Umman’ın Ortasında Üç Kız Kardeş: Dolunay Kadınları

Umman’ın Ortasında Üç Kız Kardeş: Dolunay Kadınları

Karakter Dosyaları Bölüm 1: Meyye. Esma ve Havle

Jakha Alharti tarafından yazılan ve dilimize Timaş Yayınları tarafından çevrilen Dolunay Kadınları, 2019 yılında Man Booker Uluslararası Ödülü’nü kazanarak bu ödüle layık görülen ilk Arapça roman oldu. Umman’ın sosyoekonomik ve kültürel değerlerine değinen, aile temasını merkezine alarak Ummanlı kadınların yaşam mücadelesine değinen bu kitapta; aynı zamanda yazarın dedesinden aldığı edebiyat ve özellikle şiir sevgisini görmeniz de mümkün.

Dolunay Kadınları: Umman'ın Ortasında Üç Kız Kardeş

Bu yazıda, bizi ekipçe oldukça etkileyen Dolunay Kadınları’nın üç ana karakterinden bahsedeceğiz: Meyye, Esma ve Havle. Yazıya geçmeden önce küçük bir uyarıda bulunalım: Yazımızda; karakterlerin kişiliklerinden, yaşadıkları olayların onları nasıl değiştirdiklerinden ve bu üç kadının içinde yaşayan fırtınalara değineceğimizden yazıda yer yer spoilerlar bulunacaktır. Bu yüzden eğer kitabı okumadıysanız ya da kitaptan spoiler yemek istemiyorsanız sizi buraya alalım.

Kardeşlerden en büyüğü Meyye, kitap boyunca yaşayamadığı hayatın acısını ve yükünü beraberinde taşıyor. Uzaktan sevdiği Ali bin Halef yerine Tacir Süleyman’ın oğlu Abdullah ile evlenen karakterimiz, her ne kadar kaderini kabullense de yaşadığı bu hayattı cehennem olarak tanımlıyor ve cenneti arıyor.

dolunay kadınları

Meyye, yaşadığı bu “cehennemde” kendisine sessizlikten kalın bir duvar örüyor ve kimseyi içeri almıyor. Önceleri etrafındakilerle paylaşacak bir şeyleri olmadığını düşündüğü için başlayan bu suskunluk zamanla kimseyle konuşmamak istememesine yol açıyor. Meyye, İçinde yaşadığı fırtınaları, kuşkularını, isteklerini birine anlatmaya korkuyor çünkü onu anlamayacaklarını düşünüyor. Bu durumu özellikle de annesi Salime ile bir aradayken görüyoruz ki yazar Meyye ve annesi arasındaki ilişkinin bir benzerini Meyye ve kızı Londra arasında da kurmuş.

Meyye mutsuzluğunu evi dışında saklamayı seçmiş olsa da kocası Abdullah ve çocuklarından bu durumu saklamıyor. Hatta bir anlamda acısını onlardan çıkarıyor. Bir anne ve bir eş olarak görevlerini yerine getirse de bundan fazlasını yapmıyor. Kocasını sevmeye ya da onunla anlaşmaya çalışmıyor. Yaşadığı hayatı normal kabul etmiyor ve yaşadığı acıyı dindiremiyor.

dolunay kadınları

Dolunay Kadınları: Umman'ın Ortasında Üç Kız Kardeş

Meyye ilk çocuğuna ona Ali bin Halef’i hatırlatması için Londra adını veriyor. Bence kızına bu adı vermesi Meyye ve Londra arasındaki ilişkiyi olumsuz etkiliyor. Londra varlığını bile bilmediği bir adamın gölgesinde yaşamak zorunda kalıyor. Açıkçası Meyye bana bile isteye kendisini bu acının içinde yaşamaya hapsetmiş gibi geldi. Evet sevmediği bir adamla evlendiriliyor, onun rızası umursanmıyor. İstemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalıyor ama bunu değiştirmek için de hiçbir şey yapmıyor. Bir çıkış yolu aramıyor, kendini kurtarmaya çalışmıyor. Meyye’nin yaşamında çok üzücü bir kabullenilmiştik var ve bu durum beni kitap boyunca beni derinden yaraladı. Abdullah ona delicesine aşık olmasına rağmen ne ona ne de kendisine küçücük bir şans bile vermiyor. Okuyucunun kalbi hem onun hem de Abdullah’ın hikayesiyle tuzla buz oluyor.

başlık

Esma ne ablası Meyye’ye ne kardeşi Havle’ye benzeyen bir kadın. Meyye gibi kaderine karşı çıkmayan Havle gibi sevdiği uğruna savaşan biri değil. Onun aşkı, ilim. Esma, köylerindeki okulda öğretmeninin davranışlarından hoşlanmayıp okulu bırakmış ama kendi kendine okumayı öğrenmiş bir kadın. Dedesinden kalan kitaplar onun için Havle’nin aynası kadar değerli. Devamlı okuyor, yeni hadisler öğreniyor ve doğruyu yaymaya çalışıyor. İlim aşkı ona dedesinden kalan bir mirastı.

Annesi Salime onu Halid’le evlendirmek istediğinde kabul etti çünkü anneliğin ne kadar kutsal bir şey olduğunu kitaplardan okumuştu. Esma, Halid’e aşık değildi ama annelik duygusunu yaşamayı çok istiyordu. Bu yüzden de Halid’le evlenmeyi kabul etti.

dolunay kadınları

Halid hayatta her şeye sahip bir adamdı: Okumuştu, resim yapıyordu, maddi durumu iyiydi yokluk çekmeden yaşıyordu. Esma’yı coşkuyla sevdi ama Esma bu coşkuya temkinli yaklaştı. Hevesinin geçeceğini eğer onun yörüngesine çekilirse bir daha oradan çıkamayacağını düşündü. Bir süre ölçülü bir sevgiyle yaşadı evliliğini ama daha sonra Esma haklı çıktı, eşi kendi iç dünyasına resimlerine döndü. Esma da kendi kararlarını vermek kendi dünyasını oluşturmak istedi. Karşılıklı sevgi ve hoşgörüyle bu isteğe iki taraflı alıştılar. Aynı evdelerdi, birbirlerini seviyor saygı duyuyorlardı ama farklı dünyalara sahiptiler. Esma en çok anneliğini sevdi, 14 çocuk doğurdu, onları sevgiyle büyüttü.

Fotoğraf: @sehrilavanta:

Havle, güç ve kuvvet anlamını taşıyan adının hakkını sonuna kadar veren bir karakter. Üç kız kardeşin sonuncusu, ailenin en küçüğü. Güzelliği dillere destan, herkesin farkında olduğu su götürmez bir gerçek ve Havle de bunun farkında. Kendisi ve ablaları için yapılan o odada aynası ile bir bütün adeta. O; Meyye’nin Maskat’tan getirdiği bir rujla bile havalara uçabilen, ufak mutluluklar ile yetinebilen bir kadın. Güzelliğinden bahsetmişken, onlarca görücüyü geri çeviren ve tek bir adam için adeta yanıp tutuşan bir kor var bu güzel kadının kalbinde. Havle, zorla evlendirilen ablası Meyye ve evliliğinden aradığını bulamayan ablası Esma yerine kendi mutluluğu için çırpınan dik başlı bir ruh. Amcasının oğlu Nasır ile çocukken başlayan aşkı ilerleyen yıllara da taşıyor, bu sevgiye bütün gücü ile bağlanıyor. Nasır, okumak için Kanada’ya gittiğinde ve yıllarca haber alınamadığında bile ondan asla vazgeçmiyor. Hatta ve hatta kendisine gelen ilk görücüden itibaren ailesine, babasına karşı çıkıyor; Nasır ile evlenmezsem canıma kıyarım diye de çizgisini belli ediyor.

başlık

Nasır ile evliliği düşündüğü gibi gitmiyor Havle’nin. Hayatın onun için hazırladığı tatsız sürpriz karşısında yine de yıkılmıyor. Kanada’da sevgilisi ile yaşayan ama arkasında, Umman’da, evlendiği Havle’yi bırakan Nasır’ın geri döneceğini biliyor. Havle bütün asiliği, bütün dik başlılığı ve bütün gücü ile yine herkese karşı çıkıyor; adeta bildiğini okumaya devam ediyor. Çocuklarına sarılıyor sıkı sıkı. Nasır olmadan geçen beş doğum. Nasır’ın yaşlarını bile bilmediği beş çocuk.

Nasır Umman’a, Havle’ye geri döndükten bir süre sonra asıl gücünü görüyoruz Havle’nin. Aşkı için herkese karşı çıkan Havle, artık tanıyamadığı bu adamı boşama kararı alıyor. Delirdi bu diyenlere inat, sakin sakin yol alıyor. Delirmediğini Havle’de, kitabın okuyucuları da çok iyi biliyor. Çünkü bütün kitap boyunca onun aslında hatalar yapabilen güçlü bir kadın olduğuna şahit oluyoruz. Evet, belki hayatının en büyük hatasını yapıyor ama her şeye tek başına göğüs geriyor ve asla pes etmiyor. Uykusuz geçirdiği günler, kabuslardan gözünü açtığı gecelerden sonra boşanma kararını alması belki bir pes ediş gibi gelebilir size; ama hayır. Havle bütün gücünü toplayıp, belki de hayatındaki son zorlu kararı alıyor. Güçlü bir kadın nasıl olur sorusunun cevabını veriyor hepimize.

Dolunay Kadınları, hakkında konuşmaktan yorulmayacağımız kitaptan biri oldu. Hikayesi, karakterleri ve yazarın dili kalbimizde derin yaralar aştı. Uzun bir süre boyunca kitabın etkisinden çıkamayacakmışız gibi görünüyor.

Bu yazı Selin Çolak, Nisa Sümertekin ve Aleyna Karahan ortaklığında yazılmıştır.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Dolunay kadınları ama ve fakat. Lakin ancak ve ancak. Çünkü ve de Yalnız. Ya da veya. Dolunay Kadınları. Dolunay kadınları ama ve fakat. Lakin ancak ve ancak. Çünkü ve de Yalnız. Ya da veya. Dolunay Kadınları.

Kitapların kahramana dönüştüğü yer.
İnternet sitesi http://bibliyoraf.com
Yazı oluşturuldu 328

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.