Geçtiğimiz aylarda Yabancı Yayınları etiketiyle yayımlanan Sam, Orada Mısın? büyük ölçüde sosyal medyanın sağladığı bir reklamcılıkla yurt dışındaki okurların ilgisini çeken bir gençlik romanı. Kitabı okuyan okurlar ikiye bölünmüş durumda. Bazıları hikâyeyi çok beğenirken diğerleriyse basit ve yetersiz buldu.
Sam, Orada Mısın? Ne Anlatıyor?
Julie ve Sam, bir süredir birlikte olan liseli bir çift. Ana karakter Julie, erkek arkadaşı Sam’i bir trafik kazasında kaybediyor. Endişelenmeyin, bu bir spoiler değil. Tam aksine, Sam’in ölümü okura en başından anlatılıyor. Kitap da bu ölümün üzerine kurgulanıyor zaten. Julie yaşadığı bu kayıpla baş etmekte zorlanıyor ve Sam’in yokluğuyla başa çıkamayan Julie, telefonuyla Sam’i aramaya karar veriyor. Silinmemiş bir sesli mesajın olabileceğini umuyor. Ancak beklenmedik bir durum yaşanıyor. Sam, telefonu açıyor. Julie başta şaşırsa da Sam onu, bu durumun ikisi için bir şans olduğuna ikna ediyor. Vedalaşabilmeleri için onlara verilen bir şans. İkili böylece, telefon görüşmeleri yapmaya başlıyor. Artık tekrar Sam hayattaymış gibi yaşamaya başlayan Julie’nin ikilemine şahit oluyoruz. Telefona görüşmelerinin onlar için vedalaşmayı kolaylaştıracağını düşünen Julie, bir vedayı kolaylaştırmanın hiçbir yolunun olmadığını öğreniyor.
Yazarın kalemi oldukça sade ve kitap boyunca karakterlerin geçmişlerine geri dönüşler yapılıyor. Dustin Thao, bu geri dönüşleri yazmaktan çok keyif aldığını, bu anları kafasında film sahnesi gibi canlandırabildiğini söylüyor. Açıkçası ben de okumaktan çok keyif aldım. Bir doğru zamanlama meselesi ya da her neyse, bu kitap beni gerçekten etkiledi ve biraz ağlattı. İşlenen konunun oldukça hassas olduğunu düşünüyorum. Bu da yazarın kaleminin sadeliğini eleştirmeme engel oluyor. Yazımın sadeliği konunun ağırlığını hafifletiyor.
“Veda bile etmedin.”
“Çünkü etmem gerektiğini hiç düşünmedim.”
Sam, Orada Mısın? , Dustin Thao
İlk Aşkların Bize Öğrettikleri
Hepimiz bir zamanlar ilk aşkımızın aynı zamanda son aşkımız olacağını düşündük. Şanslı olan bir avuç arkadaşımızı tebrik etsek de, sonuç çoğunlukla böyle olmuyor. İlk aşklar, büyümemizi sağlayıp hayatımızda hatırlanacak bir anı olarak kalıyor. Sam ve Julie’nin hikâyesinde de yaşanan durum buydu. Julie, Sam’in hayatının ilk ve tek aşkı olduğunu düşünüyor. Ve ona veda etmek istemiyor. Çünkü birlikte kurdukları hayaller var, beraber yaşamaları gereken anlar ve gerçekleşmemiş yığınla plan. Dolayısıyla Julie için tüm bunları bırakarak hayatına yeni insanları kabul etmek çok zor oluyor. İnsanlarla arasına bir duvar örüyor, Sam hayattaymış gibi davranmayı bırakamıyor. Ancak gittikçe kesilen hat, uzaklaşan sesler ona gerçeği hatırlatıyor.
Sam, Julie gibi düşünüyor. Ancak üzücü bir gerçek ki, onun bu hikâyede bir seçim şansı yok. Sam ancak Julie’yi doğru olduğunu inandığı tarafa yönlendirmeye çalışıyor. Aslında bakılırsa burada iki taraf da ilk aşkını kaybediyor, yazar telefon konuşmalarını kullanarak Sam’in hislerini de çok güzel ifade ediyor. Sam, yalnızca ilk aşkını yaşayabilmiş, ikinci ya da üçüncü bir şansı ihtimal bile olamaz ve bunun farkında. Buna rağmen Julie’ye karşı anlayışını hiç kaybetmiyor. Artık mezarı ziyaret edilen, öldüğü bilinen bir çocuk olarak kendi ölümüne üzülen insanları teselli edebiliyor. Sam, Orada Mısın? bana kalırsa okura her vedanın bir öneminin olduğunu hatırlatıyor.
Farklı İnsanlar ve Farklı Yas Tutma Biçimleri
Kayıplar yaşamanın sayısız çeşidi olduğu gibi yaşanan kayıpların üstesinden gelebilmenin de birçok yolu var. Yas tutmak çok özel bir mesele ve kültürden kültüre, insandan insana değişiyor. Sam, Orada Mısın? okura bu farklı yas tutma biçimlerinden birkaçını gösteriyor. Julie’nin dışında, Sam’in yasını tutan kişilerin hislerini de okuyoruz.
Yas tutma şekillerinin farklılığını kabul edemeyebiliyoruz. Mesela bir kaybın ardından bu kaybı yaşayan kişinin üzüntüsünü belli etme ya da etmeme şeklini tuhaf bulabiliyoruz. Kitapta Sam’in kuzeni Mika, Julie’nin yas tutma şeklini, Julie ise Oliver’ınkini eleştiriyordu. Aancak en sonunda herkesin birbirini olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini öğrendik. Yazar farklı yas tutma yollarını, bir insanın kaybına duyulan üzüntüyle herkesin farklı baş edebileceğini çok güzel anlatmıştı. Julie, Mika ve Oliver, bunun anlatılması için sunulmuş başarılı örneklerdi.
Sam, Orada Mısın? karakterleriyle çok kolay bağ kurabildiğim bir roman olduğu için çok sevdiğim bir kitap oldu. Beni fazlasıyla ağlattı ve etkiledi. Duygusal kitaplar sizi çok etkilemiyorsa, öyle kolay kolay ağlamam diyorsanız bu kitabın beklentilerinizi karşılamaması yüksek bir ihtimal. Ancak kolay ağlayan bir insansanız, anında her şeye gözleriniz doluyorsa ve ağlamaya ihtiyacınız varsa… Sam ve Julie’nin hikâyesi siz tarafından okunmayı bekliyor.
Ama fakat ancak ve ancak. Çünkü ya da. Ancak ama lakin. Çünkü ve ile de. Yalnızca ama.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: