Son yılların en çok konuşulan serilerinden biri olan The Poppy War sonunda Türkçe’ye çevriliyor! Geçtiğimiz haftalarda İthaki Yayınları seriye dair bir yayım takvimi yayınlamıştı. İlk kitabın çıkışından önce biraz bilgi edinmek istiyorsanız sizi yazının devamını okumaya davet ediyorum. Keyifli okumalar.
Yurt dışında 2018’de yayımlanan The Poppy War, aynı isme sahip serinin ilk kitabı. Bu kitap aynı zamanda R.F. Kuang’in de çıkış romanı. Üçleme olan serinin ikinci kitabı 2019, son kitabı ise geçtiğimiz yıl yabancı okurlarla buluştu. Yazarın bu seri haricinde yayınlanmış iki kısa hikayesi de var. Ayrıca gelecek ağustos ayında da Babel isimli yeni bir kitap yayımlayacağını duyurdu.
Her ne kadar The Poppy War’un Türkiye’de çıkış tarihi henüz kesin olarak belli olmasa da, İthaki Yayınları’nın verdiği bilgiye göre kitap aralık ayında raflardaki yerini alacak. İkinci ve üçüncü kitaplar ise sırasıyla nisan ve ağustos aylarında okuyucular ile buluşacak.
The Poppy War Ne Hakkında?
The Poppy War, epik-fantastik türünde, Çin ve diğer Asya ülkelerinin tarihi ve kültüründen esinlenerek yazılmış bir roman. R.F. Kuang, bu kitabı yazmaya Çin tarihi üzerine çalışma yaparken karar veriyor. Hayatı boyunca aile büyüklerinden dinlediği savaş zamanı hikayeleri de bu karara büyük ölçüde etki ediyor. Yazar kitabı yazma sürecinde birçok tarihi olayın etrafında dolaşmış. Bu olayların yazımında hayal gücünü kullanırken gerçekte yaşananları da fazlasıyla yansıtmış.
Kuang, çıkış kitabı olmasına rağmen epey iddialı bir konuyu kaleme almış. Birçok okuyucu içindeki gerçekçi savaş sahnelerinden dolayı kitabı vahşi bir karanlığa sahip olarak tanımlamış. Fakat serinin son yıllarda en konuşulan kitaplar arasında olduğunu varsayarsak yazarın bu cesaretinin başarıyla sonuçlandığını söyleyebiliriz. Kitap ayrıca bize intikam hırsını, esinlendiği olaylar gereği insanlığın ve vahşetin en karanlık yanlarını da gösteriyor.
Kitabın ilk kısmında Rin’in savaş akademisi Sinegard’daki eğitim sürecini ve bu süreçte yaşadığı zorlukları okuyoruz. Ancak ikinci ve üçüncü kısımlarında daha karanlık bir atmosferle karşılaşıyoruz.Bu kısımlarda savaş, katliam, şiddet ve ölüm bizleri karşılıyor.
Kitabın arka kapak yazısını da sizler için şöyle bırakıyorum:
İthaki Yayınlarının paylaştığı yayım takvimine göre serinin ilk kitabının aralık ayında okuyucularla buluşabileceğini söylemiştik. O zaman gelin kitabın biraz daha detaylı inceleyelim.
Bu Kitap Herkese Göre Değil!
Yazarın kendisi başta olmak üzere birçok okur bu kitabın genç-yetişkin kategorisinde olmadığını özellikle belirtiyor. Çin tarihindeki en kanlı savaş olan İkinci Çin-Japon Savaşı ve Nankin Katliamı’ndan esinlenerek yazılan bu kitap birçok şiddet dolu sahne içeriyor. Serinin bu kadar övgülmesinin nedenlerinden biri de savaş zamanı insanların yaşadıklarını gerçekçi bir şekilde kurguya uyarlaması. R.F. Kuang da bir röportajında kitabın fazlasıyla karanlık olduğunu, herkese uygun olmadığını belirtmiş. Yazarın seri üzerine Goodreads’te yayınladığı yorumdan bir parçayı aşağıya bırakıyorum.
“Bu, her zaman planladığım şekilde, bir savaş hikayesi. Çoğunlukla İkinci Çin-Japon Savaşı’ndan ilham alıyor, ki eğer Asya hakkında herhangi biraz bilginiz varsa, bu savaş Çin tarihinin en kanlı ve karanlık anlarındandır. Kitap Nanking Katliamı’nı işliyor, afyon ve uyuşturucu kullanımına yoğunlaşıyor. (Afyon Çin’in zayıf noktasıydı. Bu kitap, afyon bir zayıflık yerine Şamanik güç kaynağı olsaydı ne olurdu diye sorguluyor.) İlk olarak askeri strateji, çökmekte olan imparatorluklar, çılgın tanrılar ve insanların korkunç, acımasız kararlar verebilme yeteneği hakkında olan bu kitap, diktatörlerin nasıl diktatör olduklarını konu alıyor.”
Asya Rüzgarları The Poppy War
Kuang’ın The Poppy War serisini Çin ve Asya tarihinden esinlenerek yazdığından bahsetmiştik. Serinin ikinci ve üçüncü kitaplarında ilk kitaptakinden farklı tarihi olaylara yer veriliyor. Nankin Katliamı, Afyon Savaşları, İkinci Çin-Japon Savaşı, Çin İç Savaşı ve Büyük Çin Kıtlığı bunlardan yalnızca birkaçı.
Seri, sadece Asya tarihinden değil, kültüründen de oldukça esinlenmiş. Örneğin:
- Kitaptaki dört ana tanrının ismi Çin takımyıldızlarından geliyor. Bunlar; Doğu’nun Mavi Ejderhası Seiryu, Güney’in Vermilyon Kuşu Suzaku, Batı’nın Beyaz Kaplanı Byakko ve Kuzey’in Siyah Kaplumbağası Genbu.
- Kitaptaki ülkenin şehirleri Çin kültüründeki on iki hayvan burcundan isimlerini alıyor. Bunlar; Kaplan, Tavşan, Ejderha, Yılan, At, Keçi, Maymun, Sıçan, Öküz, Horoz, Köpek ve Domuz.
- Kitaptaki savaş akademisi Sinegar’da işlenen Sunzi’nin Savaş İlkeleri kitabı Sun Tzu’nun Savaş Sanatı isimli kitabına bir atıf.
- Kitabın dünyasının haritası, Asya’nın coğrafyası ile neredeyse birebir aynı. Bu harita gerçektekiyle doğrudan paralellik gösteriyor.
Yazarın bir kültürü kurgu yoluyla bu kadar gerçekçi bir şekilde okura yansıtması sizce de büyüleyici değil mi?
Büyüleyici demişken biraz da ana karakterimiz olan Fang Runin’den, yani Rin’den bahsetmek istiyorum. Rin, koyu renk teni yüzünden Sinegard’da hem öğrenciler hem de öğretmenler tarafından ırkçılığa maruz kalan bir savaş yetimi. Kendisi oldukça yetenekli, zeki ve çabuk sinirlenen bir karakter.
Rin, alışkın olduğumuz kitap kahramanları gibi değil. Kuang, Rin karakterini yazarken tarihin en tartışmalı figürlerinden biri olan Mao Zedong’tan esinlenmiş. Zedong, fazlasıyla acımasız bir yaklaşıma sahip olan şu sözüyle biliniyor: “Yeterince yiyecek olmadığında insanlar açlıktan ölüyor. Başkalarının karnı doysun diye insanların yarısının ölmesine izin vermek daha iyidir.”
Seriye başlamadan önce The Poppy War hakkında bilmeniz gereken bilgiler bu şekilde. Peki siz serinin dünyası hakkında neler düşünüyorsunuz? Heyecanlı mısınız? Düşüncelerinizi bizimle de paylaşmayı unutmayın.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Ama fakat. Lakin ancak ve ancak. Çünkü ya da.
Ama çünkü. Veya. Ya da.
Yazıyı burada paylaş: