Dikenlerin Büyüsü, çıkmasını sabırsızlıkla beklediğimiz kitaplardan biriydi. Sonunda ülkemizde de yayınlanması ile birlikte Bibliyoraf ekibinden birkaç kişi toplanıp kitabı okuduk. Kitabı bitirip vedalaştık ama kafamıza takılan bazı şeyler de olmadı değil. Cevapsız kalmış sorularımızı derleyip sizlere için bir liste oluşturduk, bendeniz Ece de sizlere bunu sunmaya geldim. Keyifli okumalar dilerim!
1. Keşke Tek Kitap Değil de Seri Olsaydı!
Listemize Dikenlerin Büyüsü kitabı denince akla gelen en temel soruyla başlayalım dedim. Gerçekten, bu kurgu neden bir seri olarak yazılmamış? Okurken bu düşünceyi bir saniye olsun aklımdan çıkaramadım. Hatta bu duruma ekipten hiçbirimiz anlam veremedik.
Kitap, detay gerektiren çok unsurlu bir kurguya sahip. Farklı bir dünyası ve değişik bir büyü sistemi var. Tek kitap olması sebebiyle de bu unsurların bazılarına daha detaylı değinilirken bazıları biraz yüzeysel geçilmiş. Kitabı okuduğumuz sırada aramızda konuşurken en fazla tekrarladığımız noktalardan biri buldu: Keşke seri olsaydı da kitapta bahsedilen her şeyi daha detaylı okuyabilseydik.
Kurgunun en azından iki kitaba yayılmasıyla ortaya daha vurucu bir hikâye çıkabilir, aklımızdaki soruların hepsini cevaplanabilirdi. Fakat maalesef ki yazarımız tek kitap yazmayı tercih etmiş. Bu da listenin devamındaki diğer maddelerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor.
2. Keşke Elisabeth’in Geçmişinden Daha Fazla Bahsedilseydi!
Dikenlerin Büyüsü kitabının ana karakteri olan Elisabeth, küçük yaşta ailesi tarafından Büyük Kütüphanelerden birisinin kapısına bırakılmış. Kütüphanenin müdüresi de ona acımış ve burada yaşamasına izin vermiş. Kendisinin geçmişi hakkında tek bildiklerimiz bunlar.
Elisabeth’in kütüphanede yaşamasına izin veren kişi, bir noktada ailesinin kütüphanenin nasıl bir yer olduğunu bilerek Elisabeth’i oraya bıraktığını söylüyor. Yani ailesi kütüphane işleyişini çok iyi biliyormuş. Peki, bunu bilerek Elisabeth’i buraya bırakmalarının sebebini niçin öğrenemedik? Buraya biraz olsun değinilseydi kurguya daha da renk katacak bir şeyler çıkabileceğinden eminim.
Tamam, hadi bu kadar eskiyi öğrenemedik. Kabul. Ama Elisabeth’in kütüphanedeki yaşamına ve bunun onu ne yönlerden etkilediğine de çok fazla girilmiyordu. Mesela ana karakterimizin en önemli özelliklerinden biri olan sihre dayanıklılığı, uzun bir süre kütüphanede yaşamış olması ile ilgili ve buna da sadece varsayımsal olarak yaklaşılmıştı. Sonuçta Elisabeth’in bu özelliği aniden var olan bir özellik değildi, geçmişi ile ilgisi olması çok beklenebilir bir durum. Ama kitap bunlara değinmeyi tercih etmemiş ne yazık ki. Keşke yazar Elisabeth’in geçmişi hakkında daha detaylı bir şeyler yazsaydı. Biz karakter hakkında daha fazla şey öğrenmeyi çok isterdik.
3. Keşke Kütüphanelerdeki Eğitim Daha Detaylı İşlenseydi!
Sizleri bilmiyorum, ama ben fantastik kurgularda okul görmeye bayılıyorum. Dikenlerin Büyüsü kitabında da kütüphanelerde bu tarz bir eğitim verildiği ve hatta bu eğitimin kademeli olduğundan bahsediliyordu. Çıraklık ile başlayan eğitim; kütüphanecilik, arşivcilik ve muhafızlık gibi farklı seviyelerdeki görevlerle devam ediyor. Muhafızların seçkin bir grup olduğunu ve yüksek seviye kara büyü kitapları ile ilgilendiklerini okuyoruz. Bu da demektir ki kütüphanede verilen bu eğitim, kişiyi epey zorlayan ve kapsamlı bir eğitim. Sadece dil veya tarih gibi dersler görmüyor, çok büyük ihtimalle güçlü sihirlere karşı kendilerini nasıl savunabileceklerini de görüyorlardı. Bunları okumanın veyahut karakterlerin bu kısımlara anı şeklinde değinmesi şahane olabilirdi. Sihirli eğitimler çoğumuzun ilgisini çekiyordur herhalde, haksız mıyım?
4. Keşke Sihir Sistemi Hakkında Daha Fazla Bilgi Edinebilseydik!
Dikenlerin Büyüsü kitabında, büyü yapan kişilerin -yani büyücü veya sihirzadelerin- farklı bir boyuttan iblisler çağırıp onlarla anlaşma yaparak büyü gücüne sahip oldukları söyleniyor. Bana kalırsa bu durum konsept olarak epey ilgi çekici. İblisle anlaşma yapabilmek için feda ettiğiniz şey de az-buz bir şey değil. Üstelik farklı iblis türlerinde farklı seviyede sihirli güçler elde ediyorsunuz. Fakat bu konu ile ilgili yukarıdaki cümlelerden daha fazlasını öğrenemiyoruz maalesef ki. Keşke Sihirzadeler’in nasıl sihir yaptığı, bu sanatı nasıl öğrendikleri ya da iblis Sihirzade ilişkisine dair daha çok bilgi verilseydi.
5. Keşke Müdüre Irena Hakkında Daha Fazla Bilgimiz Olsaydı!
Müdürümüz Irena’nın yüksek mevkili ve güçlü bir karakter olduğu kitabın başlangıcında veriliyor. Okurken ister istemez merak ediyorsunuz karakteri. Fakat kendisi kurgudan çok hızlı bir şekilde dışarı itiliyor ve karakterle ilgili pek bir şey öğrenemiyoruz. Başından neler geçtiğini merak etmemek elde değil. Kendisi bizlerin ilgisini çeken bir yan karakter oldu, bu dünya içinde sırf Irena üzerinden geçmişi anlatan bir kurgu olsa hepimiz seve seve okurduk diye düşünüyorum.
Mesela Elisabeth’in kütüphanede kalmasına izin vermesine sebep olan çıkarımı nasıl yaptı? Yoksa ana karakterimizin ailesini tanıyor muydu? Eğer istesek, Irena hakkında bir sürü teori çıkarabiliriz bence.
Bir yazının daha sonuna geldik. Kitabı okurken kurgu biraz daha detaylandırılıp derinleşmesini hepimiz kalpten diledik fakat istediğimizi tam olarak alamadık. Biz de kitabı okuyanlarla bir araya gelip beyin fırtınası yapalım istedik: Sizin takıldığınız bir yer veya daha fazlasını görmek istediğiniz bir detay oldu mu? Biz kendi listemizi paylaştık, sıra sizde sevgili okuyucular!
Kapak görselindeki illüstrasyon sashac_art tarafından çizilmiştir.
Dikenlerin Büyüsü
Ama Dikenlerin Büyüsü
Dikenlerin Büyüsü
Beğenebileceğiniz diğer içeriklerimiz:
Yazıyı burada paylaş: