Ayı ve Bülbül Ekibiyle Röportaj: Yayın Sektörü Hakkında Merak Edilenler ve Dahası

Ayı ve Bülbül Ekibiyle Röportaj: Yayın Sektörü Hakkında Merak Edilenler ve Dahası

ayı ve bülbül

İşin Mutfağından Bölüm 1: Görkem Kankavi & Rumeysa Nur Ercan

Ayı ve Bülbül uzun bir bekleyişin ardından haziran ayının sonunda raflardaki yerini aldı. Biz de Bibliyoraf ekibi olarak hem seri hakkında hem de yayın sektörü hakkında merak edilenleri Ayı ve Bülbül’ün editörü Görkem Kankavi ve çevirmeni Rumeysa Nur Ercan’a sorduk, onlar da bizim için cevapladı. Görkem ve Rumeysa Hanımlar’a sorularımızı içten bir şekilde cevapladıkları için teşekkür eder, iyi okumalar dileriz.

Bibliyoraf: Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Kaç yıldır bu işin içindesiniz?

Görkem: İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Sektöre eğitim yayınları için materyaller hazırlayarak giriş yaptım. TEOG sınavına hazırlanan öğrenciler için test soruları yazdım, İngilizce soru bankaları ve dil bilgisi kitapları hazırladım. Bunları başka projeler takip etti. Eğitim yayıncılığından kültür yayınlarına geçişim Ephesus Yayınları’yla oldu. Beş yıldır bu sektördeyim.

Rumeysa: İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunuyum. Altı senedir sektördeyim. Çevirmenlik başvurusuyla başladığım kariyerim ilk kitaptan itibaren çoğunlukla editörlükle devam etti. En azından kendi tecrübeme göre konuşacak olursam, editörlük kumaşına sahipseniz çeviriniz iyi olsa da sektör editörlük yapmanızı talep ediyor. Anladığım kadarıyla iyi editör bulmak nispeten daha zor. Bu sebeple çok fazla çeviri yapma fırsatım olmadı, çeviri almak için çoğunlukla ekstra çabalamam gerekti diyebilirim. Ephesus Yayınları’yla tanışmamız da bu vesileyle oldu.

başlık

Bibliyoraf: Peki bir kitabın dosyası elinize geldiğinde düzenleme süreci nasıl ilerliyor? Bu süreç Ayı ve Bülbül için nasıl ilerledi?

Görkem: Edisyon sürecinde elimden geldiğince çevirmenle iletişim halinde olmayı tercih ediyorum. Bu, özellikle Ayı ve Bülbül gibi içinde çok fazla detay barındıran bir metin söz konusu olduğunda şarttı. Hem yazarın kullandığı yabancı kelimeleri ve terimleri metne anlaşılır bir şekilde aktarabilmek hem de okurların çok fazla zorlanmayacağı bir okuma deneyimi sunmak için çok çalıştık.

Rumeysa: Açıkçası öncelikle kitap kurguysa, hakkında arka kapak yazısından daha fazla fikir edinmek için yabancı kaynaklardan kitabın inceleme videolarını izliyor ve yazılanları okuyorum. Böylece okurların fikirlerini de öğrenmiş oluyorum ve kitaba ısınıyorum. Daha sonra genel olarak kitabın içindeki bölümleri inceliyorum, Ayı ve Bülbül’de ilk işim kitabın sonundaki sözlüğü ve yazarın notlarını okumak oldu. Sözlüğü kitabın çevirisinde ilerledikçe, terimler karşıma çıktıkça ayrı bir dosyada çevirdim. Karakterlerin isimlerini de yazarın notlarına göre değiştirdim diyebilirim. Çeviri boyunca sözlükte yer verilmediğini fakat açıklanması gerektiğini düşündüğüm eklemelerim de oldu tabii.

B: Ayı ve Bülbül’le ilgili sizi en çok heyecanlandıran detay nedir? Sizce bu kitap sektöre nasıl bir renk katacak?

G: Bana kitabı soranlara, “Daha önce okuduğunuz hiçbir kurguya benzemiyor,” diye cevap veriyorum. Bu tanımlama bile ne kadar farklı, çok katmanlı, hem fantastik hem de “gerçek” bir kitapla karşı karşıya olduğumuzun kanıtı bence. Ayı ve Bülbül’ün, kendine has kurgusu ve masalsı anlatımıyla sektördeki diğer fantastik kitapların arasından sıyrılacağına inanıyorum.

R: Kitapta beni en çok heyecanlandıran detay Vasya’nın atlarla iletişimi oldu; benzer bir bağı kendi kedilerimle kurduğum için sessiz iletişimimizin kelimelere dökülmüş halini okumuşum gibi hissettirdi bana. Kitabın en çok takdir ettiğim yönü ise güçlü kadın karakteriyle eril sistemin kadınlara biçtiği kalıplaşmış, taşlaşmış rolleri yıkmasıydı. Masalların günümüz değerleriyle harmanlandığı hünerle yoğrulmuş hamuru, derinliği ve farklılığıyla sektörde dikkat çekeceğinden, birçok yazara ve okura ilham vereceğinden eminim.

ayı ve bülbül

B: Okur, Ayı ve Bülbül’den ne beklemeli?

G: Sorduğunuz şeyin tam tersini anlatarak bu soruya cevap vermek istiyorum. Okur, bu kitaptan ne beklememeli? Yazarın oluşturduğu fantastik dünya, karakterler ve kitaba hâkim olan karanlık atmosfer sebebiyle hızlı bir okuma beklememeli. Aksine bu kitap, okurun yavaş yavaş, sindire sindire okuması gereken bir kurguyu içinde barındırıyor. Okurlar, peri masallarının nasıl gerçeğe dönüştüğüne, Vasya’nın tüm otoritelerin ve tabuların karşısında durup neleri başardığına adım adım tanıklık edecekler.

R: Önce sorgulama. İrade gücü. Sonra özgürlük. Vasya’da kendilerinden bir parça bulacaklar, Vasya’yla beraber kendilerini de bulacaklar. Hem günümüzden sıyrılıp bir masalın kokusunu duyumsayacaklar hem de o masallardan bugüne nasıl evrildiğimizi biraz daha iyi anlayacaklar. Hayaller ile hayatların buluşması gibi.

B: Ayı ve Bülbül Rus halk hikâyelerinden ve Slav mitolojisinden çokça referans içeriyor. Bu durum çeviri sürecini nasıl etkiledi?

R: Yazar zaten açıklamaya muhtaç terimlerin birçoğuna sözlükte yer vermişti. Dediğim gibi benim de eklemeler yapmam gerekti. Bunun herhangi bir zorluğu olmadı, sözlüğü ayrı bir dosyada kitap boyunca kademe kademe çevirmek daha sistemli ve kontrollü ilerlememi sağladı. Okur metinden çok fazla kopmasın, her seferinde kitabın arkasına bakması gerekmesin diye yazardan farklı olarak terimleri dipnot olarak da verdik. Umarım bu tercihimiz hedeflediğimiz harmoniyi ve akıcılığı artırır.

başlık

B: Bildiğimiz kadarıyla her kitapta çeviri süreci oldukça farklı ilerliyor. Ayı ve Bülbül’de editör – çevirmen diyaloğu nasıldı?

G: Dikenlerin Büyüsünde de beraber çalıştığımız Rumeysa Hanım’la iyi bir uyum yakaladığımıza inanıyorum. Edisyon sürecinde de kitapla ilgili birçok detayı konuştuk ve çoğu düzenlemeyi beraber yaptık diyebilirim.

R: Dikenlerin Büyüsü’nde bir temel atmıştık zaten, birbirimizin nasıl çalıştığını çözmüş ve iyi bir diyalog kurmuştuk. Bu sefer üç kitaplık bir serinin altyapısını attığımız için Ayı ve Bülbül birçok açıdan karar almamız, paslaşmamız gereken bir kitap oldu. İkimiz de kitapların karakterlerine birer arkadaşımız gibi bağlandığımız için gerek olay örgüsü gerek çevirinin gidişatıyla ilgili değerlendirmelerimiz oldukça keyifliydi. Şu ana kadar birlikte çalıştığımız bütün kitapların çeviri ve bilhassa editörlük sürecinde baştan sona iletişimde kaldık ve birçok değişikliğe birlikte karar verdik diyebilirim.

B: Çeviri ne kadar sürede bitti? Çeviri sürecini nasıl değerlendirirsiniz, bu süreç sizin için nasıl ilerledi?

R: Ayı ve Bülbül’ün çevirisi yaklaşık iki ay gibi bir sürede bitti. Aslında bu serinin benim için ayrı bir anlamı daha var. Üç kitabın çevirisi de benim evliliğe hazırlık sürecime denk geldi. Serinin tamamının çevirisi çok daha erken bitebilirdi, içinde bulunduğum kaotik heyecan, hazırlık ve stres durumu çeviri sürecinin uzamasına neden oldu. Her çevirimi bitirdikten sonra baştan sona okuyup editöre teslim etme alışkanlığım var, Görkem Hanım da çift okuma yaptığı için elimizden geldiğince çeviri sürecindeki hengâmenin esere yansımamasını sağladık diyebilirim.

ayı ve bülbül

B: Özel isimleri ve terimleri dilimize çevirirken nasıl zorluklar yaşadınız? Dikenlerin Büyüsü’nde de böyle bir durum söz konusuydu. Daha önce bu tür bir çeviri yapmış olmak Ayı ve Bülbül çevirisini kolaylaştırdı mı? Rumeysa Hanım, gördüğümüz kadarıyla Dikenlerin Büyüsü ilk fantastik çeviriniz olmuş. Tür değiştirmek bir çevirmen olarak sizi zorladı mı? Çevirmen adaylarına tavsiyeleriniz var mıdır?

R: Normalde olsa değiştirerek yazacağım özel isimlerden bazılarını yazar özellikle öyle tercih ettiğini söylediği için yazarın tercih ettiği haliyle bıraktım, onun dışında daha kolay okunabilmesini sağlamaya çalıştım. Tarihte yer alan isimlerin tarih kaynaklarında nasıl geçtiğini araştırdım ve ona göre değiştirdim. Biraz arayı bulmam gerekti yani. Dikenlerin Büyüsü’nde sıfırdan yaratılmış terimlere sıfırdan en uygun Türkçe ifadeyi kazandırmam gerekmişti; Yazdüşü gibi mekân isimlerinden sihrişer, sihirzade gibi ifadelere kadar. Ayı ve Bülbül’de yazar sözlük kullanmayı tercih ettiği için böyle bir Türkçeleştirmeye gitmedik, dvor yine dvor olarak kaldı mesela. İki kitabın dili de bambaşkaydı, o bağlamda Dikenlerin Büyüsü’nün tek faydası biraz çeviri açısından kalemimin ısınmış olmasıydı diyebilirim. Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi’yle büyümüş nesildenim, haliyle fantastik severim. Zaten tür değiştirmek, daha doğrusu bünyeme yeni bir tür katmak da benim kendi tercihimdi; hangi işi yaparsanız yapın, tek yönlü kalmamak gerektiğine, daima alanınızı genişletmeniz gerektiğine inanıyorum. A türü artık ezbere yapacağınız bir hale geldiyse, B türüne el atıp konfor alanınızdan çıkmazsanız gelişim kaydedemez, yerinizde sayarsınız. Farklı bir türle farklı bir yaş kitlesine hitap etmek güzel bir deneyim oldu.

başlık

B: Peki Görkem Hanım bu kitabın edisyonunda sizi en çok zorlayan şey ne oldu?

G: Metin, çok fazla terim ve Rusça kelime içerdiği için kitabın arkasına sözlük eklenmişti. Ancak yabancı kelimelerin sayısı çok fazla olunca Rumeysa Hanım’la ortak karar alıp dipnot eklemeye karar verdik. Dipnotları ve sözlüğü düzenlemek beni bu süreçte en çok zorlayan şey oldu diyebilirim.

B: Türkiye’deki yayın sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu sektörde olmanın avantajları ve dezavantajları neler?

G: Bir kitabın üretim sürecine katkı sağlayabilmek çok güzel; belki de yayıncılık sektöründe çalışmanın en büyük avantajı da bu. Aylarca verdiğimiz emeğin karşılığını somut olarak elimizde tutabiliyoruz. Ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntılar sebebiyle sektör biraz sallantıya uğrasa da güzel günler göreceğimize inancım tam.

ayı ve bülbül

R: En büyük ve beni en çok cezbeden avantajı sürekli bir şeyler öğrenmemi sağlaması. Başka bir iş yapsaydım, her ne kadar kitap okumayı çok sevsem de bunu yapmaya vaktim kalmayabilirdi. Çevirmen ya da editör olmanın belki de ilk kriteri kitap kurdu olmak, kitaplara âşık olmak. Dikenlerin Büyüsü’ndeki Elisabeth gibi yani. Diğer türlü yürümez. Her ne kadar Görkem Hanım’ın da dediği gibi sektör sallantıya uğramış olsa da bizim gibi bu işi aşkla yapan insanlar ve yeni eserleri dört gözle bekleyen okurlar sayesinde mutlaka ve her defasında zorlukların üstesinden geleceğiz.

B: Son olarak Instagram üzerinde yaptığınız açıklamada Bir Kış Gecesi Masalı serisinin ikinci ve üçüncü kitaplarının temmuz ve ağustos aylarında çıkacağını duyurmuştunuz. Bu, ülkemizdeki yayın sektöründe çok tercih edilen bir yöntem değil ama Ephesus Yayınları Yeşilin Kızı Anne ve Emily serilerini de böyle yayımlamıştı. Ülkemizdeki yayın sektöründe çok tercih edilmeyen bu yöntemi tercih etmenizin sebepleri nelerdir? Görkem Hanım, bu süreç yabancı yayınlar sorumlusu olarak sizin için nasıldı?

G: Bu, yayın yönetmenimizin verdiği bir karardı. Okurların, bir seriye başladıktan sonra diğer kitapları nasıl büyük bir heyecanla beklediğini görünce serileri hızlı bir şekilde tamamlamaya karar verdik. Yeşilin Kızı Anne serisinde bu durumun olumlu anlamda geri dönüşlerini aldık ve aynı stratejiyi Emily serisinde de uyguladık. Bir Kış Gecesi Masalı’nı da Kuledeki Kız ve Cadının Kışı devam kitaplarıyla temmuz ve ağustos aylarında tamamlamayı planlıyoruz.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

ayı ve bülbül

Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Cümle baya kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Cümle baya kısa.

Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da. Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da. Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da.

Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Cümle baya kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Bu cümle kısa bir cümledir. Kısa. Kısa bir cümle. Bu cümle kısa bir cümledir. Cümle baya kısa.

Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da. Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da. Ama fakat ve. Lakin ancak ile. Ancak ve ancak ki. AMA VE lakin. Çünkü ve ya da.

Yazıyı burada paylaş:

Kitapların kahramana dönüştüğü yer.
İnternet sitesi http://bibliyoraf.com
Yazı oluşturuldu 328

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.