R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel'ı Anlatıyor!

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel’ı Anlatıyor!

Son zamanların en iddialı epik fantastik serilerinden biri olan Haşhaş Savaşı’nın yazarı R. F. Kuang’ın yeni kitabı Babel, 23 Ağustos’ta yayımlandı. Biz de sizler için yazarın Goodreads ile kitap hakkında yaptığı röportajı dilimize çevirdik.1 İyi okumalar. r. f. kuang

1: Bu metin Seda Zorlu tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.

Genç yazar Rebecca F. Kuang 2018’de, Çin’deki Afyon Savaşları’ndan esinlenerek kaleme aldığı amansız ve fantastik bir hikâye olan Haşhaş Savaşı’nın yayınlamasıyla çok ciddi ve ticari bir başarı kazandı. Küçük bir çocukken Çin’den Amerika’ya göç eden Kuang, çok satan, ödüllü bir yazar olduğunda henüz 21 yaşında bir üniversite öğrencisiydi.

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel'ı Anlatıyor! - Bibliyoraf

Kuang, Georgetown Üniversitesi’nde Çin Tarihi okurken, tamamlandığında bir üçleme olacak serinin ilk kitabını bitirdi ve o zamandan beri akademinin kalbinde kalmaya devam etti. Cambridge’de Çin Çalışmaları, Oxford’da ise Çağdaş Çin Çalışmaları alanında yüksek lisans yaptı ve şu anda Yale’de Doğu Asya Dilleri ve Edebiyatları alanında doktorasına devam ediyor.

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel’ı Anlatıyor!

Başka bir deyişle R. F. Kuang, yeryüzünde zamanını en iyi değerlendiren insanlardan biri ve çok meşgul. Ağırlıklı olarak yazarın akademik deneyimlerine dayanan yeni kitabının görkemli isminin de açık açık gösterdiği üzere doğrudan Kuang’ın İngiltere’de geçirdiği yılları yansıtıyor.

Hikâye, tuhaf ve karanlık bir profesör tarafından Oxford’a getirilen, Çinli bir yetim olan genç Robin Swift’in etrafında şekilleniyor. Robin ve diğer öğrencilerden oluşan bir topluluk, kısa bir süre içinde, bu alternatif Britanya imparatorluğunda icra edilen kötücül büyü türünü öğreniyorlar. Babil olarak da bilinen Oxford’un Kraliyet Çeviri Enstitüsü’nün aslında dilin gücünden yararlanan baskıcı bir büyü merkezi olduğunu fark ediyorlar. Daha spesifik olmak gerekirse, Oxford’un fikirleri bir dilden diğerine çevirmenin gücünden yararlanmak için genç zihinleri kullandığı keşfediliyor.

Kuang’ın büyü sistemi– ki bu fantezi dünya kurmanın en önemli bileşenidir– âdeta bir yaratıcılık harikası. Satır aralarını okumaya meraklısıysanız, aynı zamanda bazı aydınlatıcı sosyopolitik eleştirilere de ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Kuang, bu macera romanını tarih, yükseköğrenim, sömürgecilik ve devrimle ilgili derin anlam katmanları üzerine kurguluyor. Zoom üzerinden yapılan söyleşimize Yale Üniversitesi’nden katılan R. F. Kuang, Goodreads yazarı Glenn McDonald ile imparatorlukların tiranlığı ve dilin gücü hakkında konuştu

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel’ı Anlatıyor!

Goodreads: Bize bu hikâyenin oluşumu hakkında biraz bilgi verebilir misin? Nereden başladı?

R. F. Kuang: Elbette, aslında gönlüm hep öğrenciler ve akademi hakkında yazmaktan yanaydı. Haşhaş Savaşı’nın ilk yarısı klasik bir “büyücülük okulu” fantezisi olarak başlıyor. Bu tür dünyalara her zaman bayılmışımdır. Sanırım bu, hayatımın çoğunda okulda olmamın ve hala doktora programında öğrenci olmamın bir yansıması. Kampüs ortamında geçen, dark academia romanlarına bayılırım. Haşhaş Savaşı üçlemesini bitirdiğimde de bu ortamdan devam edeceğimi ve bu türde bir şeyler yazacağımı biliyordum. Kendimi rahat hissettiğim ve aşina olduğum bir ortam bu. Öğrenciler ve rakip öğrenciler, öğrenciler ve öğretmenler, bunlar gözlemlediğim ve yazmaktan en çok keyif aldığım dinamikler.

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel'ı Anlatıyor! - Bibliyoraf

Goodreads: Peki ya kitabı alternatif bir Oxford ortamında kurgulamanla ilgili ne söylemek istersin?

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel’ı Anlatıyor!

R. F. Kuang: Şöyle gerçekleşti: Haşhaş Savaşı üçlemesinin üçüncü kitabı olan Yanan Tanrı’yı tamamlarken yüksek lisansım için Oxford’da okuyordum ki orası çok büyülü ve çekici bir yerdir. Bence bir yazarsanız ve orada vakit geçirdiyseniz eninde sonunda bir Oxford romanı yazarsınız. Philip Pulman da bunu yaptı, sanırım J. R. R. Tolkien de. Onun çalışmalarında çok fazla Oxford atmosferi hissedersiniz. Bu yüzden Oxford’la ilintili bir şeyler yazmak zorundaydım. Sanırım her şeyden öte, orada yaşadığım deneyimin farklı olmasının bir nedeni de klasik bir beyaz ve İngiliz üniversitede Çinli Amerikalı bir öğrenci olmam ve kendimi pek çok anlamda bir yabancı gibi hissetmemdi. Ayrıca, orada bariz şekilde farkında olduğum, diğer dark academia romanlarında pek işlenmediğini düşündüğüm bir sömürge tarihi var. Yani yarattığım dünya oradan geliyor diyebiliriz.
GR: Babel, diğer birçok kaygısının yanı sıra dille ilgili de bir kitap.

RFK: Çeviri ve Doğu Asya edebiyatı okuduğum için sürekli çeviri sırasında nelerin yitip gittiğini düşünüyorum. İletişimsizlik ve kasıtlı yanlış çeviri yöntemleri çok politik ve ideolojik olduğu için bunun bir büyü sisteminde çok kullanışlı görüneceğini düşündüm. Bu görünmez gücün tarih boyunca ne kadar etkili olduğu ortada. Çevirinin ve dilin, tarihsel olarak imparatorlukların ve sömürgecilerin araçları olduğunu, üzerine pek düşünmediğimiz bu şeyin kişisel ve ulusal etkileşimlerde nasıl büyük bir etki yarattığını aktaracak bir şeyler yazmak istedim. Büyü sistemi de buradan ortaya çıkmış oldu. Dünyayı ve büyü sistemini oturttuğumda, tüm bunların kalbinde bilimsel başkaldırı olması gerektiğini hissettim. Patlak vermesi gereken bir heyecan faktörü. İşte Babel’ın tohumları böyle atıldı. Evet, işte artık bir kitap oldu!

başlık

Goodreads: Büyü sistemi, fantastik kitaplarda dünya yaratmanın en kritik kısmıdır ve ben yarattığın, bir dilden diğerine çeviri yapılırken meydana gelen gerginlik ve sürtünmeden güç alan bu büyü sisteminin çok etkileyici olduğunu düşünüyorum.

R. F. Kuang: Kelimelerin, dilin ve isimlerin gücüyle ilgilenen birçok fantastik roman mevcut. Bence Ursula Le Guin bunu birçok kez romanlarında uyguladı. Samantha Shannon’ın da romanlarında etimoloji ve kelime oyunu ile çok ilgilendiğini biliyorum. Bence benim yaptığım yenilik, işin çeviri tarafından geliyor. Çeviri ile ilgili anlatmak istediğim, hep aklımda olan iki şey vardı. İlk olarak, yarattığım büyü sisteminin dünya tarihinin gerçek bir yüzü gibi hissettirmesi benim için çok önemliydi.

R. F. Kuang Yeni Kitabı Babel'ı Anlatıyor! - Bibliyoraf

GR: Kitabı okurken, tüm bu tarihi olayları tarih meraklılarının yapacağı şekilde öğrendiğim için ne kadar memnun olduğumu hatırlıyorum. Sadece İngiltere tarihi değil, Çin, Hindistan ve Haiti tarihi için de geçerliydi. Biraz Babel için yaptığın tarihi araştırmalardan bahsedebilir misin?

RFK: Çok fazla araştırma yaptım. [gülüyor] Yalnızca 1830’larda ikinci el bilim kaynakları değil, aynı zamanda birçok birinci el kaynak belgeyi de –çeşitli hükümet yetkilileri arasındaki mektuplaşmaları– bulmak için çok uğraştım. Aynı zamanda o dönemlerde yazılmış bir sürü kurgu eser de okudum. Viktorya dönemi klasiklerine daldım. Çok fazla Dickens okudum. Susanna Clarke’ın Jonathan Strange ve Bay Norrell’inden çok keyif aldım, ki döneminin edebi eserleri arasında çok beğenilen, harika öykünmelerden biriydi. Viktorya dönemi yazarlarının özel ifadelerini ve mizah tarzlarını özümsemek için çok uğraştım ki bence mizah anlayışları çok iğneleyici ve aptalcaydı, ama sevdim.

başlık

GR: Kitaptaki dört ana karakterin çok sıkı ve karmaşık ilişkileri var. Hangi alternatif evren olursak olalım, üniversitede kurduğumuz dostlukların ve deneyimlerin aslında tüm bu deneyiminin merkezi olduğunu düşünmeme neden oldu.

RFK: Bu yazılması en kolay şeylerden biriydi. Özellikle bir okul ortamında olduğunuzda, hep sıkı sıkıya bağlı arkadaşlardan oluşan bir grup tarafından kuşatılırsınız. Birbirinizi seversiniz, birbirinizden nefret edersiniz ve birlikte bir tarih yazarsınız. Bunların çoğunu kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdım.

GR: Okurlarımız yazar tavsiyelerini her zaman çok sevmiştir. Bugünlerde başucunda duran kitaplar neler?

RFK: Elif Batuman’ın Either/Or kitabını yeni bitirdim ki kitap, Budala’nın devamı niteliğinde yazılmış. İkisi de Harvard’da okuyan bir birinci sınıf öğrencisiyle ilgili kampüs romanları ve Elif benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Budala şimdiye kadar yazarın en sevdiğim romanı olabilir. İnsani bilimler dersinden çıkmış birinin esprili, şefkatli, gülünç bir anlatımı… Tüm bu zor, karmaşık fikirlere ve karmakarışık bir özel hayata sahip olmak… Sonra bu soyut teorik fikirleri yaşadıklarınıza uydurmaya çalışmak… Bence bu, edebiyat okuyanların sürekli yaptığı bir şey. En azından ben kesinlikle bunu yapıyorum.

başlık

Either/Or’un yanında Vladimir Nabokov’un Soluk Ateşi var. Eski klasiklere geri dönüyorum. Bugünlerde çok fazla çağdaş okuyamadığımı fark ettim –özellikle çağdaş fantezi– çünkü okuyunca yazarken onları taklit etmeye başladığımı görüyorum. Benzersiz ve olgun bir tarz oluşturmanın tek yolunun klasiklere geri dönmek ve insanların farklı bir üslupla yazdığı bir döneme ait şeyleri okumak olduğunu düşünüyorum. Bu sizi, neyin işe yarayıp neyin işe yaramadığını aktif olarak düşünmeye zorlar.

Bu metnin redaksiyonu Aydan Yalçın tarafından yapılmıştır.

Ama ancak ve fakat. Lakin çünkü ya da. Ve ile de. Ama fakat ve ancak. Lakin ve fakat. Çünkü fakat ve lakin Ama ancak ve fakat. Lakin çünkü ya da. Ve ile de. Ama fakat ve ancak. Lakin ve fakat. Çünkü fakat ve lakin Ama ancak ve fakat. Lakin çünkü ya da. Ve ile de. Ama fakat ve ancak. Lakin ve fakat. Çünkü fakat ve lakin Ama ancak ve fakat. Lakin çünkü ya da. Ve ile de. Ama fakat ve ancak. Lakin ve fakat. Çünkü fakat ve lakin

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Kitapların kahramana dönüştüğü yer.
İnternet sitesi http://bibliyoraf.com
Yazı oluşturuldu 328

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.