultulu Tepeler kadar önemli bir eser. Kitap gotik edebiyatın en iyi yazılmış romanlarından biri olarak anılıyor. Gotik klasikler arasında günümüze en çok uyarlanabilecek, hâlâ insanın içini ürperten çok az sayıda roman var, bunlardan en sağlamı ise kesinlikle Rebecca. Daphe Du Maurier’nin değeri çok sonra anlaşılmış bu başyapıtı, en az 21. yüzyılda yazılmış gizem/gerilim romanları kadar başarılı. Bu açıdan da neden çok sevildiği ve her yıl ekim ayında herkesin okuma listesinde bulunduğu çok açık.

Rebecca’nın Hikayesi

Rebecca, eski eşi vefat etmiş Maxime De Winter’ın Monte Carlo’da kendisinden oldukça genç bir kadınla tanışıp evlenmesi ve aile malikanesi Manderley’ye taşınmaları sonucunda gerçekleşen olaylar anlatılıyor. Kitaba adını veren Rebecca ise Maxime De Winter’ın eski eşi. Kitabın konusunu ve sonu göz önünde bulundurulduğunda bu seçimin ne kadar manidar olduğunu fark etmemek elde değil. Çünkü kitabın ana karakterinin, Maxime De Winter’ın yeni eşinin, ismi kitapta bir kere bile geçmiyor. Fakat Rebecca ölmüş olmasına rağmen kadının ismi kitabın karakterlerinin ağzından düşmüyor. Anlayacağınız kitabın ana karakteri, kitabın isminde bile Rebecca’nın gölgesinde kalıyor. Zaten kitap boyunca da karakterin bu durumla baş etmeye çalışmasını okuyoruz.

Rebecca. Hep Rebecca, daima Rebecca. Manderley’de nereye gidersem gideyim, nereye oturursam oturayım, düşüncelerimde ve rüyalarımda bile Rebecca.

Rebecca, Daphne Du Maurier

Bu durum, yani kitabın ana karakterinin bir isminin bulunmaması, kitabın okurları için büyük bir mesele haline gelmiş. Herkes neden kitabın ana karakterinin bir ismi olmadığını öğrenmek istiyormuş. Öyle ki, kitabı okuyup çok seven Agatha Christie bizzat Du Maurier’i arayıp ona bu soruyu sormuş. Yazar ise Christie’ye ilk başka karaktere bir isim bulamadığını, kitabı yazamaya devam ettikçe de karaktere herhangi bir isim vermenin zorlaştığını söylemiş. Daha sonra ise karakterin ilk adının olmamasının ve Bayan De Winter olarak hitap edilmesinin kitabın sembolizmini oldukça iyi yansıttığını fark etmiş.

Kitaba geri dönecek olursak, romanın kurgusu tamamen Manderley Malikanesi ve Rebecca’nın etrafına dönüyor demek mümkün. Zaten Du Maurie de kitapta malikanenin o kasvetli, ölüm kokan havasına ağırlık veriyor. Olay örgüsü genel olarak günümüz polisiye gerilim romanlarını andırıyor. Özellikle sonlara doğru, kurgunun çok daha gizemli ve heyecanlı hâle gelmesiyle bir sonraki sayfada neler olacağı, hangi karakterlerin ne gibi yollara gireceği son derece merak uyandırıcı ve korkutucu olmaya başlıyor. Kitap okuyucuya her açıdan oldukça doyurucu, heyecan verici ve unutulmaz bir okuma zevki sunuyor.

Karakterlerin Gerçekçiliği

Rebecca | D&R - Kültür, Sanat ve Eğlence Dünyası

Romanı, ana karakterlerimizden yani Max’in karısının ağzından okuyoruz. Bayan De Winter, karakter olarak son derece saf, hatta biraz da korkak bir yapısı olan biri. Bu açıdan romanın asıl ana karakteri olan “Rebecca”yı öne çıkarıyor. Maxim de tıpkı ana karakterimiz gibi o tuhaf, gizemli; gotik romanların malikane sahibi, sır saklayan erkek karakterlere benzetilmiş. Ayrıca yeni karısına karşı tavrı ve aşırı derecede psikolojik manipülasyon kokan hareketleriyle de sizi okurken rahatsız edecek biri.

Kitabın yan karakterleri, ana karakterlerden çok daha merak uyandırıcı ve kişilik sahibi insanlar. Mrs. Danvers yan karakterler içinde hiç şüphesiz en önemlisi. Fakat her ne kadar kitabın genel kurgusu için önemli bir yere sahip olsa da Mrs. Danvers’ı kendi içinde bir kişi olarak değil de hep Rebecca ile olan bağlantısı üzerinden okuyoruz. Bu diğer yan karakterler için de geçerli. Sonuç olarak tüm karakterler, yan veya ana kişilerden olması fark etmeksizin kitap, Manderley ve Rebecca’nın hikayesinin piyonları gibi kalıyorlar.

Film mi, Kitap mı?

Du Maurier’in Rebecca’sı tam on beş kere uyarlandı. Bu on beş uyarlamanın içerisinde en sevileni ise Alfred Hitchcock’ın 1940 yılında çektiği uyarlama. En az sevileni ise kuşkusuz Netflix’in 2020 yılı uyarlaması oldu.

Rebecca: Fans have mixed reviews on new Lily James Netflix film | HELLO!

Konu herhangi bir adaptasyon olunca, ben içgüdüsel olarak kitabın daha iyi olduğunu düşünürüm. Fakat Rebecca’nın filmi halihazırda kötü bir film olduğu için işimi kolaylaştırdı. Film oldukça soğuk ve heyecansızdı. Kitaptaki önemli detayların değiştirilmesi, karakterler arasında kopukluk yaşanmasına sebep oldu. Kitabın sonunun değiştirilmesi ve bunun yerine oldukça yavan bir son yazılması ise son noktayı koyan olay oldu. Sonuç olarak Netflix kitabın mirasını devam ettiremedi.

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli ve en çok okunan romanlarından biri olan Rebecca, okurken çok zevk aldığım bir kitap oldu. Siz de kitabı okuduysanız fikirlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Bu yazı Zeynep Öztürk tarafından yazılmıştır.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Kısa cümle. Cümle kısa. Uzun değil kısa. Kısa. Uzun değil. Cümle kısa. Kısa. Oldukça kısa. Uzun Değil. Kısa cümle. Cümle kısa. Uzun değil kısa. Kısa. Uzun değil. Cümle kısa. Kısa. Oldukça kısa. Uzun Değil. Kısa cümle. Cümle kısa. Uzun değil kısa. Kısa. Uzun değil. Cümle kısa. Kısa. Oldukça kısa. Uzun Değil. Kısa cümle. Cümle kısa. Uzun değil kısa. Kısa. Uzun değil. Cümle kısa. Kısa. Oldukça kısa. Uzun Değil.

Yazıyı burada paylaş:

Kitapların kahramana dönüştüğü yer.
İnternet sitesi http://bibliyoraf.com
Yazı oluşturuldu 328

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.