Olivie Blake ile Röportaj: Atlas Altılısı Hakkında Her Şey

Olivie Blake ile Röportaj: Atlas Altılısı Hakkında Her Şey

Martı Yayınları’nın son kitaplarından Atlas Altılısı çıktığı günden beri herkesin dilinde. Bizde sizler için yut dışındaki bir blog sayfasının Olivie Blake ile yaptığı röportajı dilimize çevirdik. Yazarın kitap hakkında ilginç bilgiler verdiği bu röportajı dilimize Betina Belek1 çevirdi.

1: Bu metin Betina Belek tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.

Antik çağların en büyük medeniyetlerinden, kayıp bilgilerin koruyucusu olan İskenderiye halkı, dünyadaki büyülü akademisyenlerin en önde gelen gizli topluluğudur. İskenderiyelilerin arasında kendilerine yer bulanlar hayal edemeyecekleri ölçüde zenginlik, güç ve prestij dolu bir hayata sahip olurlar ve her on yılda bir, yalnızca altı tane özel yetenekli büyücü bu topluluğa başvurmaya hak kazanır

Olivie Blake

Atlas Altılısı (Olivie Blake) - Fiyat & Satın Al | D&R

Gelin hep birlikte akademiye katılmaya hak kazanacak altılıya göz atalım: Akıl sır ermez bir bütünün isteksiz iki yarısı ve her fiziksel element üzerinde tuhaf bir güce sahip olan Libby Rhodes ve Nico de Verona. Hayatın dilini çözmüş doğa bilimci Reina Mori. Bilinçaltının derinliklerinde yolculuğa çıkıp insan zihninde farklı dünyalara yön veren telepat Parisa Kamali. Sık sık manipülatif bir illüzyonist olduğu öne sürülen ama aslında insanın ruhunu derinden etkileyebilecek bir empat olan Callum Nova. Ve son olarak, yanılsama ve illüzyonların ardındaki gerçek düzeni görebilen Tristan Caine – gücü o kadar eşsiz ki henüz ne kendisi ne de arkadaşları bu gücün sonuçlarını tam olarak kavrayabilmiş değil.

Adaylar gizemli Atlas Blakely tarafından toplandıklarında, hazırlanmak için bir yılları olduğunu öğreniyorlar, bu sürede Topluluk’un arşivlerine giriş izinleri olacak ve imkânsız görünen çeşitli konulara olan katkılarıyla değerlendirilecekler: uzay ve zaman, şans ve düşünce, yaşam ve ölüm. Aralarından beş kişi akademiye girmeye hak kazanacak. Bir kişi elenecek. Hayatlarının sonraki bir yılı boyunca bu altı potansiyel üye hayatta kalmak için mücadele vermek zorunda ve gruptaki en iyi olduğunu kanıtlayanlar bunu başaracak.

Yani çoğu.

Olivie Blake

Jayati: Merhaba, benimle kitapların hakkında konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim! Okurlara kendini tanıtabilir misin?

Olivie Blake: Ben Olivie Blake, roman yazarıyım. Ben bipolarım, manik atak geçirip uyuyamadığım bir günde hayran kurgusu yazmaya başladım. Yazmanın bana ilaçlardan daha iyi geldiğini fark ettim, yaratıcı bir iş yapmak bütün enerjimi faydalı ve beni sakinleştiren bir şeylere kanalize etmemi sağlıyordu. Sonunda, kendi kitaplarımı yazmaya başladım. Yazmaya hayatımın geç dönemlerinde başladım, çoktan yirmilerimin ortasındaydım ve yazmak benim için içgüsüdel bir şeydi, zorunluluk gibiydi ancak mesleki anlamda yazma şansını şimdi elde ettiğim için çok şanslı hissediyorum!

Atlas Altılısı’nın ilk versiyonu, yazdığım ve bitirdiğim ilk kitaplardan biriydi ama bittiğinde beni pek tatmin etmedi ve hepsini sildim. İki yıl sonra gizli bir topluluk hakkında aklıma daha iyi bir fikir geldi, karakterleri daha büyük bir mücadelenin ortasına atacaktım, böylece kaybedecek daha çok şeyleri olacaktı. İşte bu kitap böyle ortaya çıktı!

Jayati: Sizi Atlas Altılısı’nı yazmaya yönlendiren ne oldu?

Olivie Blake: İlk başta yazdığım taslak tamamen farklı bir dünyada geçiyordu. Narnia gibi bir geçit fantazisiydi (portal fantasy), bir kapıdan girip başka bir dünyaya geçiş yapıyordunuz. Ama o ilk taslağı bir kenara attım. Atlas Altılısı’nın bu versiyonunu yazana kadar bir sürü farklı türde denemeler yaptım ve kitabın türünü modern fantezi olarak değiştirdim. Çünkü bunun kendimi en rahat hissettiğim tür olduğunu anlamıştım. Hikâye ilerledikçe göreceğiniz gibi, kitaptaki dünya bizimkinden çok az farklı.

Olivie Blake

Jayati: Büyü sisteminin bilimin bir çeşit uzantısı gibi olmasına bayıldım! Bu fikir asıl aklınıza nereden geldi?

Olivie Blake: Sıradan büyü sistemlerinden hoşlanmıyorum. Her karakterin kendine ait bir alanı olmasını ve bu alanın onların kişiliğini yansıtmasını, hatta kişiliklerini belirlemesini isterim. Yani, fiziksel bir büyü gücüne odaklanacağımı ve Nico ile Libby’nin bu güçlere sahip olacağını biliyordum. Diğer kitabım, Alone With You In The Ether için kuantumla ilgili çok fazla kitap okudum ve kitabımda bunun da yansımasını kullanmayı düşündüm. Kuantum teorisi bana çok sihirli gelmişti, kuantumu manipüle etmek ve varlıkları atomlarına kadar ayırmak, güç kullanmak, çok da fantastik olmayan bir büyü sistemi yaratmak… Açıklanması zor bir büyü sistemi ya da karakter yeteneği yaratmak yerine daha kolay anlaşılır olmasını istedim.

Jayati: Kitap için araştırma yapmak nasıl bir deneyimdi?

Olivie Blake: Eşim fizik öğretmeni, lisede fizik dersleri veriyor ve bir sürü bilim kitabı okuyor. Ona dünyanın gizemlerine cevap bulmak istese nereden başlayacağını sordum. Uzayla çok ilgilidir, karadeliklerin ve solucan deliklerinin nasıl işlediğini bilmek istediğini söyledi. Bana şevk veren de bu oldu. Fakat, kuantum teorisiyle kendi başıma tanıştım. Eşim kuantum teorisinde pek hoşlanmıyor ama ben çok ilginç buluyorum.

Carlos Rovelli’nin The Order of Time kitabıyla başladım ve o düşünce tarzındaki kitaplardan devam ettim. Reality Is Not What It Seems ve onun Einstein kitaplarından okudum. Şimdi, daha çok psikoloji, evrimsel biyoloji ve erken dönem yaratılış mitlerini –Mezopotamya mitolojisi gibi– okuyorum.

Olivie Blake

Jayati: Büyü sisteminden konuştuğumuza göre artık karakterlerden bahsetmeye başlayalım. Aklına ilk hangi karakter geldi ve nasıl yazmaya başladın?

Olivie Blake: Yazdığım ilk dörtlü Nico, Libby, Tristan ve kitapta olmayan bir başka karakterdi. Callum ile Parisa arka planda kalan karakterlerdi ve Reina diye bir karakter yoktu. Nico ve Libby’nin olacağını hep biliyordum, asıl büyücülerimiz onlar. Ayrıca Reina ile ilgili bir fikrim vardı; konuyu açmak gerekirse, bitkilerin onunla konuşması ve onun bu durumu sinir bozucu bulmasıydı.

Libby standart bir karakter. Dünyaya bakıp doğru yanlışı ve insanların ne hak ettiğini çözmeye çalışan ahlaki bir pusula. Libby’nin yanında bir de bunları hiç umursamayan bir karakter yaratmak istedim. İnsanları anlayan, ama onları sevmeyen bir karakter, böylece Callum ortaya çıktı.

Jayati: Kitabın ilk versiyonundan bu yana en çok hangi karakter değişti?

Olivie Blake: Parisa. Karakter yapısı olarak değişmedi ama başta arka plandaydı ve tek bir sahnede görünüyordu. Onun manyetik bir çekimi olduğunu fark ettim ve böylece öne çıkmaya, karakter olarak gelişmeye hak kazandı.

Jayati: Kitaptaki farklı ilişkileri oluşturmak ve yazmak zor muydu? Yazmayı en sevdiğin ilişki hangisiydi? Karakterleri birbirlerinden nasıl ayırabildin ve onları yazma sürecinin nasıldı?

Olivie Blake: Hayır, benim için en kolay kısım buydu! Karakterlerin seslerini kafamda duyabiliyorum ve nasıl insanlar olduklarını çok iyi biliyorum. Bunun sebebi, yazmaya başlamadan önce karakterlerle ilgili uzun uzun hayal kurmam bence.

Bir sahne ya da olayla ilgili aklıma gelen ilk şey genelde bir replik oluyor; karakter ne söyleyecek, bunu hangi karakter söyleyecek ve bu diyalog bizi sonraki sahneye nasıl taşıyacak.

J: Devam kitabında karakterlerin bakış açılarını daha fazla görecek miyiz?

OB: İlerleyen kitaplarda daha iyi tanıyacağınız önemli bir karakter daha olacak ama yine altı ana karaktere odaklanacağım. Daha fazla bakış açısı konusunu ise bekleyip göreceğiz.

Olivie Blake

J: Sonraki kitapta en çok keşfetmek istediğin şey nedir?

OB: Libby tam bir ahlaki pusula ama bunun asıl sebebi genç olması. En büyük endişesi genç ve deneyimsiz olmak. Fakat artık büyük bir deneyim yaşadı ve bu deneyim onu bambaşka bir insan yapacak. Çok yakın gördüğü birinin ihanetine uğradı. Uğramasa öfkelenmesi için ne gibi bir sebebi olurdu ki? Hikâye ilerledikçe öfkesiyle tanımlanacak ve bununla nasıl baş ettiğini göreceğiz.

Ayrıca Libby’nin diğer beşlinin çemberinden çıkması da işleri değiştirecek. Libby’nin yerini kim alacak? Yeni ahlakı pusula kim olacak? İlginç olan şu ki ufak bir ipi çektiğin zaman bütün olaylar sökülerek önemli ölçüde değişiyor. Bundan sonra onları hangi dostlukların ve motivasyonların yönlendireceğini görmek ilginç olacak.

Callum da çok büyük bir ihanete uğradı ve onun şimdi ne yapacağı önemli bir soru işareti. O diğer karakterden daha tahmin edilemez biri, sonraki hamlesiyle ilgili endişe verici sinyaller alıyorum.

J: Kitap kaç taslaktan sonra son halini aldı? Ve kitabı düzenlerken yaptığın değişiklikler neydi?

OB: Bu, benim en az taslak gerektiren kitaplarımdan biriydi. Diğer kitabım, One for My Enemy’nin tüm son bölümünü atmış ve tamamen baştan yazmıştım. Masters of Death’i ise zaman çizelgesine bağlı kalmadan yazmıştım ve sıralamaya  koymaya çalışınca da işler çok karışmıştı. Yani, Atlas Altılısı’na gelene kadar bu konuda epey deneyim kazandım. İlk taslağı yazdıktan sonra başka taslak olmadan tüm romanı ortaya çıkardım.

Bittikten sonra sadece bir değişiklik oldu o da son taslağı eşime okuttuğumda kitabın ortalarında kimsenin büyü yapmadığı bir bölüm olduğunu fark etti ben de Nico’nun büyü kullanarak evi güçlendirdiği kısmı ekledim. Sonuç olarak üç taslakla bitirdik: ilk taslak, sahneyi eklediğim taslak ve yazım yanlışlarını düzelttiğim son taslak.

Olivie Blake

Son düzenlemeleri yaparken gelecek olaylarla ilgili bazı ipuçları da ekledim ki olaylar yaşandığında okuyuculara tamamen sürpriz olmasın. Şaşırtmacaların anlamsız olmasını istemiyorum, okurların “O kısmın önemli olduğunu biliyordum” ya da “Bunun bir anlamı olduğu belliydi!” demesini istedim çünkü bence böyle okumak çok daha heyecan verici!

J: Bu altılı başka koşullarda tanışmış olsaydı aralarındaki dinamik nasıl olurdu?

OB: Topluluk sayesinde tanışmasalardı hiçbirinin arasında bir ilişki olmazdı bence. Kitabın başında da söyledikleri gibi, Nico ve Libby ayrı ayrı kendi yollarına giderdi. Geri kalan dört kişiden biri altılıdan biriyle tanışsa dönüp ikinci kez bakmaz ve hayatına devam ederdi. İçinde bulundukları zorunlu şartlar sayesinde birbirleriyle bir ilişki geliştirebildiler.

J: Hepimiz üçlemenin sıradaki iki kitabı için çok heyecanlıyız! Aklında kesin olmasa da yayın tarihleri belli mi?

OB: The Atlas Paradox 2022’de çıkacak. The Atlas Paradox’u bitirir bitirmez de sonraki kitabı yazmaya başlayacağım. Yani 2. ve 3. kitabın arasında 6 aydan fazla süre olacağını sanmıyorum.

başlık

J: Hadi kitabın ana karakterleriyle eğlenceli bir oyun oynayalım ve böylece senin onları nasıl gördüğünü daha iyi anlayalım!

Soru 1: Gemi batıyor, filikadaki yerinden hangi karakter için vazgeçerdin?

OB: Nico için, çünkü herkes Nico’yu seviyor, ayrıca karakterlerden bazıları bunu yaptığım için benden kesin nefret ederdi; mesela Parisa ve Callum.

Soru 2: Gemi batıyor, hangi karakteri gemiden atardın?

OB: Muhtemelen yine Nico, çünkü bunu yaptığım için bana kin tutmazdı!

Soru 3: Plaja gidiyorsun, yanına kimi alırdın?

OB: Parisa! Herkesin aklını okurdu ve büyük ihtimalle kenarda oturup milletin dedikodusunu yapardık.

Soru 4: Bir konuda streslisin, kimden yardım isterdin?

OB: Tristan’a dert anlatmak eğlenceli olabilirdi! O zaten her şeyden nefret ediyor, beraber acı çekebilirdik.

başlık

j: Geleneksel yayıncılık yöntemiyle deneyimin nasıldı? Kendi kitabını kendin yayımlamaktan farkı nedir ve sevip sevmediğin yönleri neler?2

2: Atlas Altılısı bir yayınevi tarafından basılmadan önce self-publish bir kitap olarak basıldı. Yani yazar hiçbir yayınevine bağlı olmadan yayımladı. Bu soruda ona atıfta bulunuyor.

OB: En büyük fark erişim. Atlas Altılısı’nı yayına hazırlarken her şeyle kendim ilgilendim ki bu çok fazla sorumluluk ve stres demek oluyor. Pazarlama konusunda iyi değilim dolayısıyla tek yaptığım kitabı yazmak ve insanların kitabı sevmesini ummaktı. Yani, insanlar bana sesli kitap ya da ciltli versiyon olacak mı sormaya başlayınca bunun beni aşmaya başladığını anladım, sonuçta her şeyle tek başıma ilgileniyordum.

İş geleneksel yayıncılığa gelince bütün bu sorumluluklar benden alındı ve bana sadece en iyi yaptığım şeyi yapmak kaldı; yani kitabı yazmak. Bağımsız yayıncılığın verdiği özgürlüğünü sevsem de ortada kitabımın sevecek insanların eline geçip geçmeyeceği ve kiramı ödeyip ödeyemeyeceğim gibi belirsizler vardı. Bu yüzden para işini benim sorumluluğum olmaktan çıkardığı için geleneksel yayıncılığa döndüm. Bundan memnun da kaldım.

J: En çok hangi kitabının daha geniş bir kitleye hitap ettiğini düşünüyorsun?

OB: Bence genel olarak en çekici kitabım One For My Enemy, Chloe Gong’un yazdığı Şiddetli Hazlar kitabının başarısının bu teorimi doğruladığını düşünüyorum. İki kitapta da benzer temalar var; Romeo ve Juliet hikâyesinin başka, sihirli bir dünyaya yerleştirilmiş hali ve insanlar böyle şeylere bayılıyor!

başlık

J: Modern fantastik kitaplar yazamayacak olsaydın ne türde yazmak isterdin?

OB: Edebi kurgu. Pek fazla şeyin yaşanmadığı, sessiz kitapları seviyorum. Yalnızca ana karakterin kafasında zaman geçirip dünyayı onun gözünden görüyorsunuz. Pek fazla olayın olmadığı aile dramlarını okumaya bayılıyorum. En sevdiğim kitaplardan bazıları Margaret Atwood’dan Kör Suikastçi ve Elena Ferrante’den Napoli Romanları Serisi. Bunlar çok iyi kitaplar ama yalnıza bir insanın hayatını odaklanıyor  ve neredeyse hiç aksiyon olmuyor.

J: Atlas Altılısı’ndan keyif alan birine hangi kitabi önerirsin?

OB: Donna Tart’ın Gizli Tarih kitabına çok benzediğini düşünüyorum. Ayrıca M. L. Rio’nun If We Were Villains kitabına ve Frances Cha’nın If I Had Your Face’ine baya benziyor, bu son kitabın tamamen farklı bir konusu var ama Güney Kore’de yaşayan dört kadınla ilgili ve bir karakterden diğerine atlamasıyla, tüm karakterlerin derinlikli hayat hikâyelerine sahip olmasıyla Atlas Altılısı’yla benzeşiyor.

Orijinal metin: itsjustacoffeeaddictedbibliophile.com

Bu metin redaksiyonu Aydan Yalçın tarafından yapılmıştır.

Beğenebileceğiniz diğer kitaplarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Dedesinin kitaplarıyla büyüyen Selin, distopik ve fantastik dünyaların bir numaralı fanı. Sitede çıkan yazıların altında gömülmediği zamanlarda her tarafa nazar boncuğu emojisi koyuyor.
Yazı oluşturuldu 92

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.