Merhabalar sevgili okur! Her kitapta olduğu gibi romantizm de klişelerden nasibini alan bir tür. Çoğu zaman bizleri deli eden, kimi zaman ise eğlendiren bu klişelerden şikayet etsek de kurguların tüm eğlencesini bunların oluşturduğunu da söyleyebiliriz! romantik klişe
Biz de Sevgililer Günü’ne özel olarak her romantik kitapta mutlaka gördüğümüz klişelerden bazılarını sizler için derledik. Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun! Keyifli okumalar dileriz.
1. Nefretten Doğan Aşk
Romantik kitapların olmazsa olmazlarından biri ana karakterlerin tanıştıkları ilk andan itibaren birbirlerinden nefret etmeleridir. Sebepsiz yere ya da bazı çatışmaların arından karakterler birbirine düşman kesilir. Kitabın belli bir bölümüne kadarki kısımda da bu ikilinin atışmalarını okuruz. İçinde bu klişeyi bulunduran kitapların olay örgüsü genelde şu şekilde ilerler:
- Birbirinden nefret eden karakterler kitap boyunca kötü kötü birbirlerine bakar.
- Buldukları her fırsatta birbirleriyle atışırlar.
- Birbirlerine karşı romantik hisler beslediklerini fark ederler fakat bu durumu son raddeye kadar inkâr ederler.
- Karmaşık ilişkilerinin içine üçüncü ve dördüncü kişileri sokup birbirlerini kıskandırmaya çalışırlar.
- Mutlu son.
Bu klişelere sahip kitaplarda gördüğümüz bir başka detay ise olayların sürekli bu ikiliyi yan yana getirmesi. Artık kaderin bir cilvesi midir bilinmez, karakterler sürekli birbirlerine çekilirler. Ayrıca hislerini görmezden gelmeye yemin eden karakterlerin aşkı yanlış kişilerde aramalarını da unutmayalım. Sürekli başarısızlıkla sonlanan ilişkilerinin ardından yanlışı nerede yaptıklarını bir türlü anlayamazlar.
Nefret Oyunu bu türün en sevilen kitaplarından birisi. Çıktığı günden beri konuşulmaya devam eden ve yakında beşinci kitabı çıkacak olan Royal Serisi de bu klişeye yer veriyor. Bu yıl içerisinde Martı Yayınları etiketiyle çıkması beklenen It Happened One Summer, geçtiğimiz yılın yaz aylarında çevrilen Kış Yaza Kavuşunca da bu klişeyi seven okurların mutlaka okuması gereken kitaplardan.
2. Sahte İlişki romantik klişe
İki karakterin zoraki olarak bir ilişki içinde olması veya bir yerde tıkılı kalması gibi durumları okumak kadar eğlencelisi yoktur. Özellikle yazarların her seferinde en absürt olay örgüleriyle karakterlerimizi inanılmaz zor durumlar içine sokması bizi şaşkına uğratır. Bu tarz kurgularda karakterler sahte bir ilişki içinde gibi davranırken birbirlerine aşık olurlar. Sürekli dip dibe olan karakterlerimizin nefretten sevgiye doğru ilişkilerinin gelişimini okumayı çok seviyorum.
Bu türde bir şey okumak istiyorsanız, herkesin zehirlendiği bir düğünün ardından bedava bir tatili kaçırmamak için balayındaymış gibi davranan Olive ve Ethan’ın yer aldığı Sahte Balayı kitabına şans verebilirsiniz. Ya da bir dönem kitapları ve filmleriyle bize çok tatlı bir aşk hikayesi sunan Sevdiğim Tüm Erkeklere de bu türün sevilen kitaplarından. Ayrıca yakında Yabancı Yayınları etiketiyle raflarda yer edinecek The Spanish Love Deception’ı da unutmamak gerek. Sahte ilişki klişesinden bahsederken konuşmamız gereken iki kitap daha var. Birincisi yakın zamanda çıkan ve çıktığı andan itibaren gündemimize oturan Aşk Hipotezi, ikincisi ise uyarlamasıyla herkesin kalbini çalmış olan Bridgerton serisinin ilk kitabı Yüreğe Söz Geçmiyor.
3. Karakterlerin Dış Görünüşü
Sıradaki maddemiz sanırım yazarların mutlaka araya sıkıştırdığı, “her aşk kitabının olmazsa olmazı” diyebileceğimiz unsurlardan biri. Kadın karakter mutlaka ama hiçbir çaba gerektirmeksizin ortamdaki her erkeği kendine hayran bırakacak bir güzelliğe sahiptir. Sabah kalktığında bile… Tabii ki erkek karakter de ultra kasları, çizilmiş yüzü, çimen yeşili gözleriyle gizemli havasından ve karizmasından hiç ödün vermez 🙂 Kitabın anlatıcısı da diğer karakterin ne kadar güzel olduğunu, hayatlarında bu kadar güzel başka birini daha görmediklerini söylemekten de asla vazgeçmez. Kaba tabirle birbirlerine bakarken ağızlarının suyu akar.
Ayrıca bu maddenin içine erkek karakterin her davranışıyla mükemmele yakın olduğunu ve tek bakışıyla etrafındakileri eritebileceğini de ekleyelim. Yazarların bu tarz kitaplardan genel olarak gerçekçilikten uzak karakterler yazdıkları acı bir gerçek…
4. Aşk Üçgeni romantik klişe
Sanırım hepimizin sinir olduğu ve “YA NE ALAKA ŞİMDİ?” dediği bir şey varsa o da yazarların oluşturduğu aşk üçgenleri… Çünkü bu aşk üçgenlerinin -üçgense yine şanslıyız bu arada- tek amacı okurların deli gibi shiplediği ve serinin/kitabın sonunda birlikte olmalarını beklediği çiftlerin arasını açmak… Şimdiye kadar saydığımız maddeler romantik kitapların tadı tuzuysa eğer; bu madde aksine okurların yalnızca tadını değil, uykusunu da kaçıran bir detay.
Kitaplarda mutlaka ama mutlaka ana karakterlere aşk olan başka karakterler vardır. -Unuttuysanız hatırlatalım çünkü şu dünyada onun kadar güzel harika ve muhteşem biri daha yok- Hatta bu karakterler her türlü hile hurda ile onları elde etmeye çalışır. Kimi zaman ana karakterlerin aklı çelinse de tabii ki kitabın sonunda ana çift birbirlerine kavuşurlar.
Burada kalp kırıcı olan detay ise yazarların ana karakterlerden bile çok sevdiğimiz yan karakterleri aşk üçgeni uğruna harcamasıdır 🙂 Ya da yazarlar ana çift arasında her şey çok güzel giderken – bu durum maksimum üç sayfa sürer – yapılan oyunlarla çiftimizi birbirine düşürürler.
Sanırım uykumuzu kaçıran aşk üçgenleri deyince sahneyi Cassandra Clare’e bırakmak yapılacak en doğru iş olacaktır. Her ne kadar romantik kitapları konuşuyor olsak da kadın bu klişeyi tekeli altına almış bulunuyor. Ayrıca zamanında sinirden titrememize sebep olan Seçim Serisini (Beni Seç – Elit – Sonsuza Dek) de anmadan geçmeyelim.
5. Yasak Aşk romantik klişe
Romantizm klişelerinden bahsettiğimiz bir liste de bu maddeye yer vermezsek olmadı elbette. Bir dönem Halit Ziya Uşaklıgil’in aynı isimli eserinden ekranlara uyarlanan Aşk-ı Memnu, hepimizi derinden yaralamıştı hatırlarsanız. Bu klişede, ana karakter farkında olmadan birisine aşık olur. Çevresinde ona aşık -mutlaka en az iki karakter- birileri varken o tabii ki en zor olanı seçer. Bu kişi kardeşinin arkadaşı, en yakın arkadaşı ya da -hadi sınırları biraz daha zorlayalım- en yakın arkadaşının sevgilisi, üvey kardeşi, öğretmeni ya da akrabası olabilir. Bu kitaplar bizi etik olarak sorgulatsa da yazarlar mutlaka ihanete uğrayan tarafı suçlu pozisyonuna düşünerek vicdanımızı rahatlatır 🙂
Paragrafın başında da bahsettiğimiz Aşk-ı Memnu, yazılmasının üstünden yüzyıllar geçmiş olsa da asla eskimeyen Romeo ve Juliet ve filmiyle okurları büyülemiş olan Defter (The Notebook) bu klişenin en vurucu eserleri.
Bir yazımızın daha sonuna geldik. Sizin favori klişeleriniz hangisi? Ayrıca Sevgililer Günü’ne özel çıkardığımız içerikleri takip etmeyi unutmayın! Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Aşkın Deneysel Hali: Aşk Hipotezi
romantik klişe, romantik klişe, romantik klişe
Bu cümleler neden bu kadar uzun? Sanki kısa cümle kullanın diye uyarmıyorum kimseyi. Uzun cümle. Kısa cümle. Sonra on saat bu cümleleri yazmaya uğraşıyorum. Yoruyor bu hayat beni. Neden neden neden? Öf öf Kısa cümle. Uzun değil. Bu cümleler neden bu kadar uzun? Sanki kısa cümle kullanın diye uyarmıyorum kimseyi. Uzun cümle. Kısa cümle. Sonra on saat bu cümleleri yazmaya uğraşıyorum. Yoruyor bu hayat beni. Neden neden neden? Öf öf Kısa cümle. Uzun değil.
ama fakat. Ancak ve lakin. Çünkü ya da. Veya ama. Ancak ve ancak. Çünkü ya da çünkü. ama fakat ancak.
Bu cümleler neden bu kadar uzun? Sanki kısa cümle kullanın diye uyarmıyorum kimseyi. Uzun cümle. Kısa cümle. Sonra on saat bu cümleleri yazmaya uğraşıyorum. Yoruyor bu hayat beni. Neden neden neden? Öf öf Kısa cümle. Uzun değil. Bu cümleler neden bu kadar uzun? Sanki kısa cümle kullanın diye uyarmıyorum kimseyi. Uzun cümle. Kısa cümle. Sonra on saat bu cümleleri yazmaya uğraşıyorum. Yoruyor bu hayat beni. Neden neden neden? Öf öf Kısa cümle. Uzun değil.
Yazıyı burada paylaş: