Distopya diğer türlere göre bir nebze ağır olmasından dolayı korku ile yaklaşılan bir tür. Fakat doğru yol izlenildiğinde korkmanın yersiz olduğunu anlayacağınız, ucu bucağı olmayan bir tür. Diziler, filmler ama en önemlisi kitaplarda işlenen bu anti-ütopya dünyasına girmek isteyenler için işte adım adım distopya. Keyifli okumalar!
En Baştan Başlayalım, Ütopya Nedir?
Distopya kavramını anlayabilmeniz için öncelikle ütopya kavramını bilmeniz gerekir. Çünkü distopya temelde ”anti-ütopya” olarak adlandırılmaktadır. Peki ütopya nedir?
Ütopya; aslında var olmayan, tasarlanmış ideal toplumlara verilen isimdir. Bu kavramı daha çok açacak olursak bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır diyebiliriz. Her şey ideal ve sorunsuz bir şekilde işler. Herkes hayatından gerçek anlamda mutludur, insanlar özgürdür ve kimsenin şikayeti yoktur. İşte distopya da tam bu noktada devreye girer ve bütün bu ideal tasarımları yerle bir eder.
Distopya Kavramını Anlayalım
Distopya için, ”Çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Distopik bir toplum otoriter – totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir,’ tanımı yapılmış Vikipedi’de. Daha anlaşılır olmak gerekirse, ütopyanın tam tersidir diyebiliriz aslında. Genellikle ileri dönük endişelerin yanı sıra içinde bulunulan toplumlara ağır bir eleştiri olarak yazılmışlardır.
Herkesin mutlu olduğu, düşüncelere ve özgürlüğe değer veren toplumların aksine distopyalarda yönetim genelde tek bir insanın elindedir. Hükümetin başındaki adam ne derse o olur, ağzından çıkan her şey kanundur. Sizi her daim gözetleyebilir ve kimsenin ona karşı gelmek gibi bir lüksü yoktur. Medya onların elindedir, kimi seveceğiniz onların elindedir, ne yiyeceğiniz ve ne içeceğiniz hatta bazen nefes alışınız bile onların elindedir.
Ütopyadaki gibi burada da insanlar mutludur ama bu mutluluk ütopyadaki mutluluk ile aynı değildir. İnsanlar mutlu olduklarını sadece zannetmekle kalırlar. Kimse hayatını, yaşadıklarını sorgulamaz. Zira doğduklarından beri aynı düzen içinde yaşamış ve yine bu düzene boyun eğerek yaşamaya devam etmektedirler. Başka bir hayat görmemişlerdir, bu hayat onların normalidir ve çoğu “gerçek mutluluğu” doğduklarından beri yaşadıkları şey sanır.
Sonra ne mi olur? Devletin en çok korktuğu şey: Sorgulamak. Birisi bütün bu olanları sorgulamaya başlar ve bu, aynı veba gibi topluma yayılır. Önce bir kişi, sonra iki, üç, dört, beş… Sonra isyanlar, devrimler…
Okumaya Ön Hazırlık distopya
Öncelikle şunu söylemeliyiz ki distopya okumaya başlamak için ”en uygun kitap” şudur diyemeyiz. Çünkü distopyalar genelde siyasi kavramlar üzerinden ilerler. Siz ne kadar iyi bir okuyucu olsanız da bu siyasi kavramları bilmediğiniz sürece okuduğunuz kitap işkenceye dönüşecektir. Örnek olarak otorite, rejim, totaliter rejim, anti tez ve bunun gibi siyasi bazı kavramları bilmeniz sizin için faydalı olacaktır. Okudukça takıldığınız kelimelere açıp bakabilirsiniz fakat bu odağınızın zayıflamasına neden olur ve distopya okurken en önemli şeylerden birisi de odaklanmaktır..
Evet, odaklanmak. Zihninizi bu maceraya hazırlamalısınız. Eğer zihniniz okumaya hazır değilse, olaylar başta yavaş ilerlese de sonra her şey tam bir hengameye dönüştüğü için anlamak adına aynı cümleleri dönüp dönüp okumak zorunda kalabilirsiniz. Hatta zihniniz her zamankinden daha yoğunsa cümleleri değil, sayfayı dahi baştan okuma ihtiyacı hissedebilirsiniz.
Bir başka önemli unsur da tarih konusu. Daha önce söylediğimiz gibi, distopyalar genelde yazarın yaşadığı dönemdeki toplumun ağır bir eleştirisidir. Örnek olarak Yevgeni Zamyatin Biz’i bir dönem eleştirisi olarak kaleme almıştı. Eğer Biz’i okurken o dönemki Sovyetler Birliği hakkında bilginiz yoksa kitabı sadece okuduğunuzla kalırsınız. Fakat kitabı okumaya başlamadan önce yazarın hayatını, uyruğunu, o dönemin şartlarını ve ülkenin durumunu araştırırsanız kitap size daha anlamlı gelecektir. Bu ön araştırma sayesinde yazarın cümlelerini daha iyi analiz edebilir ve kitabın ana fikrini çok daha iyi kavrayabilirsiniz.
Bütün bu bilgilerden sonra iş en iyi yaptığımız şeye, okumaya geliyor. Sizin için en sevilen ve okuması da oldukça keyifli olan distopyaları bir araya getirdik. Gelin o kitaplara beraber göz atalım.
Hayvan Çiftliği || George Orwell
Her ne kadar “…en uygun kitap şudur diyemeyiz.” desem de aslında ilk okumanız gereken ve sizi bu dünyaya alıştırmaya en uygun olan kitap Hayvan Çiftliği. Türünün diğer örneklerine göre daha ince olması ve dilinin oldukça kolay olması, onu distopya okumaya başlayanlar arasında daha çok tercih edilen bir kitap haline getiriyor. Yazar bu kitapta distopya türünü alıp hayvanların dünyasına uyarlıyor. Bizce de bu türde okumanız gereken ilk kitap ve en iyi tercih Hayvan Çiftliği, sevgili okur.
Fahrenheit 451 || Ray Bradbury
Yine türünün diğer örneklerine göre okumasının daha basit ve akıcı olduğunu düşündüğümüz bir kitap Fahrenheit 451. İki yüz sekiz sayfa olması da iyi bir unsur çünkü distopyaya başlarken uzun kitaplar yerine kısa kitapları tercih etmek bu türe ısınmanızı sağlayacaktır. Fahrenheit 451, kitapların toplumlar için önemini iliklerinize kadar hissettiriyor. Çizdiği distopya ve verdiği mesaj ile Fahrenhit 451, kesinlikle okunmalı dediğimiz distopyalardan biri.
aaaaaaaaaaaaaaa
aaaaa
1984 || George Orwell distopya
Türünün en çok bilinen hatta belki en sevilen kitabı olan 1984, listede olmazsa olmazdı. Yukarıda bahsettiğimiz iki kitaba göre daha kalın ve bir nebze daha ağır. Ancak akıcı diliyle distopya severlerin bir çırpıda bitirebileceği bir kitap.
Yazar herkesin anlayabileceği şekilde, oldukça basit bir şekilde anlatmış kurguladığı evreni. Distopyanın hemen hemen her unsuruna da olabildiğince yer vermiş. Hem ‘distopya okumak zordur’ algılarını kıran hem de türünün en iyi örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra, mutlaka okunması gereken distopyalar arasında da yerini almış bulunmakta.
Cesur Yeni Dünya || Aldous Huxley
Okuyanları kendine hayran bırakan ve distopyanın en iyi örneklerinden biri de Cesur Yeni Dünya. Yukarıda bahsettiğimiz kitaplar kadar kolay okunamıyor olsa da çok kaliteli bir distopya olduğu su götürmez bir gerçek. Evet pek kolay okunmuyor çünkü doğruyu söylemeliyiz ki biraz ağır bir kitap. Ancak bunun yanında oldukça da sürükleyici bir anlatıma sahip.
Fakat yukarıda belirttiğimiz kitaplardan sonra Cesur Yeni Dünya’yı okuduğunuzda çok zorlanacağınızı düşünmüyoruz. Neden mi? Muhtemelen bu tür dünyalara artık alışmış olacağınızdan.
Biz || Yevgeni Zamyatin
Neredeyse tüm distopyaların atası olan Biz, aslında okunması gereken ilk kitaplardan biri. Ancak listenin sonunda yer alıyor çünkü dili listedeki diğer kitaplara göre daha ağır. Günlük türünde bir distopya okuduğumuz için cümleler devrik ve genelde yarım kalmış. Yani birinin zihninin derinliklerini okuyoruz kitapta. Bu da okumayı biraz zorlaştırıyor açıkçası.
Diğer distopyaların yanında geri planda kalmış olmasına rağmen Biz, türünün en iyi örneklerinden birisi. Hatta listede bulunan tüm kitapların ve size sayamayacağımız daha birçok distopyanın da esin kaynağı. Yani diyeceğimiz şudur ki Biz’i okumadan distopyanın temeline hakim oldum diyemezsiniz.
Bu yazıda deneyimlerimize dayanarak elimizden geldiğince sizler için bir rehber hazırladık. Umuyoruz ki bu rehberler beraber distopya okumaya başlama serüveniniz daha kolay ve eğlenceli hale gelir. Deneyim ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş:
bugünlerde distopya ile ilgili birkaç yazı okuma imkanım oldu paylaşım için teşekkür ederim.