Gotik; mimariden müziğe, resimden edebiyata kadar pek çok alana hâkim bir kavramdır. Bu akım önce mimaride başlayıp daha sonra yıllar içerisinde resim, müzik ve on sekizinci yüzyılda da edebiyat alanına taşınmıştır. gotik edebiyatı
Nedir Bu “Gotik”?
Gotik kavramı edebiyatta bilinmezlik ve bilinmezliğin yarattığı korkuya odaklanmaktadır. Edebiyat alanındaki gotik eserlerin ana unsuru genellikle hep korku olmuştur. Ancak aynı zamanda bu konulara fon olan mekânlar da gotik mimarinin en çok uygulandığı yerler olan kaleler ve şatolardır. Yani gotik edebiyatın ilk yıllarında yayımlanan eserlerde bu şekilde ele alınmıştır en azından. Günümüzde bu mekânlar şekil değiştirip konular daha modern evlere, malikânelere taşınmış olsa da eserler o bilinmezliği ve ürkünçlüğünü korumaya devam etmiştir.
Gotik Eserlerin Olmazsa Olmazı
Gotik eserlerin olmazsa olması toplumun dışladığı karakterler, ürkütücü lanetli mekânlarda yaşanan gizemli, bilinmezliğini koruyan olaylardır.
İlk gotik eserlerde genelde hep korkutucu hayaletler ya da açık açık dile getirilmese de dini inanışlardaki varlıklar (cin, şeytan vs.) ele alınmıştır. Ancak son iki yüzyılda bunlara vampir, kurtadam, cadı gibi doğaüstü varlıklar da eklenerek türün yelpazesi genişletilmiş ve günümüze ulaştığında bilinmezliğe dayalı ürkütücü hemen hemen her eser gotik olarak nitelendirilir hale gelmiştir.
Pek çok insan gotik okurken bile okuduğunun farkında olamayabiliyor. Çünkü türü çok detaylı bildiğimiz söylenemez. Hadi gelin türün bizlere sunduğu eserlerden ve bu türe eserler kazandırmış yazarlardan bahsedelim.
Dünden Bugüne Gotik edebiyatı
Dünya, düşünenler için komedi, hissedenler için trajedidir.
Otranto Şatosu, Sir Horace Walpole’
İlk gotik edebiyat eseri olarak tarihe geçen Sir Horace Walpole’ün Otranto Şatosu’nda da yukarıda bahsettiğim gibi mekân olarak hayaletli bir şato kullanılmıştır. Yazar bu eserinde ilgi çekici nevrotik karakterlerin üzerinden toplum ve sistem eleştirisi yapmaktadır.
Yine ilk gotik edebiyat eserlerinden biri olan Willim Becford’un Vathek’ini ele alalım. Otranto Şatosu’na oranla daha korkutucu olan Vathek yozlaşmış bir halifeyi konu etmektedir. Lord Byron’ın kutsal kitabım diye adlandırdığı, Beckford’un üç günde kaleme aldığı Vathek, kasvetli mekânları ve ağdalı anlatımı ile okunması zor bir eser. Backford, kitabında din konusunu sonuna kadar irdeleyip tanrı, şeytan, cin, peygamberlik, cehennem konularını titizlikle ele alıyor.
Tür İçinde Tür
Bu eserlerin kaleme alınmasının üzerinden henüz bir asır geçmişken 1816 yılında, on dokuz yaşındaki Mary Shelley çıkıp bu türe damgasını vuracak bir eser yarattı. Lord Byron’ın Cenevre’deki malikânesinde toplandıkları bir partide Byron’ın herkesi bir korku hikâyesi yazmaya teşvik etmesi üzerine Mary Shelley Frankenstein’ı yarattı. Frankenstein bilinen ilk bilim kurgu eseri olmasının yanı sıra gotik edebiyatın bütün unsurlarını taşıyordu.
Mary Shelley’nin öncülüğünü yaptığı bu yeni psikolojik gotik akımını yetmiş yıl sonra Robert Louis Stevenson Dr. Jekyll ve Bay Hyde ile takip etti. Stevenson eserinde bize iyi huylu Doktor Jekyll ve onun kötücül alter egosu Bay Hyde’ın sıradan olduğu kadar da ürkütücü hikayesini sundu.
İlk Vampir Öyküsü Gotik edebiyatı
Mary Shelley ve Lord Byron’ın o uzun yıllar akıllardan çıkmayacak partisi demişken John William Polidori’den de söz etmemek olmaz. O gece gotik türünde yeni bir akım yaratan tek kişi Shelley değildi. Polidori, vampir isminin kullanıldığı ilk eser olan Vampir’i o gece Byron’ı eğlendirmek için kaleme almıştı. Ancak ne talihsiz bir insandır ki o dönemin şartlarında hikâyesini Byron’a kaptırmış ve Byron bunu kendi adıyla yayımlamış. Sonraki yıllarda Byron isim konusunda bir yanlışlık yapıldığını iddia etse de, olayın arka planında yaşananlar bilinmezliğini korumuş.
Polidori’nin vampir akımını tabii ki klasik gotik eserlerin şahı diyebileceğimiz Bram Stoker imzalı Dracula takip etti. Transilvanya’nın ücra bir şatosunda tüyler ürperten bir alıkonulma hikayesi ile başlayan Dracula bizi vampirlerin gerçekliğine inandıracak kadar iyi detaylandırılmış bir eser.
Duygudaşlık gerçekleri değiştiremese de onları daha dayanılabilir kılmaya yardım edebilir…
Dracula, Bram Stoker
Romantik-Gotik Demek Bronte Kardeşler Demek
Evet bu türün en popüler olan ve yüzyıllardır da popülaritesini korumaya devam eden iki eserinden bahsediyorum. Yani Charlotte Bronte’nin Jane Eyre’ı ve Emily Bronte’nin Uğultulu Tepeler’i. Birçok kişi Jane Eyre ne alaka diye düşünebilir. Oysa bu eserde bu türün en güzel öğelerine yer verilmiş: Bilinmezlik ve esrarengiz olaylar.
Uğultulu Tepeler ise sisli İngiltere taşrası ve kasvetli mekanlarıyla bu türün en güzel arka planını oluştururken üstüne bir de hayaletler konuya dahil edilince tadından yenmiyor. Karakter ilişkileri ve yapıları açısından herkesin sevebileceği bir eser olmayabilir ama bu roman için türün en güzel örneği diyebiliriz.
Ben kendi katilimi seviyorum; ama seninkini, onu nasıl sevebilirim!
Uğultulu Tepeler, Emily Bronte
Korku-Gotik ve İki Dev İsim
Gelin bu kronolojik ilerlemeye bir nokta koyalım ve biraz da korku-gotik türünün en önemli iki yazarına değinelim. Kim bu iki yazar? Elbette Edgar Allan Poe ve H. P. Lowecraft. Bu türün en önemli öykülerini kaleme alan bu iki yazar okuru korkunun zirvesine çıkarıyor. Edgar Allan Poe kasvetli, karanlık mekânları ile ürpertirken, melankolik karakterleri ile de dehşete sokmayı başarıyor. Lovecraft ise yarattığı Chuthulu evreniyle sizi bilim kurgu-gotik türünün en muazzam öyküleriyle buluştururken aynı zamanda korkudan titretebiliyor. Aman ha, okurken aklınıza mukayyet olun😊
Yerli Gotik
Otranto Şatosu’nun yayımlanmasının üzerinden yüzyıllar geçti. O günden bu güne binlerce gotik eser kaleme alındı ve tür kendi içinde yeni dallara ayrılıp içinde bulunduğumuz yüzyılın ruhunu yansıtan, yepyeni konularda, heyecan verici eserler ortaya çıkardı. Dünyadaki bu gotik akımına Türk yazarlar da eserler verdi. Türk yazarların ele aldığı konular ise daha çok kendi coğrafyamızı ve kültürümüzü yansıtan öğelerin etrafında şekillendi.
İlk gotik Türkçe roman olan Canvermezler Tekkesi, aslında Claude Farrère’in La Maison Des Hommes Vivants isimle romanından uyarlanmış bir eserdi. Osmanlıca olarak kaleme alınmış olsa da artık günümüz Türkçesiyle raflarda bulabilmek mümkün.
Türkçe gotik denildiğinde ise benim (ve eminim daha birçok kişinin) aklına gelen ilk kitap Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kaleme aldığı, Türk filmlerine de konu olmuş Gulyabani oluyor. Cin, peri inanışı üzerine şekillenmiş, eski bir İstanbul malikânesinde geçen kitap, eğlenceli ve komik karakterlerle süslenmiş olsa da türün hakkını vererek sırtınızda bir ürperti hissetmenizi sağlıyor.
Osmanlı ve Gotik mi? Ne? edebiyatı
Yok yok, Hakan Muhafız olayına girmiyorum merak etmeyin 😊 Ben size bugün genç bir yazardan söz edeceğim. Yerli gotik eserlerde günümüze geldiğimizde dikkat çeken en önemli isimlerden biri hiç kuşkusuz Mehmet Berk Yaltırık oluyor. Yedikuleli Mansur eseriyle çıkış yapan yazar, gotik temalı romanlarında mekân olarak Osmanlıyı kullanıyor ve bizi surların içine kol gezen cinler, periler, gulyabanilerle tanıştırıyor. Yazarın son yayımlanan gotik romanı Istrancalı Albülharis Paşa benim de okuma listemde yer alıyor.
Neden Gotik Edebiyat Okumalıyız?
Birçok okur gotik eserlere karşı temkinli davranıyor. Oysa gotik edebiyatı okura romantikten korkuya, fantastikten bilim kurguya kadar birçok farklı türde yazılmış kitaplar sunabiliyor. Türe giriş yaptığınızda önünüze birçok harika kitabın çıkacağına eminim.
Yukarıda bahsettiğim gotik listelerinin olmazsa olmaz kitaplarının yanı sıra size bu türde birkaç harika kitap önerisi daha bırakıp dosyayı kapatıyorum.
- Carmilla – J. S. Le Fanu
- Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wilde
- Biz Hep Şatoda Yaşadık – Shirley Jackson
- Yürek Burgusu – Henry James
- Rebecca – Daphne Du Maurier
- Karanlıkta Fısıldayan – H. P. Lovecraft
- Kuyu ve Sarkaç – Edgar Allan Poe
- Kum Adam – E. T. A. Hoffmann
- Başsız Süvari – Washington Irving
- Operadaki Hayalet – Gaston Leroux
- Golem – Gustav Meyrink
- Notre Dame’ın Kamburu – Victor Hugo
- Beyazlı Kadın – Wilkie Collins
- Matmazel Christina – Mircea Eliade
Gençlik gotik eserler listesinde görüşmek üzere 🙂
Gotik edebiyatı
Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü. Gotik edebiyatı. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Gotik edebiyatı. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Gotik edebiyatı. Dışarı çıktım. Gotik edebiyatı. Gençlik gotik eserler listesinde görüşmek üzere 🙂 Birçok okur gotik eserlere karşı temkinli davranıyor. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü
Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Sabah kalktım. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü. Ama fakat ancak. Lakin ve veya ya da. Ancak ama lakin. Fakat çünkü.
Yazıyı burada paylaş: