Feminizmin Yapı Taşı: Virginia Woolf

Feminizmin Yapı Taşı: Virginia Woolf

Virginia Woolf; edebiyat dünyası ve feminist mücadele içinde, yaşadığı dönemden günümüze büyük bir etkiye sahip bir kadın. Peki biz onu ne kadar iyi tanıyoruz? Bu ikonik kadın hakkında daha fazla şey bilmek istiyorsanız gelin Virginia’nın yolculuğuna bir göz atalım.

Virginia’yı Tanıyalım

Virginia Woolf

Adeline Virginia Stephen -hepimizin onu tanıdığı Woolf soyadını evlenince almıştır.- 1882 yılında Londra’da doğdu. Babası Sir Leslie Stephen seçkin bir yazar, tarihçi ve felsefeciydi. Annesi Julia Jackson ise Rafael öncesi ressamların ilham kaynağıydı, dolayısıyla Virgina’nın içine doğduğu ev dönemin edebiyat ve aydın kesiminin sık sık toplandığı büyük ve kalabalık bir evdi. Virgina’nın doğuştan bazı fırsatlara sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ancak içinde yaşadığı dönemin cinsiyet eşitsizliğinden o da nasibini almıştı. Erkek kardeşleri özel okullarda ve üniversitelerde eğitim alırken bu parlak, zeki ve meraklı kadın evde eğitim görmek zorundaydı. Neyse ki elinin altında bol bol faydalanabileceği bir kütüphane mevcuttu, babasının zengin kütüphanesi.

Virgina henüz on üç yaşında iken annesini kaybetmesi ile hayat boyu peşini bırakmayan zihinsel çöküntülerin ilkini yaşamış oldu. Mutlu geçen çocukluğunun bu olayla sona erdiğini bu kayıptan otuz iki yıl sonra tamamladığı Deniz Feneri kitabında görmek mümkün. Woolf bu romanda anne ve babasına Bay ve Bayan Ramsay olarak detaylıca yer veriyor. Bayan Ramsay, yani annesi, kitabın ilk bölümlerinde müşfik, anlayışlı ve sevgi açısından cömert bir karakter olarak tanımlanırken ilerleyen bölümlerde yokluğu derinden hissedilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Virgina’nın annesinin kaybından ne kadar derin etkilendiği açıkça gözlerimizin önüne seriliyor diyebiliriz.

Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır.”

Kenide Ait Bir Oda, Virginia Woolf

Woolf’un o dillere destan günlüklerinden, annesinin ölümünden sonra üvey kardeşleri tarafından cinsel istismara maruz kaldığını öğreniyoruz. Zaten yıpranmış olan psikolojisinin çok sevdiği kız kardeşinin ölümü sonrası daha da bozuluyor. Virginia bu dönemde teselliyi okumakta bulup kendisini eğitimine vererek Eski Yunanca, Latince, Almanca, tarih gibi pek çok alanda kendisini geliştirdi. Kısa süre sonra babasının ve bir kardeşinin ölümü ile yaşadığı bunalım iyice katmerlendi. Woolf’un kendisini bir yazar olarak tanımlaması ve yazılarının yayımlanması için girişimlerde bulunmaya başlaması da aynı dönemlere denk gelmiştir.

Edebiyat Dünyasına Giriş

Virginia Woolf:  Feminizmin Yapı Taşı

Virgina’nın tüm bu kayıplardan sonra, bizzat kendisinin yazdığı yazıları ile dönemin felsefeci, ressam, tarihçi ve yazarlarından oluşan Bloomsbury Grubu’nun merkezinde bulunduğunu biliyoruz. Bu grup dönemin politikalarına olan eleştirileri; feminizm, hümanizm, barış yanlılığı üzerine ürettikleri düşünceleri ile edebiyat ve sanat üzerinde büyük bir etki yarattı. Virginia’nın buhranları devam ediyordu elbette. Üstelik durum, her ne kadar açıkça belirtilmese de Leonard Woolf ile yaptığı evlilik boyunca daha da kötüye gitti. Doktorlar ona her türlü zihinsel aktiviteden, özellikle yazmaktan uzak durmasını tavsiye etti. Fakat Woolf, tüm bunlarla ancak yazmaya olan tutkusu ile başa çıkabiliyordu. Woolf çifti Virginia’nın yazdıklarını rahatça yayımlamak için bir matbaa bile kurdu.”Hayat niye böylesine trajik; bir uçurumdan geçen daracık yol misali… Nasıl yürüyeceğim sonuna kadar, bilemiyorum.”

Virginia iyi bir yazar olduğu kadar iyi de bir okurdu. Özgün Yunanca metinler, antik yazarlar, Charles Dickens, Bronté Kardeşler, John Milton gibi romancı ve şairler… Okuma listesi oldukça kapsamlıydı. Hem üretmeye tutkun hem de üretilenleri takdir etmeye muktedir biriydi.

Yazar Külliyatı Virginia Woolf

Woolf 1915-1937 yılları arasında dokuz kitap yayımladı. Bunlar onu tanımlayan kitaplar olduğu kadar yaşantı, duygular, aşk, evlilik, cinsellik, zaman ve ölüm kavramlarına da odaklanır. Dışa Yolculuk (1915) isimli ilk romanın yazım süreci öyle zor geçti ki Woolf bu dönemde bir intihar girişiminde bulundu. Gece ve Gündüz (1919) aşkı ve evliliği irdeleyen bir romandı. Bunu deneysel romanı Jacob’ın Odası izledi. Mrs. Dolloway ve Deniz Feneri bilinç akışı tekniğine örnek gösterilen romanlarıdır. 1928 yılında yayımlanan Orlando ise yazarın en cesur ve en fantastik romanı sayılmaktadır. Yazarların fantastik buluşmaları ve İngiliz edebiyat tarihinin gözler önüne serildiği oldukça keyifli ve mizah yüklü bir romandır.

Virginia Woolf:  Feminizmin Yapı Taşı

1929’da ise Virgina Woolf deyince akla gelen ilk eser olan, erkeklerin orantısız iktidarı karşısında kadınların karşı karşıya kaldığı zorlukları ve bunlarla baş etme önerilerini ele aldığı Kendine Ait Bir Oda yayımlandı. Bu kitapta erkeklerin egemen olduğu edebiyat dünyasında kadın bir yazar olmak konusu da tartışılıyor. Kitabın yayımlanmasının ardından, bir grup genç kadın yazar ile yaptığı bir derste Woolf onlara “evdeki meleği” yani evin sevecen, özverili ve müşfik meleği olan kadını yok etmelerini söylüyordu. “Ben onu öldürmek için elimden geleni yaptım,” demişti. “Geriye kalan bir yatak odasında, bir hokkanın başında sadece kendisi olmak zorunda kalan bir kadındır.”

başlık

“Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar… Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.”

Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf

Virginia Woolf yaşadığı dönemden bu yana kadınların eşitlik ve özgürlük içeren haklı taleplerini dile getirdikleri mücadeleyi derinden etkilemiş bir yazar. Ömür boyu mustarip olduğu psikolojik rahatsızlıkları sebebi ile dünyadan erken ayrılmamış olsaydı belki çok daha fazla üretecek, bizlere düşünecek daha fazla şey bırakacaktı.

Virginia Woolf Külliyatı

  • Dışa Yolculuk, 1915
  • Gece ve Gündüz, 1919
  • Jacob’ın Odası, 1922
  • Mrs. Dolloway, 1925
  • Deniz Feneri, 1927
  • Orlando, 1928
  • Kendine Ait Bir Oda, 1929
  • Dalgalar, 1931
  • Yıllar, 1937

Bu yazı, sevenleri için kısa bir özet, yeni tanıyanlar için de Woolf dünyasına bir adım olarak değerlendirilebilir. Hiç okumamış olanlar için ilk önerim Kendine Ait Bir Oda olacaktır. Yazarın dilini, düşünce sistemini ve romanlarına yansıyan fikirlerini tanımak açısından doğru bir başlangıç kitabı olduğunu düşünüyorum.

Virginia’nın yeni fikirler, üretkenlik, buhranlar ve serzenişlerle dolu dünyasına hazırlıklı olun, ancak ne olursa olsun bu cesur kadının eserlerine göz atın derim. Keyifli okumalar!

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Ama fakat lakin. Ancak ve ancak. Çünkü ve ya da. Veya fakat lakin. Çünkü de ve. Ama fakat lakin. Ancak ve ancak. Çünkü ve ya da. Veya fakat lakin. Çünkü de ve. Ama fakat lakin. Ancak ve ancak. Çünkü ve ya da. Veya fakat lakin. Çünkü de ve. Ama fakat lakin. Ancak ve ancak. Çünkü ve ya da. Veya fakat lakin. Çünkü de ve.

Yazı oluşturuldu 26

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.