Son zamanların popüler ismi Alice Oseman, Kalp Çarpıntısı ile dünyanın dört bir yanındaki okurların gönlüne taht kurdu. Biz de sizin için Oseman’ın Geek Out sitesi ile yaptığı röportajı dilimize çevirdik. Yazarlık serüveninden ve yazdığı arkadaşlık hikâyelerinden bahseden Oseman’ın bu röportajı, çeviri yazı sorumlumuz Buse Olçay tarafından dilimize çevirdi.
1: Bu metin Buse Olçay tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.
Geek Out: Öncelikle, bir yazar olarak gelişimini nasıl tanımlıyorsun? Hayatının hangi noktasında profesyonel olarak yazmak istediğini fark ettin?
Alice Oseman: Kesinlikle Digimon ve Pokemon sayesinde. Digimon (en azından ilk üç sezonda) büyük ölçüde kompleks bir karakter gelişimine ve etkileyici ilişki dinamiklerine sahipti. Bunlar şu ana kadar yazdığım her hikayeye örnek oldu. Çocuklar için yapılmış canavarlı bir anime olduğundan kulağa gülünç geliyor ama doğrusu böyle. Beni karakter oluşturmaya aşık etti ve zaman geçtikçe karakterlerin gelişimlerini ve daha güçlü, daha akıllı hale geldiklerini görmeyi ne kadar sevdiğimi anlamamı sağladı. Sinsi bir çocuk dehanın iyi bir insan olmayı öğrendiği Artemis Fowl serisi de muhtemelen bu yüzden en büyük ilham kaynaklarım arasında.
Bugün için ise, her türlü şey bana ilham verebiliyor -kitaplar, filmer, müzik ve dahası. Özellikle bir tanesini söylemek zor.
başlık
Geek Out: Yazma sürecini nasıl tanımlarsın?
Alice Oseman: Her seferinde daha farklı. Gençken, deneyim kazanacağım için zaman geçtikçe kitap yazmanın daha kolay olacağını düşünüyordum. Aslında tam tersi geçerliymiş. Yazdığım her hikaye bana tamamen farklı yollarla ele almamı gerektiren yeni zorluklar sundu. Ama genellikle yazmaya başlamadan önce hikayelerimi büyük bir dikkatle planlamayı tercih ediyorum ve sonrasında kronolojik olarak yazıyorum.
Geek Out: Yazma serüvenin Münzevi ile başladı. Onun yayınlanmasının ardından bir sonraki romanın Radio Silence’ın ve grafik roman serin Kalp Çarpıntısı’nın da içinde bulunduğu bir evrene dönüştü. Bir yazar ve çizer olarak gelişimini nasıl tanımlarsın?
Alice Oseman: O zamandan bu yana bir yazar ve birey olarak büyüdüğümü düşünmek isterim. Bu yıl, güncel eserlerimle daha uyumlu olması için Münzevi’yi editlemek istediğime karar verdim. Münzevi’yi on yedi yaşında, bir yazar ve birey olarak hala gelişme aşamasındayken yazmıştım. Çok sevdiğim yönleri olsa da dönüp okuduğumda beni oldukça rahatsız eden bir sürü şey var içinde. Okuyucular Kalp Çarpıntısı ile bağlantısı olduğu için bu romanı hala yeni keşfediyor, bu yüzden birazcık güncellemem gerektiğine karar verdim. Editlenmiş hali daha yayınlanmadı ama bu kitap hakkında yeniden gururla konuşabileceğim için çok heyecanlıyım.
alice oseman
GO: The Guardian ile yaptığın bir röportajda, romantizmin hayatının merkezinde olmadığından bahsettin. Eserlerin hakkındaki en hayranlık uyandırıcı şeylerden biri, ille de romantik olması gerekmeyen sevgi öyküleri yazmaktaki kararlılığın. Genç yetişkin türündeki romantizm ve aşk hakkında ne hissettiğini bize söyler misin?
AO: Romantizme karşı değilim -çoğunlukla okumayı da severim ve Kalp Çarpıntısı bir dizi romantik ilişkiyle dolu gayet romantik bir seri. Fakat arkadaşlığın en az romantik ilişkiler kadar -bazen daha da- güçlü olduğunu düşünüyorum ama arkadaşlık hakkındaki hikayelere aşk öykülerine verilen ilgi ve takdir gösterilmiyor. En yeni genç yetişkin romanım Loveless’ın teması da tam olarak bu.
GO: En yeni romanın Loveless, aromantik-aseksüel bir karakteri konu alıyor. Bu hikaye bazı yönlerden senin aro-ace spekturumunda bir birey olman ile ilgili gibi duruyor. Bu hikaye üzerinde çalışmak önceki yazma deneyimlerden ve yüzleştiğin zorluklardan farklı mıydı?
AO: Çeşitli sebepler yüzünden Loveless şu ana kadar yazmakta en zorlandığım kitaptı. Radio Silence kadar olmasa da çok kişisel bir hikaye ama kesinlikle otobiyografik de değil. Seni direkt etkileyen bir konu hakkında yazmak, gömülü kalmasını tercih ettiğin duygusal birçok şeyi gün yüzüne çıkarmayı gerektiriyor. LGBTQ+ topluluğu içinde ve dışında aro-ace bireyler hakkında çok yoğun bir tartışma olduğundan insanların kitabı nasıl karşılayacağı konusunda sürekli endişeliydim. Ve kitlem her zamankinden büyüktü -harika bir şey bu, böylesine büyük bir okuyucu kitlesine sahip olduğum için çok şanslıyım ama insanları hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkuyordum.
alice oseman
Tüm bunların üstüne, hikayenin gidişatına karar vermek de inanılmaz zor oldu. Kitabı birçok kere baştan yazdım ve verilen her bir teslim tarihini kaçırdım. Noel tatili boyunca çalıştım, arkadaş buluşmalarını atladım ve kitap üzerinde çalışmadığım her saniye kaygılandım. Loveless üzerinde çalıştığım altıncı ayda artık kitap tamamlanana kadar hayatımın hiçbir yönünden keyif alamaz olmuştum. Açıkçası, Loveless’ı yazmak mental sağlığımı oldukça kötü etkiledi ve bu deneyiminden sonra tam olarak toparlayabilmiş değilim hala. Yine de pişman değilim çünkü birilerine yardımı dokunduğunu biliyorum ve kitabın son halinden gerçekten gurur duyuyorum. Ama kitap yazmaya bir süre ara vermem gerektiğini düşünüyorum.
GO: Diyelim ki kitaplarındaki karakterler veya direkt sen, diğer bir kurgusal evrenden karakterle konuşabilecek. Hangi evreni seçerdin?
AO: Yazdığım tek hayran kurgu Münzevi ve Artemis Fowl evrenlerinin buluşması hakkındaydı. Artemis Fowl çok eğlenceli bir karakter, herhangi bir karakterimin Artemis ve onun garip büyülü dünyasıyla olan etkileşimini görmeyi çok isterdim.
GO: Bize karakterlerin hakkında küçük bilgiler verebilir misin?
AO: Okuyucular bana sık sık Nick ve Charlie’nin büyüdüklerinde hangi mesleğe yöneldiklerini soruyor! Nick’in ilkokul öğretmeni olmadan önce birkaç yıl yarı-profesyonel rugby oynadığını hayal ediyorum. Charlie kitap okumayı seviyor, bu yüzden onun her zaman yayıncılığa gireceğini hayal ettim.
başlık
GO: Hiç sorulmayan ama sorulmasını dilediğin bir soru var mı?
AO: Webcomiclerle alakalı her şey. Webcomicler hakkında konuşmayı çok seviyorum. Bana webcomicler hakkında herhangi bir şey sorun ve hemen mutlu olurum!
GO: En sevdiğin webcomic serileri hangileri?
AO: Favorilerimden bazıları şunlar:
Long Exposure – Mars: İnek bir genç ve ona zorbalık yapan kişi, garip bir hükümet tesisiyle karşılaşmalarından sonra doğaüstü güçler ediniyor. Ardından da romantizm ve kaos!
Charity Case – Malacandrax: Gelecek vaad eden bir müzisyen iki ev arkadaşına karşı hisler beslemeye başlıyor. Çok güzel çizilmiş, yavaş gelişen, çok aşklı bir romantizm!
Rock and Riot – Chelsey Furedi: 1950’lerde geçen neşeli LGBTQ+ romantizmi ve lise saçmalıkları!
GO: Kendi webcomiclerini yazmak isteyen yazar, çizer veya ikisi de olanlara ne tavsiye edersin?
AO: Dikkatli plan yapın! Plan yapmadan bir webcomic yazmaya başlamak neredeyse her zaman ya sıkıntıya ya da tükenmişliğe sebep olur. Yazar, çizer veya her ikisi olsanız da webcomicinizi iyice planlayın. Bu planlama olay örgüsünü tasarlamayı, yazmaya başlamadan önce karakterleri geliştirmeyi, rahat bir çizim stili bulmak için sayfa pratiği yapmayı veya projeniz hakkındaki vizyonunuzu genişletecek her şeyi içerebilir. Webcomic yazmak genellikle çok, çok uzun sürer. Altı ayda sıkılmayacağınızdan emin olmalısınız!
başlık
GO: Yazmayı ve hikayelerini bitirmeyi öğrenen yazarlar için ne tavsiye edersin?
AO: Eğlenin. Yayınlanmak veya bir başkasının eseriniz hakkında ne düşüneceği hakkında endişelenmeyin. Size mutluluk verecek bir şey yazmaya odaklanın sadece. Ve ne istiyorsanız onu yazın! Korku, çağdaş, şiir, hayran kurgu, ne seviyorsanız. Yalnızca eğlenin.
GO: Son olarak, önerdiğin LGBTQ+ medyaları (örneğin kitaplar/çizgi romanlar/podcastler vb.) nelerdir?
AO: Mars’ın doğaüstü güçler edinen, bu güçleri beceriksizce kullanan ve bu sırada aşık olan iki genci anlatan Long Exposure webcomicini öneriyorum. Ayrıca Natsuki Kizu’nun Given mangasını öneriyorum, kuir romantizmini ve yası anlatan harika bir genç yetişkin hikayesi.
Bu yazının redaktörlüğünü Aydan Yalçın yapmıştır.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: