Kendisi ise kısa süre önce tanışma şerefine eriştiğimiz Ebru Akkaş, hem çocuk kitapları editörü hem de bir yazar. İlk kitabı Turuncu Teyze yayımlandığından beri toplamda 5 kitap yazı ve sayısız eserin editörlüğünü üstlendi.
Ebru Akkaş
Bibliyoraf: Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Ebru Akkaş kimdir, kim değildir?
Ebru Akkaş: Yayıncılık sektöründe uzun yıllardır çocuk kitaplarıyla ilgili emek veren biriyim. Sevin Okyay’ın ondan istenen bir yazıyı “Ben yazamam ama Ebru yazar” demesiyle gazetelerin kitap eklerinde çocuk kitaplarıyla ilgili tanıtım yazıları yazmaya başladım. Daha sonra içerik editörlüğünden çocuk kitapları editörlüğüne geçiş yaptım. Çocuk edebiyatımızın önemli figürleriyle mesai yapma fırsatım oldu, çok şanslıydım ki beni yazmaya teşvik ettiler. Dört kitabım yayımlanmış olmasına rağmen halen kendimi bir yazar olarak göremiyorum, işin mutfağında olmayı yani çocuk kitapları editörlüğü yapmayı daha çok seviyorum.
Bibliyoraf: Sizi bu mesleğe ne yönlendirdi? Kaç yıldır bu sektörün içinde yer alıyorsunuz?
Ebru Akkaş: 2005’ten bugüne çocuk kitapları yayıncılığının içinde olsam da iş hayatı maceram bambaşka bir sektörde başladı. Orada ne yapmak istemediğimi çok iyi anladım. Her zaman aklımda sanatta uzmanlaşmak vardı, amacıma sanat yönetimi yüksek lisansı yaparak ulaştım. Okumaya hep yatkın oldum, çocuk edebiyatına ise ayrı bir merakım vardı. Kitaplarda yankılanan hayatın sesini duyduktan sonra onu takip etmeden duramadım.
Ebru Akkaş
Bibliyoraf: Editörlük mesleğinde sizi en çok zorlayan ve en keyif aldığınız şeyler neler?
Ebru Akkaş: Aslında işi yaparken en keyif aldığım şey ile beni en zorlayan şey aynı; kitabın yayımlanma sürecini yönetmek. Burada elbette nasıl sorusu devreye giriyor. Kitabın yayımlanması, metnin kitaba dönüşmesi kolektif çalışmayı gerektiriyor. Ben bir şeyler yazdım demekle iş bitmiyor. Eğer yazar, metnin okurun eline dört dörtlük ulaşması için işbirliği yapmaya hazırsa o zaman iş tüm zorluklarına, süreçte yaşanabilecek tüm aksaklıklara rağmen güzel oluyor. Eğer yazar veya çizer kendini ekibin dışında görüyorsa yani kendini bu grup içerisinde farklı konumlandırıyorsa bu süreç bir o kadar zorlayıcı, yıpratıcı oluyor.
B: Neden çocuk edebiyatı alanında çalışmayı tercih ettiniz? Çocuk edebiyatını sizin için değerli ve anlamlı kılan nedir?
EA: Bir iş yaparken ya manen ya da maddeten tatmin ararsınız. Çocuk edebiyatının hassasiyetleri “öznesi bakımından” diğer tüm edebiyat türlerinden farklı. Çocuklarımız biricik ve kıymetli. Çocuk kitapları, çocukların dünyayı algılayışlarını şekillendirmelerinde önemli bir rol oynuyor. Kitaplar aracılığıyla tek bir çocuğun hayatına dokunabildiysem ne mutlu bana.
Başlık
B: Çocukken sizde etki bırakan, hiç unutamadığınız bir kitap var mıydı?
EA: Okuma yazmayı Cin Ali kitaplarıyla öğrenmiştim. Bu sebeple eğitimci Rasim Kaygusuz’un kahramanı Cin Ali, okur yazar olma serüvenimde elimi bırakmayan bir arkadaşım oldu. Onu unutmam mümkün değil.
B: 23 Nisan’a özel 3 çocuk kitabı öneriniz nedir?
AE: Kitap Yapma Sanatı, Becky Davies & Patricia Hu, Uçanbalık Yayıncılık
Ben Bir Fareydim!, Philip Pullman, İthaki Yayınları
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, Luis Sepulveda, Can Çocuk
B: Bir de Bibliyoraf okurlarına özel olarak önerebileceğiniz, favori 3 kitabınız nedir?
AE: Mülksüzler, Ursula K. Le Guin, Metis Yayınları
Zorba, Nicos Kazancakis, Can Yayınları
Büyülü Ada, Gerard Durrell, Helikopter Yayınları
Ebru Hanıma sorularımızı yanıtladığı için çok teşekkür ederiz. Diğer 23 Nisan içeriklerimiz için beklemede kalın!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: