kadın yazarlar
Yazmak oldukça zor, yolları dolambaçlı, bazen içinden çıkılmaz hale gelen bir eylem. Üstelik kadınsanız, bazı dönemlerde işler çok daha zor hale geliyor. Belki de ataerkil düzene herkesten daha çok maruz kalan ama asla pes etmeyen, kafasını kaldırıp düşünen, bu yüzden tarih sahnesinde adından gururla bahsedilen kadınlar var. Bulundukları dönemde hem kendi devrimlerini yapan hem de yüzlerce, hatta binlerce kadının hayatına dokunarak onların da kendi iç dünyalarında devrim yapmasına yardım eden kadınlardan bahsediyoruz. Gelin, bu kadınlar kimler beraber bakalım. Keyifli okumalar!
Jane Austen kadın yazarlar
1783’te bir kadın düşünün, Oxford’da okuyan bir kadın. Dönemin bütün zorluklarına karşı eğitimine devam eden ve on dört yaşında roman denemelerine başlayan genç Austen, yılların adını eskitemediği bir kadın. Onu tanımayanlar dönemini ve cinsiyetini göz önüne alarak, pek kuvvetli bir anlatımı olmadığını düşünebilir. Ama hayır! Austen’i bu popülerliğinin sebebi sadece dönemine karşı gelmesi değil, aynı zamanda da güçlü ve akıcı kalemi. Kitaplarındaki en belirgin iki özellik ise espri anlayışı ve dönemin kadınlarının hayata bakış açısını eleştirmesi.
Yazdığı kitapların hepsinde başkahramanlarını kadın seçen Austen, yine bütün kitaplarını mutlu birer evlilik ile bitirdi. Gurur ve Önyargı’dan tanıdığımız Elizabeth Bennet aslında onun ”mutlu evlilik” isteğinin bir dışa vurumu olsa da, Austen hiç evlenmedi ve bütün enerjisini kitap yazmak için kullandı.
başlık kadın yazarlar
Ölümünden önce dört kitabı yayımlanan Austen’in, ölümünden sonra da yayımlanmış üç kitabı bulunuyor. Kitaplarının dizi, film ve tiyatro olarak onlarca, hatta belki de yüzlerce uyarlaması yapıldı. Aşık bir kadının aynı zamanda zeki ve güçlü olabileceğini her kitabında tekrar tekrar hatırlatan Austen, ölümünden iki yüz dört yıl sonra bile kendini okuyan her bir kadına örnek olmaya devam ediyor.
Mary Shelley
Yazar bir baba ve kadın hakları savunucusu bir annenin kızı olarak dünyaya gelen Shelley, hiç şüphesiz ki dönemindeki kadınlara göre bir adım önde başlamış hayatına. Babası tarafından oldukça iyi yetiştirilen Shelley; çocukluğunun büyük bir bölümünü kitap okuyarak, hikayeler yazarak ve sorgulayarak geçirdi. İlerleyen yaşlarında ise babasının arkadaş çevresi sayesinde edebiyat ve felsefeye merak sardı. Şair Percy Shelley ile olan olaylı evliliği de şüphesiz ki onun eserlerine etki eden bir olay.
Anlatılanlara göre yarı uyanık vaziyetteyken bir kabus görür Shelley. Daha sonra ise bu kabus üzerine çalışmaya başlar ve en ünlü romanı Frankenstein çıkar orataya. O dönem kimse kadınların bu kadar iyi yazabileceğine inanmadığı için kitabın, kocası Percy Shelley tarafından yazıldığı iddiaları atılır. Hatta bazı kaynaklara göre direkt kocasının adını ile basılmıştır kitap. Fakat günümüzde biliyoruz ki bu kitap tamamı ile Mary Shelley’e ait. Biz onu sadece Frankenstein ile tanısak da 1837 yılına kadar yazdığı beş kitap daha mevcut. Austen gibi dönemindeki tabuları yıkan Shelley’nin Frankenstein’ı, psikanalitik yönü ile hayatımıza hala ışık tutmaktadır.
Ursula K. Le Guin
Seksen sekiz yıllık yaşama kaç eser sığdırabilir bir yazar? Yirmi bir roman, on bir kısa hikaye, on iki çocuk kitabı, dört makale kitabı ve altı şiir kitabı. O bir Amerikan Romancısı, sosyal bilimkurgu alt türünün Koruyucu Azizesi, bilimkurgunun Tanrıçası. İşte karşınızda çağımızın efsanesi Ursula K. Le Guin!
başlık
Eserlerinin temeli genelde sosyoloji, psikoloji ve felsefeye dayanan Guin; iyi bir okuyucu olduğu kadar iyi de bir araştırmacı. Tam bir feminist. Kitaplarındaki kadınlar hep güçlü, hep lider. Erkek karakterlerinin de aşağı kalır yanı yok, çünkü o cinsiyet ile derdi olmayan usta bir yazar. Bazı kesimler onun bilimkurgu yazmasını kaldıramamış olsa da o, cevabını ödülleri ile vermeyi başardı. Yirmi altı kere aday gösterildiği Hugo Ödülü’nü altı kere, on sekiz kere aday gösterildiği Nebula Ödülü’nü de yine altı kere kazandı; bütün bunlara ek olarak da en çok ödül alan üçüncü yazar olarak tarihe geçti.
Özellikle Yerdeniz serisi ile Harry Potter, Ruhların Kaçışı, Bulut Atlası gibi ünlü kitap ve filmlere; fikir dünyası ile ise Salman Rüşdi, David Mitchell, Neil Gaiman gibi daha birçok yazara ilham kaynağı olmayı başardı. Eserlerinin çoğu film, dizi ve tiyatro olarak; Yerdeniz ise bunlara ek olarak anime olarak Hayao Miyazaki imzası ile 2006’da izleyici ile buluştu. Biz size daha fazlasını anlatırız ama onu anlayabilmek, kavrayabilmek ancak kitaplarını okuyarak olabilir. En yakın zamanda kendisi ile tanışmanızı ümit ediyoruz…
Sylvia Plath kadın yazarlar
Alman bir baba ve Amerikalı bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Plath’i, trajik yaşamı ve intiharı ile tanıyoruz ne yazık ki. Oysa sekiz yaşında ilk şiirini yayımlayabilecek, tam burs kazanarak Smith College’a girebilecek, hatta bu koleji en yüksek derece ile bitirebilecek kadar zeki bir kadındı. Kolejdeki ikinci yılında, on sekiz yaşındayken yaşadığı manik-depresif bozukluk yüzünden intihar etmeyi denedi, fakat başarısız oldu. Akıl hastanesinde geçirdiği süreden sonra yine burs kazanarak Cambdrige’te çalışma fırsatı buldu. Bu zorlukların üzerine bir de mutsuz bir evlilik eklendiğinde onun için her şey daha zor bir hale geldi. On üç yıl sonra bir kez daha yürek burkan bir şekilde intiharı denedi.
”11 Şubat 1963’te, ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olmak üzere bantlayarak kapattı ve mutfağa gitti. Fırını açıp harlanmasını beklerken birer birer uyku ilacı içti ve kafasını fırının içine sokarak intihar etti.”
En önemli eserlerinden biri olan Sırça Fanus, onun için yarı otobiyografik ve depresyonunu detaylıca anlattığı bir kitap oldu. Yazdığı şiirler ve kitaplar ile de Gizdökümcü Şiir/İtiraf Edebiyatının önemli temsilcilerinden biri haline geldi. Otuz bir yaşında bu hayatın yükünü daha fazla kaldıramadığında, arkasında altı şiir kitabı, altı roman/düz yazı ve dört tane de çocuk kitabı bırakarak aramızdan ayrıldı.
Agatha Christie
Şüphesiz ki polisiye edebiyatının en önemli yazarlarından biri Agatha Christie. Hatta Polisiyenin Kraliçesi desek tam yerinde bir tabir olur. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları yazmış olsa da asıl ününü polisiyedeki güçlü anlatımı ile kazanmış. O; satır aralarında ipuçları bırakan, okuyucuyu düşünmeye sevk eden, her seferinde ters köşe yapmayı başaran usta bir romancı. Özellikle Hercule Poirot karakterine baktığınızda, Christie’nin zekasının ve mizah yeteneğinin ne kadar keskin olduğunu görebilirsiniz. On bir gün boyunca ortadan kaybolması ve kimsenin onu bulamaması da, romanlarında ki ustalığını kanıtlar niteliktedir.
Agatha Christie 1926’da 11 gün boyunca kaybolur. Yapılan tüm aramalara rağmen bulunamaz. Arabası bir göl kenarında bulunur. Araba ağaçlara çarpmış, bavulları yerlere saçılmış vaziyettedir. Christie bir süre sonra ortaya çıkar ama hiçbir açıklama yapmaz. Bu olayın kaza süsü verilmiş bir senaryo olduğu düşünülür. Kimilerine göre ise Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğramıştır. Bir iddiaya göre ise Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürme planları yapmıştır.
-Kaynak: Vikipedi
Yani Christe, kelimenin tam anlamı ile kıvrak zekaya sahip bir kadındır. 1971 yılında, İngiltere’nin en yüksek onur unvanı olan Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı unvanını da sahip olduğunu belirtmeden geçmek istemeyiz. Yaşamına seksen roman sığdıran kraliçenin kitapları o dönem tiyatrolarda sahnelenmiş. Günümüz de ise dizilere, filmlere ve hatta bilgisayar oyunlarına konu olmaya devam ediyor.
Nilgün Marmara
Biz bu listede ”Dünyaya Yaralı” yazarımız Nilgün Marmara’dan bahsetmeden geçmek istemedik. Başta İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanan ancak siyasi sebeplerle devam edemeyip tekrar sınava giren Nilgün Marmara, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Bu sıralarda da şiir yazmaya başladı, fakat şiirlerinden kimsenin haberi olmadı. Slyvia Plath‘ı, kendi içinde iz bırakmış her bir acı zerresinin karşılığı olarak görüyordu Marmara. Bu yüzden Plath’ın hayatı üzerine çalışarak, üniversiteden “Slyvia Plath’ın şairliğinin intiharı bağlamında analizi” konulu tezi ile mezun oldu.
1982 yılında evlendikten sonra bir süre Libya’da yaşadı, daha sonra ülkeye geri döndü. Bu süreçte evi Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Tomris Uyar, İlhan Berk, Küçük İskender ve daha birçok ismin uğrak noktası oldu. Bütün bu değerli edebiyatçılar ev toplantılarında bir araya gelip, şiir hakkında konuşmalar yaptı Marmara’nın son günlerine kadar.
başlık
Şiirlerinde yalnızlık ve intihar gibi konulara değinen, anlaşılmamaktan yakınan ve çok acı çeken Nilgün Marmara da Plath gibi intiharı seçti ne yazık ki. Yirmi dokuz yaşında, beşinci katta bulunan evinin penceresinden atlayarak intihar etti. Aramızdan ayrıldıktan sonra iki şiir kitabı ve üç günlüğü yayınlandı.
Cemal Süreya yakın arkadaşının ölümünü şu sözler ile anlatıyor Günler kitabında:
“Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli bir saatten sonra kişilik, hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım, otuzuna değmemişti daha. Ece ile Gergedan için yaptığımız söyleşide ondan söz ettim: Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememiştim. Bugün ortaya çıkıyor.”
Cemal Süreya
başlık
Ölümünden sonra da dedikodular, tartışmalar, suçlamalar ve daha birçok sansasyonel olay yaşandı. Belki ölüm bile huzur getirmedi Marmara’ya ama umuyoruz ki uykusunda huzurludur…
Listede adından bahsetmeden geçersek ayıp olacağını düşündüğümüz birkaç yazar daha var. Bunlardan birisi Virginia Woolf, fakat kendisine Feminizmin Yapı Taşı: Virginia Woolf adlı yazımızda detaylıca yer verdiğimiz için burada sadece adını hatırlatmak istedik. Adını söylemeden geçemeyeceğimiz bir diğer yazar ise Harry Potter ile üne kavuşan ve başarısı yadsınamaz olan J.K Rowling. Fransız yazar, feminist filozof ve gazeteci olan Simone de Beauvoir ise mutlaka okunması gereken; kelimenin tam anlamı ile tarihe damga vuran usta bir yazar. Son olarak İran’ın değerli ismi Füruğ Ferruhzad’tan bahsetmek isteriz. Şiirlerinde çoğu zaman kadınların sorunlarını ele alan ve İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştiren Ferruhzad’ın şiirleri, İranlı genç bir kadının baskıcı ataerkil düzenden benliğini ve iradesini kurtarmak için verdiği ”ölümüne” mücadelenin de hikayesidir.
Bir yazımızın daha sonuna geldik sevgili okur. Adını anamadığımız daha birçok kadın olsa da, hepsine minnettar olduğumuzu belirtmek isteriz. Edebiyata bir şekilde katkıda bulunmuş bütün kadınlara sevgi ve saygıyla…
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş:
Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Kadın yazarlar kadın yazarlar. Kadın yazarlar
Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de. Ama ve fakat. Lakin ve yalnız. Ancak ve ancak. Öyleki ya da veya. Çünkü de.