Andy Weir Yeni Kitabı Kurtuluş Projesi’ni Anlatıyor!

Andy Weir Yeni Kitabı Kurtuluş Projesi’ni Anlatıyor!

Andy Weir uzun bir aranın ardından yeni kitabı Kurtuluş Projesi ile geri döndü. Yurt dışında mayıs ayında okurları ile buluşan kitap, bu ayın başlarında da İthaki Yayınları tarafından dilimize çevrildi. Biz de sizin için yazarın Goodreads ve GrimdarkMagazine siteleri ile yaptığı röportajın birazını dilimize çevirdik.1

1: Bu metin Işıl Karabulut tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.

Bize yeni kitabın Kurtuluş Projesi’nden biraz bahseder misin?

Andy Weir: Kurtuluş Projesi mürettebatından iki kişinin öldüğü bir uzay gemisinde uyanan bir adamla ilgili. Kim olduğuna ve neden orada olduğuna dair hiçbir fikri yok. Hafızası parça parça geri gelirken, bir görevde olduğunu ve bunun tüm insanlığı yok olmaktan kurtarmak için son şansı olduğunu fark eder. Yok canım, hiç baskı hissetmiyor.

Romanı yazma sürecin nasıldı? Araştırmanı nasıl yaptın? İşin arkasındaki bilimi nasıl çözdün?  Ve hikâyeyi bir araya getirmen ne kadar zamanını aldı?

Andy Weir: Taslağını yazmam iki yılımı aldı diyebilirim. Yazmakla ilgili en sevdiğim şey araştırma ve matematik kısmı; bir şeyler çözme aşaması. Karakterler, hikâyenin taslağını oluşturmak ve kitap olması için gerekli olan şeyler… İşin nahoş kısmı burada başlıyor aslında. Araştırmamı Google’dan yaptım. İnsanlar, bana yardımcı olmaya hazır ve nazır bir grup NASA mühendisi ve Nobel ödüllü yazardan oluşan bir listem olduğunu varsayıyor. Evet var ama Google daha hızlı.

başlık

Hangi bilimkurgu yazarları veya hikâyeleri sana yazarlık konusunda ilham oluyor?

Andy Weir: Asimov’un Çelik Mağaralar’ını çok severim. Bana bilimkurgunun yalnızca aksiyon ve maceradan ibaret olmadığını göstermişti. Bilimkurgu, aynı zamanda gizem, hatta açık söylemek gerekirse, istediğiniz her şey olabilir. Keza Heinlein’ın Kırmızı Gezegen’i de çocukken okuduğumda merak duygumu kabartmıştı. Bilimkurgudan bağımsız olaraksa, Terry Pratchett’ın kitaplarını sevmiştim, bir yazarın anlatımında mizahın önemli olduğunu ondan öğrendim.

Belirli bir kitlenin Kurtuluş Projesi’ni çok seveceği kesin. İyi ve iyi olmayan fikirleri birbirinden nasıl ayırıyorsun? Bu anlamda bu roman nasıl ilerledi?

Andy Weir: Çoğu fikrim havalı bilim şeylerine kafa yorarken ortaya çıkıyor. Marslı için “İnsanları Mars’a gönderip nasıl güvenli bir şekilde geri getirebiliriz?” diye düşünüyordum. Bu fikri düşünürken aklımda bir hikâye yazmak yoktu. “Bunu nasıl yaparız? İnsanların oraya güvenli bir şekilde indiğinden nasıl emin oluruz? Bir şey yanlış giderse ne olur?” diye düşünüyordum. Sonra bunun ortaya ilginç bir hikâye çıkarabileceğini fark ettim.

Artemis’in ortaya çıkış süreci ise “İnsanlığın Dünya’da olmayan ilk şehri nasıl olurdu? Hem insan neden Dünya’da olmayan bir şehir inşaa etmek isterdi ki?” ile başladı. Yazdığım şeyler genel olarak böyle ortaya çıkıyor. Havalı ve bilimsel olan bir şey düşünüyorum ve eğer yeteri kadar ilginçleşirse “Evet, bunun hakkında bir hikâye yazabilirim” diye düşünüyorum.

andy weir

andy weir

Araştırma yaparken Kurtuluş Projesi ile ilgili kendine ne gibi sorular sordun?

Andy Weir: Kurtuluş Projesi için yine aynı şekilde ilerledim ama diğer romanlarımdaki fikirlerimden ayrıldığı noktalar oldu. Marslı’dan sonra aklımda, çok büyük bir uzay destanı fikri vardı. Uzaylılar, ışık hızını aşan yolculuklar, telepati ve savaş içeren, on kitap sürecek geleneksel bir bilimkurgu hikâyesi. Bunun üzerine bir yıl kadar çalıştım; adı Zhek olacaktı. 70.000 kelime kadar yazmıştım ki -bilginiz olsun diye söylüyorum, Marslı 100.000 kelimeydi- yazdığım şeyin berbat olduğunu fark ettim. Okunacak kadar ilginç değildi. Karakterler dikkat çekmiyordu, hikâye çok dolambaçlıydı.

Ondan sonra tamamen farklı bir kitap olan Artemis’i yazdım. Ama Zhek sağlam birkaç şeye sahipti. İlginç bir kadın karakteri vardı; yapması gerekeni yapmak için acımasız bir dürtüye ve muazzam ölçüde otoriteye sahip olan, akıllı bir kadın. Ve o kadın, Kurtuluş Projesi’nde Stratt oldu.

başlık

Hazır bahsi açılmışken, Eva Stratt’ı yaratırken genel olarak yaşayan birinden mi ilham aldın? Karakterin okuyucu üzerindeki etkisi şahane!  

Andy Weir: Teşekkür ederim! Hayır, herhangi gerçek bir kişiye dayanmıyor. Özü, dediğim gibi Zhek’teki bir karakterden geliyor. Ama baştan sona hayal ürünü. O, bir nevi “Ben bu kız olmak istiyorum” diyeceğiniz türden bir karakter. Onun gibi bütün bürokrasi ve prosedürleri ortadan kaldırabilmek için sınırsız yetkiye sahip olmak güzel olmaz mıydı?

Biraz da Rocky hakkında konuşalım istiyorum. Çok özel bir formu var. Çok fazla detayı ele vermeden, bu noktaya nasıl ulaştığını açıklar mısın? Uzaylıyı diğer fiziksel özelliklerini de düşünerek mi tasarladın?

Andy Weir: Beni deli eden şeylerden biri de bilimkurgularda uzaylıların Dünya atmosferinde çok rahat olması. Sıcaklık, basınç, radyasyon seviyesi vesaire hiçbiri onlara zarar vermiyor. Bu yüzden ben bunun dışına çıkıp işleri olabildiğince farklı yapmaya çalıştım.

Bu uzaylıların yaşadığı gezegende gerçekten kalın bir atmosfer tabakası var – bizim atmosferik basıncımızın 29 katı kadar. Venüs’ün atmosferik basıncı bizimkinin 90 katı, yani bildiğimiz kadarıyla öyle. Sonra bu atmosferin oksijensiz ve amonyak dolu olmasına karar verdim. Yani, bu gezegende yaşamak okyanusta yaşamak gibi olmalıydı. Bu işlerde ne kadar derine gidersen, o kadar karanlık olur. Asıl hayatın döndüğü derinlere indiğinizde, orası zifiri karanlıktır – gece ya da gündüz fark etmeksizin. O kadar karanlık olurdu ki, etrafı bile göremezsiniz.

andy weir

Bununla epey eğlendim.

Rocky’yi yaratmak aklına nasıl geldi? Bilimkurgu hikâyelerinde okuduğum en sevdiğim karakterlerden biri olabilir.

Andy Weir: Teşekkür ederim! Onu sempatik yapmak istemiştim. Özünde iyi bir karakter. Ve hikâye aslında, arkadaşlık ile alakalı. Yani evet, insanların onu sevmesini istedim. Ama insanların onu bu kadar çok sevmesi benim için de bir sürprizdi! Küçük adam çok sevildi! Bu muhteşem bir şey!

andy weir

Karakter gelişimi konusuna dönelim. Bu uzaylıyı nasıl bu kadar sempatik yapabildin? Rocky çok iyi bir uzaylı.

Andy Weir: İnsanlar Rocky’ye ba-yı-lı-yor. İyi bir karakter olduğu hemen fark ediliyor. O da Ryland’la aynı durumda aslında, o da üzgün çünkü mürettebatı öldü. Onun için üzülüyor, onunla empati kurabiliyorsunuz. Rocky aslında yetişkin bir insan kadar zeki, ama dil engeli yüzünden çocuksu görünüyor. Bence insanlar Rocky’yi küçük bir çocuğu sevebilecekleri şekilde seviyorlar.

Ama Rocky de Mark Watney gibi, istemsizce sevilen bir karakterdi. Romanımı önden okuma şansı bulan okuyucularımdan geri dönüş alana kadar insanların Rocky’yi bu kadar seveceklerini düşünmemiştim.

başlık

Kurtuluş Projesi birçok farklı konuya değiniyor ama aslında senin de bahsettiğin gibi kitap özünde bir arkadaşlık hikâyesi.

Andy Weir: Bu kitap kesinlikle, ortak çıkarları olmasa arkadaş olarak yan yana gelmesi çok zor olan iki kişi arasındaki ilişkinin birbirleri için canını feda edecek noktaya gelmesi hakkında.

Röportajı bitirmeden önce, bu kitap hakkında en sevdiğin şey ne?

Andy Weir: Sürekli söylediğim bir söz vardır: “Bir adama kitap ver, onu bir günlüğüne eğlendirsin; ona kitap yazmayı öğret, hayatı boyunca kendinden şüphe etsin.”
İlk defa başından sonuna kadar güvendiğim bir şey yazdım. İnsana kendisini iyi hissettirecek hikayeler yazıyorum. Hiç pişmanlık duymadan size çok güçlü duygular yaşatıyorum. Bu sefer için, gerçekten her şeyin bir araya geldiğini hissediyorum. Bu kitap hakkında en sevdiğim şey ise kesinlikle arkadaşlık.

Bu yazının redaktörlüğünü Aydan Yalçın yapmıştır.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Kitapların kahramana dönüştüğü yer.
İnternet sitesi http://bibliyoraf.com
Yazı oluşturuldu 328

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.