Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?

Dünyaca ünlü erkek yazarların bile kadın karakterler yazarken zorlandığı, hatta çoğu zaman yazamadığı, bir sır değil. Peki neden? Kadın karakter yazmak çok mu zor? Yoksa ortada başka sebepler mi var? Bu yazıda sizin için hem bu soruları cevaplamaya hem de konuyla ilgili örnekler vererek kavramın temeline inmeye çalışacağım. erkekler neden kadın karakterler yazamıyor?

Not: Yazıda erkek yazarlar derken elbette ki genelleme yaptım. Her erkek yazarın “kötü” kadın karakter yazdığı savunulamaz.

Sığ Bir Yazar Olmanın Cinsiyeti Yoktur

Not: Yazıya bu başlıkla başlamamın sebebi karşı cinsi yazamama “hatasını” yalnızca erkeklerin değil kadınların da yaptığını göstermek. Maalesef son dönemde bu gerçek unutulmuş gibi görünüyor.

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor

Yazının başlığı her ne kadar “Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?” olsa da, zaman zaman kadınların da karşı cinsi yazmakta erkekler kadar başarısız olduğu su götürmez bir gerçek. Son dönemde smutty romance adı verilen kitapların piyasada popülerleşmesiyle bu durumla daha sık karşılaşmaya başladık. Bu kitaplardaki erkek karakterlerin en büyük -ve tek- özellikleri tabii ki de kaslı olmaları. Smutty romance tarzındaki kitaplar edebiyatımıza yeni girmedi evet, fakat en azından eskiden kitaplarda tip değil karakter okurduk. Şimdilerde ise yazarlar popüler olanın peşinden gitmeye o kadar meraklı ki, kimse orijinal karakter yazmaya uğraşmıyor. Kendi fantezilerini kaslı erkek arka planında yazmayı tercih ediyorlar.

Royal Serisi’nin erkek ana karakteri Reed Royal sanırım bu duruma verilebilecek en iyi örneklerden biri. Zengin bir aileden gelen Reed bütün kardeşleri gibi kaslı ve çok yakışıklı. Fakat karakterin özellikleri iyi genleri ile son buluyor. Serinin ikinci kitabı Paramparça Prens’in anlatıcılarından birinin Reed olduğunu öğrendiğimde karaktere olan algımın değişebileceğini düşünmüştüm. Lakin işler tabii ki umduğum gibi gitmedi çünkü Reed tarafından anlatılan ilk elli sayfa boyunca karakterin tek düşündüğü Ella’nın nasıl harika bir vücudu olduğuydu. Reed, okula gitti, futbol takımı antrenmanlarına gitti, insanlar onunla muhabbet etmeye çalıştı fakat karakter sayfalarca Ella’nın vücudunu anlattı. Bunun sebebi ise Reed’in kitapta Ella’nın cinselliğini pekiştirmek dışında hiçbir vasfının olmaması.

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?

Peki, kadın karakterler yalnızca erkek karakterler mi yazamaz? Tabii ki de hayır. Bella Swan, kadın yazarların kadın karakterler de yazamadığının en bilinen örneklerinden biri. Fakat bu durumun ne karakterin ne de yazarın cinsiyeti ile alakası var. Başlıkta da belirttiğim gibi sığ bir yazar olmanın bir cinsiyeti yok.

Aynı şekilde erkek yazarlar da kötü erkek ve kadın karakterler yazabilirler. Bu yazıda odaklandığım ve odaklanmamız gereken asıl konu erkek yazarların cinsiyetçi bir bakış açısıyla oluşturduğu kadın karakterler. Yazının asıl kısmına geçmeden önce bu konuyu açığa kavuşturmanın mantıklı olacağını düşündüğümden önce bu detaya açıklık getirmek istedim.

Edebiyatta Kadının Yeri

“Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?” sorusu özellikle son dönemde sıklıkla karşımıza çıkan bir soru. Instagram, Tiktok ve Twitter gibi platformlarda “pov: you are a woman written by a man” açıklamalı birçok gönderi görür olduk.

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor

Edebiyat dünyası çok uzun bir süre boyunca erkek egemen bir çalışma alanı olarak kaldı. Hatta o dönemlerde çoğu kadın yazar kabul edilmek için mahlas kullanıyordu. Yazar Sally Koslow, bu durumla ilgili “Kadın yazarlar için karşı cinsi yazmak erkeklere göre hep daha kolay olmuştur. Çünkü biz bütün hayatımız boyunca erkekler tarafından yazılmış çok sayıda kitap okuduk.” diyor. Bu açıklamadan yola çıkılarak erkek yazarların önlerinde bir örnek olmadığı için kadın karakterler yazmakta zorluk çektiği söylenebilir. Fakat bence bu savın sağlam temellere dayandığı söylenemez. Çünkü Jane Austen, Virginia Woolf ve Charlotte Brontë gibi yazarlar dönemin koşullarına rağmen komplike ve gerçekçi kadın karakterler yazmış ve bu kadın karakterlerin yer aldığı kitapları başarıyla yayımlamıştı.

Elbette ki o dönemlerde kadın yazarlar tarafından yazılmış kitapların sayısı erkek yazarlarınınkinin yarısı bile değildi. Bu yüzden de örnek azlığı savının arkasında bir nebze durulabilir. Ancak bu sav günümüzde yaşananlara bir açıklama getirmiyor.

Cinsiyetçi Yaklaşım, Fanteziler ve Anatomi

Erkek yazarların kadın karakter yazma konusundaki başarısızlığının sebebi işte bu üç konu başlığı olarak gösteriliyor. Gelin bu konu başlıklarını sizinle tek tek inceleyelim.

1. Cinsiyetçi Yaklaşım:

Bir kadının güçlü olması için nasıl biri olması gerekir? Cevabın karakterli, ayakları yere sağlam basan ve zeki olduğunu düşünüyorsanız, tebrikler siz bir erkek tarafından yazılmamışsınız. Eğer bir erkek tarafından yazılmış olsaydınız, bilirdiniz ki bir kadını güçlü yapan özellikler erkeğin ona karşı olan davranışıdır. Yani bir kadın yanında onu seven güçlü bir erkek olduğu için, güçlü bir erkek tarafından travma yaşatıldığı için ya da güçlü bir erkek tarafından yetiştirildiği için güçlü olabilir. Aksi pek mümkün değil.

Kızıl Serçe’nin yazarı Jason Matthews da böyle düşünen yazarlardan biri. Kitap kısaca bir Rus ajanının cinsel cazibesini kullanarak devlet sırlarını elde etmesini konu alıyor. Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama kitabın ana karakteri kadın. Kitap boyunca ana karakterin “daha güçlü” olması için cinsel şiddete maruz kalmasını okuyoruz.

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor?

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor

Cinsiyetçi yaklaşımı yalnızca güçlü kadın karakter kavramı üzerinden anlatmamız doğru olmaz. Hele de yıllardır kadın kavramı üzerine yakıştırmalar ve sınırlandırmalar yapılırken. Kız gibi yapmak, kadının yeri kocasının yanıdır ya da elinin hamuruyla erkek işine karışma gibi söylemleri hepiniz duymuşsunuzdur. Maalesef erkek yazarlar tarafından yazılan kitaplarda bu gibi ataerkil söylemlerle de sıklıkla karşılaşıyoruz

Bilimkurgu türünün en ünlü yazarlarından biri olan Philip K. Dick de Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi? İsimli kitabında tam da böyle düşünüyor. Yandaki görselde yazar, kadın karakterin yemek yapmayı bilmediğinden fakat öğrendiğinde muhtemelen yemek yapmayı isteyeceğinden bahsediyor. Çünkü PKD’e göre kadınlar için yemek yapmak bir içgüdüden ibaret…

2. Fanteziler:

Kadın yazarlar nasıl ballandıra ballandıra kaslı erkekleri anlatıyorsa, aynısını erkek yazarlar da yapıyor. Tabii onların fantezilerinde dolgun dudaklı, erkek yardımına muhtaç olan sarışın kadınlar var.  Bu kadınlar aynı zamanda çok güzeller ama hiçbir zaman bunun farkında değiller. Lucy Huber adındaki bir Twitter kullanıcısı bu fantezi ürünü kadını şu şekilde özetliyor: “O çok güzeldi ama bunun farkında değildi. Boyu 170 santimetre, kilosu ise 45 kilogramdı. Ayakları 30 numaraydı. Hayatında hiç kusmamıştı. Bütün reglisi 45 dakika sürüyordu.”

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor

Özellikle Tiktok’ta bu konuyla dalga çeken birçok video çekildi. Çekilmeye de devam ediyor. Okurlar alayla karışık olarak konuyla ilgili çekincelerini ve rahatsızlıklarını dile getirmeye çalışıyorlar. Fakat kadın hem edebiyatta hem de sinema ve televizyon gibi mecralarda uzunca bir süredir nesne olarak görülüyor. Kişiliği ve duyguları olmayan, tek özelliği “güzel olmak” olan binlerce karakter izlemişiz ya da okumuşuzdur. Hatta bu tarz karakterleri görmeye o kadar çok alışmışız ki bazen ayırt etmekte bile zorlanıyoruz.

Örnek vermek gerekirse Patrick Rothfuss’un adını bu yazıda geçireceğimi hiç düşünmemiştim. Fakat bu yazı için araştırma yaptıkça, Kralkatili Güncesi’nde okuduklarım bana daha da battı. Yazının devamında değineceğim detaylar ikinci kitaptan minik bir spoiler içerebilir. Okuyup okumamak size kalmış.

Serinin ikinci kitabı Bilge Adamın Korkusu’nda, Kvothe maceralarından birinde ormanda Felurian adındaki bir periye rastlıyor. Bir efsaneye göre, güzelliğiyle bilinen bu peri birlikte olduğu her erkeği öldürüyor. Bunu bilen Kvothe, “maceradan” asla geri kalmıyor ve Felurian ile birlikte oluyor. Hem de tam 11 bölüm boyunca. Fakat Kvothe her şeyde olduğu gibi bu konuda da o kadar becerikli ki Felurian’dan kurtulmayı başarıyor…

3. Anatomi:

Erkeklerin -hatta bazen kadınların da- kadın anatomisi konusunda pek de bilgisinin olmadığı herkesin bildiği bir durum. Hatta bu konu uzun süredir büyük  bir alay konusu. Son dönemde de mansplaining kavramının sıkça kullanılmaya başlanması da direkt bu konuyla alakalı. Bilmeyenler için açıklamak gerekirse mansplaining kelimesi erkek/adam anlamına gelen “man” ve açıklamak anlamına gelen “explain” kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan bir kavram. Mansplaining özünde, erkeklerin kendilerini kadınlardan daha üstün görüp herhangi bir konuyu sanki uzmanmışçasına anlatmaları anlamına geliyor. Peki bunun konumuzla alakası mı ne?

Erkek Yazarlar Neden Kadın Karakterler Yazamıyor

Yukarıda görmüş olduğunuz metin Stuart Woods’un Desperate Measures isimli kitabından bir alıntı. İngilizce bilmeyenler için açıklamak gerekirse yazar, ölü kadının cinsel organının içine bir cüzdan sıkıştırmış olduğundan bahsediyor. Bu ve bunu gibi alıntılar birçok okur tarafından sosyal medyada paylaşıldı. Alıntılar çok büyük tepki topladı ve hatta ana habere bile çıktı.

Sorunu Çözmek İçin Ne Yapılabilir?

Belki biraz klişe bir cevap olacak ama her şeyin başı eğitim. Kadın ya da erkek fark etmez, toplum cinsellikle alakalı her konuyu bastırmazsa, neyin doğru neyin yanlış olduğu öğretilirse, sorunu kökünden çözmek için bir adım atılmış olunur.

Fakat hali hazırda yetişkin olan ve “yazarlık” kariyerlerine devam eden yazarlar için bulunabilecek en iyi çözüm aklı başında bir editör olur. Sonuç olarak yazıda bahsettiğim kitapların hepsi belki bir belki de iki editörün elinden geçip onaylanmış kitaplar. Yayınevlerinin sorumluluğu yalnızca yazarlara paslamayı bırakıp yayımladıkları eserlerin bilincinde olması lazım.

Son olarak, okular bu gibi kitaplara tepki göstermez, önemsemezse hiçbir şey başaramayız. Yazının başında da dediğim gibi erkek yazarlar kadar kadın yazarlara da ses çıkarmalı, “Ama o çok karizmatik.” gibi cümlelere sığınmamalıyız. Bir kitabı sevsek de yanlışlarını gösterebilmeliyiz.

Yazıyı yazarken elimden geldiğince tarafsız kalmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. Konuyla ilgili görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Not: Bu yazıyı yazarken bana hem geri dönüş hem de önerileriyle yardım eden editör ekibine çok teşekkür ederim.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak ve harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Yazımı bitirdim. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak ve harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Yazımı bitirdim. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak ve harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Yazımı bitirdim. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak ve harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Yazımı bitirdim.

Yazıyı burada paylaş:


Dedesinin kitaplarıyla büyüyen Selin, distopik ve fantastik dünyaların bir numaralı fanı. Sitede çıkan yazıların altında gömülmediği zamanlarda her tarafa nazar boncuğu emojisi koyuyor.
Yazı oluşturuldu 92

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.