orhan pamuk’un veba geceleri
Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un yeni kitabı Veba Geceleri yolda!
Orhan Pamuk geçtiğimiz günlerde okurlarına yeni kitabının müjdesini verdi. Şu an ön siparişe açılmış olan kitap, 23 Mart’ta okuyucuları ile buluşacak! Pamuk, kitabın tanıtımını Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın Youtube kanalına belirli aralıklarla videolar yükleyerek yapıyor. Bugüne kadar üç video yayınlandı, toplamda ise on iki video yayınlanacak.
İlk Youtube videosunda kitabın konusuna ve geçmişine değiniyor Orhan Pamuk. İlk önce kitabın konusuna bakalım:
Orhan Pamuk’un üzerinde beş yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 1901 yılında 3. Veba Pandemisi döneminde Osmanlı’nın 29. Vilayeti Minger adasında geçiyor. Hem sürükleyici bir siyaset ve aşk romanı hem de Pamuk’un salgın, karantina, devlet ve birey konularını bir masal havasıyla tartıştığı bu tarihi roman, konusuyla yaşadığımız günlere de ışık düşürüyor.
1901 baharında Osmanlı İmparatorluğu’nun 29. Vilayeti Minger Adası’nda veba salgını baş gösterince Sultan Abdülhamit önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonkowski Paşa’yı, onun arkasından da genç ve başarılı Doktor Nuri’yi salgını durdurması için adaya gönderir. Padişah kısa bir süre önce genç doktoru, sarayda hapis hayatı yaşattığı ağabeyi önceki padişah Sultan V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ile evlendirmiştir ve Pakize Sultan da bu yolculukta kocasına eşlik etmektedir. Adada ise genç ve milliyetçi Osmanlı Subayı Kolağası Kâmil, onun âşık olduğu Adalı Zeynep ve her şeye yetişmeye çalışan Vali Sami Paşa ile güzel sevgilisi Marika vardır. Karantina yasaklarına itaat edilmesi için çaba harcayan bu insanların vebayla, adadaki geleneklerle ve sonunda birbirleriyle ve ölüm tehditleriyle savaşının ve yaşadıkları aşkların hikâyesidir Veba Geceleri.
Kırk yıldır hayalini kurduğu hikayeyi beş yıl önce kağıda dökmeye başladığını ve son bir yılda da tekrar yazdığını söyleyen Pamuk, kitabı yazarken çok fazla araştırma yaptığını da ekliyor. Kitaba ilk başladığında etrafından farklı tepkiler aldığını şu sözleriyle açıklıyor: “O zaman virüs salgını olmadığı için herkes bana niye veba ve salgın romanı yazıyorsun, diye sorar, bu sözleriyle çoğunluk ‘Ne alaka bunlar geçmişte kaldı.’ demek isterdi. Ben de onlara halkı karantina önlemlerine uymaya itaat etmeye zorlayan paşaların, askerlerin, memurların ve doktorların aslında millete modern hayat ve laikliği benimsetmek isteyen modernleşme yanlısı siyasetçilere çok benzediğini söylerdim.“
başlık orhan pamuk’un veba geceleri
2019’da ortaya çıkan koronavirüsle adeta romanının gerçek olduğunu vurgulayan yazar, okuduğu makale ve kitaplardan sonra koronavirüsün ona öğrettiği bir şey var mı sorusunu da cevaplıyor: “Evet, çok kesin bir cevabım var bu soruya: Korku. Salgın bana acılar içinde ölme korkusu verdi ve onunla baş etmeyi öğretti. Bu korkuyu kitapları okuyarak anlamış ama hayal edememiştim. Çünkü korku, hele salgında ölme korkusu kitaplarda öğretilmiyor.”
Daha sonra yayınladığı İlk Görünüş ve Kahramanlar videolarında da kitap hakkında ipuçları vermeye devam ediyor. İlk Görünüş adlı videoda okura 1901’i hissettirmek için fotoğraflardan bolca yararlandığını söylüyor. Bu fotoğraflardan yola çıkarak kendisi de karakterlerini resmetmiş. Hatta kitabın kapağındaki resim de yazarımıza ait, tıpkı kitabın içinde bulunan harita gibi. Minger Adası’nı hayal ederken Abdulhamit’in çektirdiği fotoğraflardan da etkilendiğini söyleyen Pamuk, ayrıntıları göz önüne aldığını ve romanını çok detaylı yazdığını söylüyor.
başlık orhan pamuk’un veba geceleri
Diğer video Kahramanlar’da ise bizleri karakterlerle tanıştırıyor. Minger Adası Valisi Sami Paşa ve gizli sevgilisi Marika, adada doğmuş büyümüş Harbiyeli genç subay Kolağası Kamil ve evlenmek istediği genç ve hırçın Zeynep, Çırağan’da hapiste olan eski Padişah V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ve Karantina Uzman Doktoru Nuri romanımızın çiftleri. Ek olarak sayabileceğimiz diğer bir karakter II.Abdulhamit. Kitabın bu çiftleri anlatan romantik bir yanı olduğu gibi ‘katil kim?’ gibi polisiye bir yanı ve unutulmuş gerçekleri hatırlatan tarihi bir yanı da var. Günümüze göndermeler yapan, karantina sorunları, ölüm korkusu, kadercilik, devlete öfke, siyaset gibi kavramlara parmak basan romana yazar, kendi hayal gücüyle masal unsurlarını da katıyor.
Kitabı yazarın kendi ağzından dinlemek ve yapım aşamasına olabildiğince hakim olma düşüncesi okuru heyecanlandırıyor. Orhan Pamuk, son eseriyle yine kalbimizi fethedecek gibi. Ben de kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. Orhan Pamuk’un zeki kaleminden çıkacak herhangi bir şey ona hayranlık duymaya yeter. Tıpkı The New York Times’ın dediği gibi, “O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.”
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş:
Ama fakat lakin. Çünkü veya
Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam yok. Sokaklarda dolaşmak. Annemlerden uzak kaldım. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam yok. Sokaklarda dolaşmak. Annemlerden uzak kaldım. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım.
Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam yok. Sokaklarda dolaşmak. Annemlerden uzak kaldım. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Arkadaşlar beni bekler. Bugün okul yok. Bir şeyler bulmam lazım. Derdim tasam yok. Sokaklarda dolaşmak. Annemlerden uzak kaldım. Ancak ve ancak. Ya da. De. Ve de. Lakin ve ile. Ama fakat lakin. Çünkü veya Ancak ve ancak. Ya da. De. Ve de. Lakin ve ile. Ama fakat lakin. Çünkü veya
Ancak ve ancak. Ya da. De. Ve de. Lakin ve ile. Ama fakat lakin. Çünkü veya Ancak ve ancak. Ya da. De. Ve de. Lakin ve ile. Ama fakat lakin. Çünkü veya Ancak ve ancak. Ya da. De. Ve de. Lakin ve ile. Ama fakat lakin.
Orhan Pamuk neden uzun yıllar kitap yazmadı diye araştırırken verdiği emeği ve çoğu akademisyende olmayan araştırma azmini, üretim aşamasındaki tutkusunu bizzat kendi gözlerinde gördüm. Bu çok değerli videolar adeta bir üniversite hocasının amfide anlattığı dersler gibi… Bu blogda emeği geçenleri kutluyorum.