Domingo Yayınları’nın 2021’de dilimize çevirdiği ödüllü psikolojik-gerilim romanı Sessiz Hasta, yayımlandığı ilk günden beri okurların gündeminde. Gerek yurtdışında gerek ülkemizde oldukça beğeniyle okunan roman, “2019 Goodreads Choice Awards Yılın En İyi Gerilim Romanı” seçilmişti. Bu yazımızda özgün anlatımı ve ilgi çekici konusuyla ürpertici bir sessizliğin derinlerine iniyoruz.
Sessiz Hasta Ne Anlatıyor?
Başarılı bir ressam olan Alicia Brenson’un güzel giden bir kariyeri, mutlu bir evliliği ve huzurlu bir yaşamı var. Her şey yolunda. Ta ki bir gün Alicia, elinde bir silahla kocasının cesedinin yanı başında bulunana dek. Kocası, suratına beş el ateş edilerek öldürülüyor ve Alicia o günden bu yana hiç konuşmuyor. Mahkemede suçlu bulunduğunda bile. Olay medyaya yansıyor, insanlar onun hakkında konuşuyor ve sayfalarca teoriler üretiliyor. Ama kimsenin gerçek hakkında bir fikri yok. Psikiyatrist Theo Faber ise olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen tek kelime dahi etmeyen Alicia’yı konuşturacağından emin. Peki eski bir dosya yeniden açılırsa neler olur? Dahası, bu suskunluğun altında neler yatıyor?
Sessiz Hasta, son zamanlarda okuduğum en iyi gerilim romanıydı. Kitap, ilk sayfadan son sayfaya kadar okuru kendine çekiyor ve merak unsurunu hikâye boyunca koruyor. Alicia’nın günlüğüyle vurucu bir biçimde başlayan roman, psikiyatristin bakış açısı ile devam ediyor. Tüm gerilimi teninizde hissediyorsunuz ve atmosferiyle de tüylerinizi diken diken ediyor. Sessiz Hasta, finaliyle ağzınızı açık bıraktıracak enfes bir roman.
Psikolojik Temellere Dayanan Bir Kurgu
Sessiz Hasta’nın en sevdiğim yanı, karakterlerin duygudurum ve psikolojilerinin okuyucuya oldukça başarılı bir şekilde aktarılması oldu. Ana karakterlerden birinin psikiyatrist olması sebebiyle bu unsur çok önemliydi. Hastanede yapılan grup terapileri ve sanat terapisi gibi uygulamaların yer alması, hikâyeye gerçekçi bir taraf da katıyor.
Kitap, sırtını psikanalitik kuramlara yaslıyor. Karakterlerin eylemlerinin geçmişleriyle ilişkilendirilip, bu bağlamda okura sunulmasını oldukça sevdim. Winnicott, Bion ve Freud gibi psikanalistlerin alıntılarıyla birçok alt metni olan, zengin bir karakter anlatımı vardı. Yazar, Alicia ve Theo üzerinden anlattığı çocukluğun, ileriki yaşama olan etkilerini muazzam biçimde ele alıyor. Aslında Sessiz Hasta karşımıza sevecek karakterler çıkarmıyor. Hasta bireyler tarafından yetiştirilen, yalnızca normal bir yaşam sürmek isteyen hasta çocukları anlatıyor.
“Ama Alicia’nın insana yaptığı buydu. Suskunluğu sizi size yansıtan bir ayna gibiydi. Ve genelde, gördüğünüz çirkin bir şeydi.”
Sessiz Hasta, Alex Michaelides
Alicia Brenson ve Onun Alkestisi
Alicia şüphesiz çok katmanlı ve derin bir karakter. Zekâsı, sanat tutkusu, geride bırakmaya çalıştığı fakat üstünü asla kapatamadığı çocukluğuyla, bütünüyle etkileyici bir karakterdi. Fakat en etkilendiğim kısım onun Alkestis’i oldu. Alkestis eski bir Yunan tragedyası. Bu trajedi, ölüm cezası alan Admetus ölümden çok korktuğundan, onun yerine ölen karısı Alkestis’i konu ediniyor. Alkestis’in fedakarlığını anlatan tragedya, aynı zamanda Alicia’nın kocası öldükten sonra çizdiği ilk esere verdiği isim.
Roman boyunca Alkestis, Alicia’nın hikâyesinin temel anahtarı işlevini görüyor. Bir sembol, simge gibi. Hikâye ilerledikçe, Alicia’nın Alkestis tablosunu ve bu trajediyi neden sahiplendiğini anlamaya çalışıyoruz. Her şey zihninizde oturduğunda Alkestis ve Alicia’nın bağdaşan hikâyelerini, bu trajedinin neden Alicia’nın da trajedisi olduğunu kavrıyorsunuz. Parçalar bir yapboz gibi oturuyor ve geriye yalnızca yazara hayranlık duymak kalıyor.
Gerilimi Her Sayfasında Hissettiren Bir Atmosfer
Sessiz Hasta, ürpertici bir hikâye fakat canavarların veya kötü ruhların olduğu türden değil. Bu kitap, insan zihninin sınırlarında geziniyor. Aslında hastaların kendi içimizden, bizlerden olmasını etkileyici ve sarsıcı şekilde ele alıyor. Ürperiyorsunuz çünkü yazar gerilimi yalnızca olay örgüsüyle yaratmıyor, sizi karakterlerin zihninin içine adeta hapsediyor. Yani olaylara yalnızca tanık olmakla kalmıyor, her birini onların zihninde yaşıyorsunuz. Sessiz Hasta, bu açıdan oldukça etkilendiğim bir roman oldu.
Karakterlerin bu denli canlılıkta ve ürpertici gerçeklikte olması, tüm yaşananları gözünüzde daha gerçek kılıyor. Bu psikolojik gerilim romanı size “bazılarının nasıl görünürlerse görünsün, aslında sessiz hastalar olduğunu” söylüyor. Sayfalar boyunca onların susturamadıkları sesleri anlatıyor. Yazar yaşananların, karakterlerin üzerindeki sarsıcı etkilerini büyüleyici bir şekilde ele alıyor. Karakterleri, travmalarını ve bunlar karşısında geliştirdikleri duvarlarını olduğu gibi aktarıyor. İşte bu yüzden sizi de, onların sokakta yanınızdan geçen öylesine biri olabilme hissiyatı geriyor.
Ters Köşenin Sözlük Anlamı
“Tahmin edilemez” bu kitabın finalini tanımlamak için yeterli değil. Kitabın sonu, zihnimde hikâyeye dair oluşturduğum tüm düşüncelerin yıkıldığı bir bölümdü. Tüm parçalar yapboz gibi teker teker yerlerine otururken, kitap daha derin bir anlam kazandı. Sonuna dair onlarca ihtimal düşünüp kafa patlatsanız da fayda etmez. Yazar, ters köşenin sözlük anlamını yeniden yazmış.
Her karakter bir parça suçlu, bir parça masum, bir parça hastaydı. Sessiz Hasta, bir sürü şıkkı olan ama cevaba bir türlü ulaşamadığınız bir çıkmaz sokaktı. İlerleyişi, karakterleri ve tüyler ürperten anlatımıyla bu kitaba, ağzınızı açık bıraktıracak bir final yakışırdı. Sessiz Hasta, bir gizem-gerilim okurunun tüm beklentilerini karşılıyor, hatta fazlasını veriyor. Bu türü seven bir okur olarak, ben kitaba bayıldım.
Yazarın Bir Diğer Kitabı: Yitik Kızlar
Yazarın Yitik Kızlar adındaki bir diğer gizem romanı, Domingo Yayınları tarafından dilimize çevrildi. Mitolojiyle gizemi harmanlayan kitap, aynı zamanda bir dark academia romanı. Ana karakter Mariana, Cambridge Üniversitesi’nde okuyor. O, Yunan Tragedyası profesörü olan Edward Fosca’nın bir katil olduğundan emin fakat bunu kanıtlayamıyor. Ayinler, sırlar ve okulda bulunan cesetler… Mariana’nın Fosca’nın suçlu olduğunu kanıtlama isteği giderek bir saplantıya dönüşüyor. Peki gerçek ne?
İlgi çekici konusuna rağmen Sessiz Hasta’nın gerisinde kalan Yitik Kızlar, yazarın son kitabı. Şimdilik iki kitabı yayımlanan Michaelides, Sessiz Hasta’nın birçok dile çevrilmesiyle milyonlarca okura sahip oldu. Ocak 2024’te çıkması beklenen The Fury isimli yeni gerilim kitabını da merakla bekliyoruz.
Sessiz Hasta incelememizin sonuna geldik. Psikolojik gerilim okumayı ve gizemli temaları sevenler, Sessiz Hasta kesinlikle gözünüzden kaçmamalı. Bakalım, bu sessizliğin kökleri ne kadar derinlere iniyor… Umarım yazıyı sevmişsinizdir. Başka yazılarda görüşmek üzere!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: