Evrensel bir konu olan aşk, şüphesiz mitolojilerde de fazlasıyla ilgimizi çekiyor. Bu yüzden yazımızda sizler için mitolojideki çiftler ve efsanelerini derledik. Yazıya geçmeden önce söylemek isterim ki listede hem sağlıklı hem de toksik ilişkileri olan çiftlere yer verdik. İyi okumalar dileriz! 💘
İlk Görüşte Aşk: Eros ve Psyche
Listede yer verdiğimiz ilk hikâye tabii ki de Yunan mitolojisinin aşk tanrısı Eros ve eşi Psyche’ye ait. Sonuçta kimin bir aşk tanrısından daha iyi bir hikâyesi olabilir ki, değil mi? Milet kralının üç kızından biri olan Psyche güzelliğiyle diyarın dört bir yanına nam salıyor. Söylentiler o kadar büyüyor ki, Psyche’nin paha biçilemez güzelliği Afrodit’in bile kulağına gidiyor. Fakat Afrodit, Psyche’nin ölümlü güzelliğiyle pek çok kişiyi kendine aşık etmesinden hiç memnun olmuyor. Genç Psyche’yı kıskanan Afrodit, oğlu Eros’tan Psyche’yi çok çirkin birine aşık etmesini istiyor. Böylece Psyche’nin büyük acılar çekerek güzelliğini yitireceğini düşünüyor. Fakat hesaba katmadığı şey şu ki Eros da gördüğü gibi Psyche’ye vuruluyor.
Erosun Psyche’yi annesinden saklamak için büyü ile koruduğu kalesine götürüyor. Kaleye yalnızca tek bir mumun bile yakılmadığı gece vakti gelen Eros, Psyche’den kim olduğuyla ilgili soru sormamasını istiyor. Karşısındaki adamın ona olan aşkından çok etkilenen Psyche Eros’un bu isteğini kabul ediyor. Böylece Eros, Psyche ile evleniyor.
Ancak kardeşleri mutluluğunu paylaşmak yerine Psyche’yi oyuna getiriyorlar. Kardeşleri tarafından eşinin korkunç bir canavar olduğuna inandırılan Psyche, Eros’un uyumasını fırsat bilerek bir mum yakıyor. Psyche bir canavarla karşılaşmayı beklerken karşısında uyuyan Eros’u görüyor. O sırada mumdan bir damla Eros’un yüzüne damlıyor. İhanete uğradığını düşünen Eros, Psyche’yi terk ediyor. Hikâyenin devamında Psyche, Eros’u aramaya başlıyor. Hatta Afrodit’ten bile yardım istiyor. Fakat bu sefer de Afrodit’in ona kurduğu tuzağa düşüyor ve ölüm uykusuna dalıyor. Eros olanları öğrendiğinde Zeus’tan Psyche’yi kurtarmasını istiyor. Zeus da aşklarından çok etkileniyor olmalı ki hem Psyche’yi uyandırıyor hem de ölümsüz olmasını sağlıyor. Böylece tam da masallarda olduğu gibi sonsuza dek mutlu yaşıyorlar.
Kavuşamayan Aşıklar: Zhinü ve Niulang
Sırada Çin mitolojisinin en ünlü aşıklarının hikâyesi var. Çoban ve Dokumacı Kız ismiyle bilinen bu hikâye, Çin’deki sevgililer günü kutlamaları olarak tanımlayabileceğimiz Qixi Festivali’nin de kutlanma sebebi olarak kabul ediliyor. Hikâyeye göre Niulang, yaşlı öküzüyle birlikte yaşayan kimsesiz bir çoban. Zhinü ise tüm alemlerin hükümdarı olan Gök Tanrısı olarak anılan Yeşim İmparator’un en küçük kızı. Nereden baksanız imkansız bir aşk… Her şey Zhinü’nün babasının sarayından kaçarak dünyaya inmesiyle başlıyor. Normalde vaktini dokuma yaparak geçiren Zhinü artık bir maceraya atılma vaktinin geldiğini düşünüyor. Dünyaya yaptığı bu gezi sırasında çoban Niulang ile tanışan Zhinü, ona delicesine aşık olan bu adamın evlilik tekilini kabul ediyor.
Mutlu mesut bir şekilde yaşayan çiftin iki çocuğu oluyor. Basit ama mutlu bir hayat sürüyorlar. Fakat Yeşim İmparator durumu öğrenince hiç de sevinmiyor. Aksine eşi Ana Kraliçe’yi kızlarını geri getirmesi için dünyaya yolluyor. Zhinü cennete getirilince Niulang’ın bütün hayatı alt üst oluyor. Bunu fark eden öküzü Niulang’a kendisini öldürüp derisinden onu ve çocuklarını gökyüzüne uçuracak ayakkabılar yapmasını söylüyor. Niulang hiç istemese de bu teklifi kabul ediyor.
Çocuklarıyla birlikte günlerce Yeşim İmparator ve eşine yalvaran Nuilang sonunda eşini bir kez daha görme şansını elde ediyor. Fakat zaman öyle hızlı akıp gidiyor ki ikili daha özlem gideremeden ayrılmak zorunda kalıyor. Nuilang muhafızlar tarafından götürülen eşinin arkasından koşmaya başlıyor. Tam kavuşacaklarken Öfkeli Ana Kraliçe aralarına gökyüzünde yuvarlanan bir nehir yaratıp Niulang ve Zhinü’nün kavuşmasını engelliyor. Bu nehrin iki ucundan yaşlı gözlerle birbirini izleyen çiftin yardımına saksağan kuşları koşuyor. Saksağanlar nehrin üzerine bir köprü kuruyor. İstese de onları ayıramayacağını anlayan Ana Kraliçe çiftin her yıl ay takviminin yedinci ayının yedinci günü buluşmalarına izin veriyor. Çiftin kavuştuğu gün de Qixi Festivali olarak kutlanıyor. Ayrıca hikâyede nehir Samanyolu galaksisini, Niulang ile Zhinü da Altair ve Vega yıldızını temsil ediyor.
Kardeşler Arası Anlaşmazlık: Osiris ve Isis
Kardeş evliliği Mısır mitolojisinde sıkça görülen bir konu. Osiris ve Isis de bu çiftlerden biri. Aslında Geb ve Nut’un çocukları olan çift, büyüdükleri zaman evleniyor. Hem halkın hem de diğer tanırların saygısını kazanmış Osiris ve Isis çifti hükümdarlıkları boyunca Mısır’ı çok başarılı bir şekilde yönetiyor. Maalesef sevilen çifti trajik bir son bekliyor.
Osiris efsanesine göre kardeşleri Seth, Osiris’in tam tersi biri. Hatta Osiris’i kıskanarak büyüyor. Bu yüzden de Seth kardeşine kardeşine bir komplo kuruyor. Gizlice kardeşinin boy ölçülerini alıp yalnızca onun sığacağı bir tabut yaptırıyor. Ardından da bir parti düzenliyor ve hatta Osiris’i onu konuğu olarak davet ediyor. Daha sonrasında ise Seth yaptırdığı tabutu misafirlerine gösteriyor. Eğer aralarından biri bu tabutun içerisine sığarsa tabutu kendilerine hediye edeceğini söylüyor. Ancak tabii ki kim girerse girsin bedenleri tabuta sığmıyor. Sıra Osiris’e geldiğinde ise tabut ona tam oluyor. Bunu bekleyen Seth hemen tabutu kilitleyip Nil Nehri’ne atıyor.
Kocasının ölüm haberini alan Isis, Osiris’in cesedini nehirden çıkartıyor. Seth’in cesedi bulmaması için de kıyaya saklıyor. Fakat ertesi gün, tabutun etrafta olmadığından emin olmak için kontrole gelen Seth, cesedi buluyor. Yaptığı ile yetinmeyen Seth, Osiris’in cesedini parçalara ayırıyor ve Mısır’ın dört bir tarafında saklıyor. Hem kardeşi hem de Seth’in eşi olan Nephthys’in de yardımıyla Isis önce kocasının parçalarını buluyor. Daha sonrasında ise Osiris’in bedenini bir araya getiriyor. Böylece Osiris mumyalanan ilk kişi oluyor. Isis ve Osiris’in oğlu olan Horus ise büyüdüğünde babasının intikamını alıp hakkı olan tahta geçiyor.
Toksik Aşıklar: Hera ve Zeus
Yunan mitolojisinden tanıdığımız bir diğer ünlü çift ise Zeus ve Hera. Ancak onlarınki tatlı bir aşk değil. Aksine aralarındaki gerilimle ünlüler. Zeus’u yaşadığı yasak aşklar, Hera’yı ise kıskançlığı ile tanıyoruz. Onlar hakkında anlatılan sayısız efsane var. Peki bu ikili nasıl bir araya geldi ?
Tanrıların kralı Zeus’un her ne kadar birçok kadınla ilişkisi olsa da hiçbirinin onunla birlikte Olimpos tahtına oturabileceğini düşünmüyor. Bu yüzden de eşi olması için kız kardeşi Hera’ya evlenme teklifinde bulunuyor. Hera’nın bu evlilik teklifini kabul edeceğini düşünen Zeus, ondan “Hayır.” cevabını alınca epey şaşırıyor. Hera’nın gönlünü nasıl kazanacağını değil de kardeşini nasıl kandıracağını düşünen Zeus hızlıca bir plan kuruyor. Böylece bir gün Hera’nın dikkatini çekmek için yaralı bir guguk kuşuna dönüşüyor. Yaralı kuşu gören Hera, ona acıyıp yardım etmeye çalışıyor. Zeus da tam bu sırada eski haline dönüyor. Planı tıkır tıkır işleyen Zeus, Hera ile evlenmeyi başarıyor.
Her ne kadar Zeus aklına koyduğunu başarmış olsa da mutlu bir çift olduklarını söyleyemeyiz. Zeus, Hera’yla evlense de çapkınlıklarına ara vermiyor. Hera da Zeus’un ilgisini çeken herkesi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Hatta bir efsaneye göre ikilinin bir çocuğu Hera’nın kıskançlığı sebebiyle doğuyor. Hera, tıpkı Zeus’un tek başına doğurduğu Athena gibi bir çocuğu olmasını istiyor. Ancak Athena’nın aksine bu doğan çocuk yani Hephaistos mükemmel olmuyor. Tanrıların en çirkini olarak adlandırılan Hephaistos ebeveynleri tarafından genç yaşta terk ediliyor.
Yeryüzünü Yaratan Çift: Izanagi ve Izanami
Her mitolojide bir yaratılış efsanesi vardır. Japon mitolojisindeki efsane ise Izanami ve Izanagi çiftinin etrafında dönüyor. Şinto inancına göre bu çift karanlık ve yeryüzü kavramlarının beden bulmuş hali olarak karşımıza çıkıyor. Izanami Japonca “çağırılan kadın” anlamına gelirken Izanagi ise ” davet eden erkek” anlamına geliyor.
Tanrılar bu çifti karanlık kaosa şekil vermekle görevlendiriyor. Bu görevlerinde onlara yardımcı olması için de mücevherli bir mızrak veriyorlar. Izanami ve Izanagi ne yapacaklarını bilemez bir halde cennet ile karanlık arasındaki köprünün ortasında duruyorlar. Fakat mızrağın ucundan bir damla damlayıp ilk kara parçasını oluşturuyor. İkili buraya yerleşip daha sonrasında da evleniyorlar. Maalesef ki evlilik ritüeli sırasında Izanami kocasından erken davranıp konuştuğu için çift tanrılar tarafından cezalandırılıyor. Kemikleri bile olmadan doğan bebeklerini bir sepete koyup okyanusa bırakıyorlar. Sonrasında ritüeli yeniliyorlar ve son çocukları yani ateş tanrısı doğana kadar da mutlu yaşıyorlar.
Efsanenin devamında Izanami, ateş tanrısını doğururken ölüyor. Eşinin özlemine dayanamayan Izanagi ölüler diyarına iniyor. Oraya özgü yiyeceklerden yediği için geri dönemeyeceğini fark ettiğinde iş işten çoktan geçmiş oluyor. Ayrıca çok sevdiği eşinin de yanmış bedeni ile karşılaşıyor. Izanami durumdan rahatsız olup Izanagi’yi ölüler diyarından kovalıyor. Izanagi dünyaya geri döndüğünde arınmak için çeşitli ritüeller yapıyor. Öyle ki günümüz Japonya’sında hala yapılan arınma ayinleri de bu hikâye ile bağdaştırılıyor.
Ölümsüzlük Tarafından Ayrılan İkili: Chang’e ve Houyi
Listemizdeki son çiftin hikâyesinin pek çok farklı versiyonu var. Buna rağmen bütün versiyonlar aynı hüzünlü sona sahip. Biz bu yazıda en popüler iki versiyona yer verdik. Gelin birlikte Çin’in Güz (Ay) bayramında anılan bu çiftin hikâyesine bakalım.
Chang’e ve Houyi cennette mutlu bir hayat yaşıyor. Ancak bir gün Yeşim İmparator’un on oğlu kendilerini on güneşe çeviriyor. Hal böyle olunca da dünyadaki yaşam olumsuz etkileniyor. Yeşim İmparator, oğullarını durdurması için Houyi’yi görevlendiriyor. Başarılı bir okçu olması ile bilinen Houyi de başka çaresi kalmayınca dokuz güneşi okla vurarak düşürüyor. Yeşim İmparator çok öfkeleniyor. Ceza olarak Houyi ve eşi Chang’e’yi ölümlü yapıp dünyaya gönderiyor. Bu yüzden Houyi cennete geri dönmenin yollarını aramaya başlıyor. Bu sırada ölümsüzlük iksirinin peşine düşüyor. İksiri almayı başardığında ise Ana Kraliçe Houyi’yi uyarıyor. Eğer iksiri paylaşmazlarsa birlikte olamayacaklarını söylüyor. Houyi eve dönünce iksiri bir kutuya koyuyor ve eşini açmaması için uyarıp gidiyor. Fakat Chang’e merakına yenik düşüp iksiri içiyor. Chang’e aya yükseliyor. Houyi aslında okla vurup Chang’e’yi düşürebilecek olmasına rağmen ona zarar vermek istemiyor. Üzücü olsa da birbirini çok seven çift bir daha kavuşamıyorlar.
mitolojideki çiftler ve efsaneleri
Hikâyenin ikinci versiyonuna göreyse Houyi ve Chang’e iki ölümlü. İkilinin yaşadıkları zaman diliminde insanlar hayatlarını on güneşin altında sürdürmeye çalışıyor. Bir okçu olan Houyi bu güneşlerden dokuzunu vuruyor. Halk arasında kahraman ilan edilen karakter, bir kraliçe tarafından ölümsüzlük iksiri ile ödüllendiriliyor. Diğer versiyonda olduğu gibi burada da iksir sadece bir kişiye yetecek kadar. Bu yüzden de Houyi iksiri şimdilik güvenli bir yerde saklamaya karar veriyor. Fakat karakterin evde olmadığı bir gün öğrencisi iksiri çalmak için bir plan yapıyor. Chang’e de iksirin çalınmasını engellemek için hepsini içiyor ve aya doğru yükseliyor. Neler olduğunu anlamaya çalışan Houyi aya bakınca eşinin yüzünü görüyor ve her gece aya meyve dolu sepetler sunmaya başlıyor. İkilinin haline üzülen tanrıçalardan biri Chang’e’nin bir gün boyunca ölümlülerin arasına inmesine izin veriyor. Bugün ise Çin’de Ay Festivali olarak kutlanmaya başlıyor. İnsanlar ay temalı kekler ve pastalar yapıp dileklerini yazdıkları balonları gökyüzüne gönderiyorlar.
Mitolojideki çiftler hakkındaki yazımızın ve romantizm haftasının sonuna geldik. Sizin hikâyesini en sevdiğiniz çift hangisi oldu? Yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın. Sonraki yazılarda görüşmek üzere!
Bu yazı Elif İdil Adalı ve Selin Çolak tarafından yazılmıştır.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: