Herkese yeniden merhaba! Çiçek Ekspresi son zamanlarda okuduğum ve çok sevdiğim bir kitap. Doğruyu söylemem gerekirse kitabı okumadan önce pek bir beklentim yoktu. Kafa dağıtmak için okumayı planladığım bir çocuk kitabıydı sadece. Fakat kitabı okuduktan sonra bu düşüncemin ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Kitabı okurken kendime de hatırlatmayı sıklıkla unuttuğum bu beş dersi sizlerle de paylaşmak istedim. Keyifli okumalar!
1) Etiketleri Bırakıyoruzçiçek ekspresi
”Artık beni tanımlayacak bir adım yok” diyor ve ekliyor taş kalpli adam; “Tanımlamak sınırlamaktır çocuklar, bunu çok geç öğrendim.” Evet, tam olarak böyle. Tanımlamak ve sıfatlar yapıştırmak belki de çağımızın en büyük hastalığı. Belki isteyerek belki istemeyerek pek çok kez yapıyoruz bunu. Hem kendimizi hem çevremizi, hatta tanımadığımız insanları sürekli tanımlama çabası içindeyiz. O böyle güzel, şu böyle kötü, bunun da elinden hiçbir iş gelmiyor ve daha niceleri. İşte burada taş kalpli adam devreye giriyor ve bütün bunların sınırlamak olduğunu hatırlatıyor bizlere. Başta kendimizi daha sonra çevreyi tanımlayarak git gide sınırlıyor ve dünyayı yaşanılamaz bir yer haline getiriyoruz. Daha güzel bir dünya için tanımlamaya ve sınırlamaya artık son verelim. Kimsin sen diye soranlara, ben sadece varım diyelim sevgili okur.
2) Çocuklara Daha Sık Kulak Vermeliyiz
Kitabımızın tatlı kahramanı Nil, bir bölümün sonunda “Yetişkinler, çocukların onlara bir şeyler öğretebileceğini sürekli unutuyorlar!” diyor. Çok doğru. Çocuk kitabından bir şeyler öğrenemem diye düşündüğümüz gibi çocuklardan da bir şeyler öğrenemeyiz zannediyoruz, ne büyük hata! Karşımızdaki ister bizden büyük olsun isterse küçük, insan her yaşında karşısındakinden bir şeyler öğrenebilir. Çocukken düşüncelerimizin eşi benzeri yok. Daha farklı hayal kuruyor, dünyaya bambaşka bir şekilde bakıyoruz. İşte tam da burada bir şeyler öğretiyor çocuklar bize. Büyüdükçe içine çekildiğimiz tekdüze ve stresli hayatımıza bambaşka bir bakış açısı getiriyor, gözlerimizi açıyorlar. Nil karakteri bize, aslında onların sözlerine kulak vermemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor . Unutmayın, çocuklardan ne zaman ve neler öğrenebileceğimizin kesin sınırları yok.❤️
3) Hatalarımız İle Var Oluruz çiçek ekspresi
Can’ın dedesinden öğrendiği ve hiçbirimizin aklından çıkarmaması gereken çok değerli bir söz var: ”Hiç hata yapmayan insan hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.” Sonuna kadar katıldığım bir cümle bu. Biz insanız, kusurlarımız var. Başta bunu ve sonrasında hata yapmanın ne kadar doğal bir şey olduğunu kabullenmeliyiz. Dünya üzerinde tek bir varlığın dahi kusursuz olması söz konusu değil. Kusuruz bir cam obje düşünün. Mükemmel renklendirilmiş, herkesin hayran kaldığı belki fuarlarda ödüller alan bir tasarım olduğunu farz edelim. Bu objenin kusursuzluğu bir kere yere düşmesine bakar. Saniyeler, hatta saliseler içinde tuzla buz olur. İkinci şansı bile olmaz. Bütün o övgüler de kendisiyle beraber bir hiçliğe dönüşür. Ama insan hatası böyle değildir sevgili okur. İkinci bir şans bizim için mevcut. İnsan suç teşkil edecek hatalar yapmadığı sürece her zaman hatasından dönebilir. Hatta en büyük hatasından, kendini hatasız sanmaktan bile kurtarabilir kendini. Evet belki hata dediğimiz şeyler hayatlarımız için çok parlak şeyler olmayabilir ama hayatımızı geliştirmede ve güzelleştirmede bizim için her zaman birer rehber oluyorlar. Bu yüzden hata yapmaktan değil hatalarınızdan ders çıkarmamaktan korkun. Ama sevgili okur, korkacağınız son şey hata yapmak olsun…
4) Farklılıklar İle Yaşamayı Kabullenmeliyiz
Hepimiz bambaşka insanlarız. Sarı saçlısı, ela gözlüsü, sivri çenelisi, küçük burunlusu… Sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da bambaşkayız. Kimimiz realist, kimimiz hayalci, bazılarımız dizi film izlemeyi sever, bazılarımız kitap okumayı. Parmak izlerimiz bile sadece bize özel. Uzun lafın kısası hepimiz farklıyız. Acı olansa, çoğu zaman bu farklılıkları unutuyor olmamız. Oysa hayata tutunmamızı sağlayan şey tam da bu farklılıklar. Hepimiz aynı ya da benzer olsaydık toplum nasıl gelişirdi? Muhakkak ki bir yerlerde tıkanıp kalırdık. İşte bütün bunları unuttuğumuz gibi bir de pervasızca insanları eleştiriyoruz her fırsat bulduğumuzda. Topluma göre görünüşleri, yaşantıları’ ‘farklı, çok farklı” olan insanları ötekileştiriyor; onları soyutluyoruz. Hiç durup düşünmüyoruz, belki de çok farklı olan bizlerizdir? Farklı dediğimiz insanları azınlık oldukları için farklı ilan ediyoruz. Peki ya asıl farklı olarak etiketlenmesi gereken çoğunluksa? Bütün bunlar hakkında sabahlara kadar konuşabilir, binlerce kafadan binlerce fikir dinleyebiliriz. Bu yüzden bunların hepsini bir kenara itmeli ve olursa olsun şu cümleyi unutmamalıyız: “Birbirimizden farklı olabiliriz ama birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz.”
5) Sevmeyi Öğrenmeliyiz çiçek ekspresi
Sevmek, dünyanın en güzel ama bazen en zor eylemi olabilir. Oysaki her şeyin temelinde sevgi yer alıyor. Bu dünyaya gelme yolculuğumuz bile iki bireyin birbirine karşı duyduğu sevgi ile başlıyor. Ne kadar gariptir ki çoğu zaman, unuttuğumuz diğer her şey gibi varlığımızın temeli olan sevgiyi de unutuyoruz. Bir insanı, bir hayvanı, genel olarak bir canlıyı sevmek çok zor geliyor bazen bize. Oysa dünyada sevginin getirdiği güzelliklere dair binlerce, akıl edemeyeceğiniz kadar örnek var. Örnekleri de görmezden geliyoruz. Yanlış yapıyoruz. Ne diyor yazar? Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey. Biz her şeyi karşılığa bağladığımız, birbirimizi çıkarlar için ikinci planlarda tuttuğumuz ve sevginin anlamını yitirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Karşılıksız, içten, saf bir şekilde sevmeyi öğrenmeliyiz, sevmeyi öğretmeliyiz sevgili okur. ”Sevmeyi öğrenmelisiniz, anlıyor musunuz, sevmeyi öğrenmelisiniz!”
Her ne kadar bir çocuk kitabı gibi dursa da derin anlamlar içeriyor Çiçek Ekspresi. Öğrendiğimiz ama unuttuğumuz, belki de hiç öğrenmediğimiz, öğrenmemek için direttiğimiz her şeyi önümüze sunuyor Özgür Balpınar. Ben 21 yaşımda, bir çocuk kitabından çok şey öğrendim. Eminim ki bu yazıdan sonra siz de Çiçek Ekspresi’ni okuyarak öğrenmek isteyeceksiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Masalla ve sevgiyle kalın!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş:
ama ve fakat. Ancak ve ancak. Lakin ama lakin. Ve veya ya da. Çünkü ancak ve mademki. ama ve fakat. Ancak ve ancak. Lakin ama lakin. Ve veya ya da. Çünkü ancak ve mademki. ama ve fakat. Ancak ve ancak. Lakin ama lakin. Ve veya ya da. Çünkü ancak ve mademki.