Geçtiğimiz ay Türk okurlarla buluşan Ayı ve Bülbül, dikkat çekici temasıyla son zamanların en çok konuşulan kitaplarından biri. Biz de bu yüzden kitabın yazarı Katherine Arden’ın BookPage ile yaptığı röportajı dilimize çevirdik. Buse Olçay1 tarafından çevrilen bu yazıda yazar Rus folklorundan, ikinci kitaptan ve kitabın ana karakteri Vasya’dan bahsediyor. İyi okumalar. katherine arden
1: Bu metin Buse Olçay tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.
BookPage: Ne zaman bir yazar olmak istediğine karar verdin?
Katherine Arden: Çoğu yazar gibi ben de çocukken durmadan okurdum. Karanlıkta öylece yatıp hikayeler uydurduğum için günün en sevdiğim kısmı da yatma zamanıydı. Lisedeyken şekil değiştiren ejderhalar, kar ve yanardağlardan oluşan İzlandamsı bir dünya ile ilgili fantastik bir roman yazmıştım. Ama yazar olduğumu ya da olmak istediğimi ciddi bir şekilde hiç düşünmemiştim.
başlık
Üniversitede hiç yaratıcı yazarlık yapmadım. Yabancı dil okudum, ciddi denemeler yazdım ve bir diplomat olmak istedim. Ama diplomamı aldıktan sonra fark ettim ki tükenmiştim ve bir kariyer edinmek için acele etmek istemiyordum. Bu yüzden bir çiftlikte çalışmak üzere Hawaii’ye taşındım. Fakat çiftlikte sıkıldım ve can sıkıntımı geçirmek için bir kitap yazmaya karar verdim.
Yazma sürecinden gerçekten keyif aldığımı keşfettim. Pekala, hayatımı bu şekilde geçirebilirim diye düşünmeye başladım. Bana yazar olmak istediğimi söyleyen kesin bir an olmadı, daha çok birikerek hayatımı bu şekilde geçirmek istediğimi anlamamı sağlayan çok sayıda karar, sonuç ve farkına varma anları oldu.
BookPage: Rus halk hikayelerinden -birkaçı tamamen o kültüre has (domovoyları hiç duymamıştım mesela!)- çok sayıda yaratığı yazılarına katıyorsun. Bu efsaneleri nasıl araştırdın?
Katherine Arden: Rusça lisansımın parçası olarak “Rus Zihni” diye hırslı bir edayla adlandırılmış bir ders almıştım. Bu ders, bizi Slav prehistorya çağından başlayarak günümüzün Rusya’sının düşünce yapısına ve kültürüne şekil veren bin yıldan daha uzun bir zamanın olaylarına, fikirlerine ve edebiyat eserlerine götürdü.
İlk derslerde domovoylar gibi ev ruhlarını da konu edinen Slav halk hikayelerini işledik. Ayrıca Hristiyanlığın gelişinden sonra Slav paganizminin Rus taşralarında aslında hiç yok olmadığı fikrini inceledik; aksine, biraz uyuşmazlıkla birlikte yüzyıllar boyunca birlikte var olmuşlardı. Böyle bir sistemin özündeki gerilimden çok etkilenmiştim, gerçek dünya ile sezdirmeden etkileşim içinde olan karmaşık, büyülü bir dünya fikrinden de. Araştırmamı herkes gibi kütüphaneler ve internet ile yaptım.
başlık katherine arden
BookPage: Keşke kitabıma ekleyebilseydim dediğin yaratıklar var mı?
Katherine Arden: Vay canına, folklorden eklemek istediğim ama ekleyemediğim o kadar figür var ki! Rus kültüründe her şey için koruyucu bir ruh var. Domovoylar evi korur, dvorovoylar ise ön bahçeyi. Bannikler halka açık banyoları, ovinnikler de harmanhaneleri gözetir. Etkiledikleri yerler neredeyse absürt derecede sınırlı. Ayrıca her bir yaratığın belirli bir görünüşü ve kişiliği var ve insanlar da onları memnun etmek için belirli şeyler yapmalılar.
BP: Rus ve Batı Avrupa folklorleri arasında büyük farklılıklar görüyor musun?
KA: Evet, Batı Avrupa ve Rus peri masallarının arasında bariz farklılıklar var. Benim için en ilgi çekici farklılık bu iki masal geleneğinin tekrarlayan kahramanları arasında. Örneğin, Rus masallarının klasik kahramanı Aptal İvan’dır. Batı Avrupa masallarında geçen yiğit krallar, prensler ve oduncular gibi kaslı ve savaşçı bir figür değildir. Aksine, genelde halkın arasından, tembel ve iyi huylu biridir ve sorunlarını kıvrak zekası ile doğuştan gelen saflığı sayesinde çözer.
Bana göre Rus masallarındaki kadın kahramanlar Avrupa’daki benzerlerini girişkenlik, cesaret ve ilgi çekici olay örgüleri konusunda kesinlikle gölgede bırakıyorlar. Güzel Vasilia örneğin, zekası ve annesinin dualarının yardımıyla Baba Yaga’nın hakkından gelir. Marya Morevna ise savaşçı bir kraliçedir. Klasik kötü karakter olan Baba Yaga bile bazen kötücül ama daima bilge olan güçlü bir kadın. Bu sebepten dolayı, özellikle Puşkin veya Afanasyev’in masallarını, kızlarda pasif davranışa önem veren Perrault’unkilere (Sinderella, Uyuyan Güzel vs) tercih ederim.
başlık
BP: Vasya gerçekten merak uyandırıcı bir başkahraman. Farklılıklarını kucaklayaca kadar güçlü ama aynı zamanda çağını ve çağının zihniyetini yansıtan bir kadın. Bu dengeyi nasıl sağladın?
KA: Bir yazar nasıl dengeyi korur? Sahne sahne, anbean. Yazmaya uğraştığım tarihsel döneme ilişkin kendi modern yargılarımı ve çıkarımlarımı kattım. Ayrıca fikirlerimin ve inançlarımın dönemin tavrına dair yaptığım en olası tahminler ile şekillenmesine izin verdim. Ana karakterimin yapmasını istediğim şeyler ve çağına uygun olarak yapacağını düşündüğüm şeyler arasında devamlı bir uyuşmazlık vardı. Umuyorum ki bu gerilimin bir kısmı hikayeye de aktarılmıştır.
BP: Peri masallarında olduğu gibi, üvey annenin gelişi Petrovich ailesinde de anlaşmazlığa sebep oluyor. Yine de okuyucu kendini Anna’ya karşı büyük ölçüde sempati duyarken buluyor. Sen bu karakter için ne hissediyorsun?
KA: Anna oluşturduğum ilk karakterlerden biriydi ve okuyucuların ona karşı olan tepkilerini görmek oldukça enteresan. Bazıları ona yakınlık duyuyor, bazıları ondan içtenlikle nefret ediyor. Ben şahsen ilk gruba katılıyorum. Bence Anna, ona hiç seçenek sunmayan bir dünyada kapana kısılmış biri ve böyle durumlarda kendisi için mutluluk bulacak kadar güçlü bir karakterde de değil.
“Kötü üvey anneyi kötü yapan nedir?” belki modası geçmiş ve klişe bir soru ama hikayeye derinlik sağlaması için sormayı önemli gördüğüm bir soruydu.
başlık
BP: Ailesi bazen Vasya’yı anlamada zorluk çekse de ilişkilerinde çok büyük bir sevgi ve sadakat var. Romanda en sevdiğin ilişki hangisiydi?
KA: Vasya’nın abisi Sasha ve küçük kardeşi Alyoşa ile arasındaki ilişkiyi çok seviyorum. Bir erkek kardeşim var, bu yüzden böyle ilişkiler yazmak benim için en kolayıydı. Birbirlerini her zaman anlamasalar veya onaylamasalar da birbirlerine duydukları sevginin kuvvetli bir itici güç olmasını istedim. Ailelerin en iyi olduğu noktanın bu olduğunu düşünüyorum, kimse mükemmel olmasa da sevgi ve sadakat her zaman galip geliyor.
BP: Ayı ve Bülbül bir serinin ilk kitabı. Vasya’nın sıradaki macerası hakkında bize ne söyleyebilirsin?
KA: Sıradaki macerası, The Girl in the Tower, çoktan yazıldı. Ayı ve Bülbül’den çok daha kısa bir zamanı konu alıyor (on altı yıl yerine iki ay) ve büyük ölçüde ortaçağ Moskova’sında geçiyor. Rus tarihinden ve Slav mitolojisinden yeni karakterlerin yanı sıra, Vasya’yı ve ilk kitapta sadece kısaca bulunan iki büyük kardeşi Sasha ve Olga’yı ön plana çıkarıyor. Belki hikâyeye eklediğim yeni karakterlerden bazılarını tanıyabilirsiniz ama bazılarını büyük ihtimalle çıkaramayacaksınız.
Bu yazının redaktörlüğünü Aydan Yalçın yapmıştır.
Kaynak: BookPage
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
katherine arden
Yazıyı burada paylaş:
Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa. Bu kısa cümle. Kısa bir cümle. Nasıl uzun cümle kısa. Bu cümle kısa.