Dünya çapında hem mangası hem de animesiyle büyük bir hayran kitlesine sahip olan Attack on Titan, ülkemizde de oldukça popüler. Ben de bu yazımda, Attack on Titan animesini seven okurlara birkaç kitap önerisi yapmaya geldim. Eğer animeye doyamadıysanız ve güzel yazılmış, şaşırtıcı kurgular arıyorsanız bu kitaplar tam size göre. Buyurun başlayalım. Umarım beğenirsiniz.
Attack On Titan, Hajime Isayama tarafından çizilen ve yayımlanan her bölümü rekorlar kıran bir distopya animesi. Bu dünyada insanlar, devasa Titanlardan korunmak için surların içinde yaşıyor. Biz de hiyerarşik olarak düzenlenmiş üç ayrı surun kırsal kesiminde yaşayan Eren’in hikâyesini izliyoruz. Keşif birliğine katılmak isteyen Eren, Mikasa ve Armin’in yardımıyla yavaş yavaş krallığın ve Titanların sırlarını ortaya çıkarmaya başlıyor. Anime, izleyenleri şaşırttığı kadar ağlatmayı da başarıyor. Henüz animeyi izlememiş olanlar için fragmanını da aşağıya bırakıyorum.
1. Elantris – Brandon Sanderson
Arelon’un en muazzam kenti Elantris eski günlerde, güçlü büyü yeteneklerine sahip tanrısal varlıkların yaşadıkları bir şehirdi. Ve bu tanrısal varlıkların her biri de, Shaod sayesinde büyülü güçlere erişmeden önce sıradan birer insandı. Ancak on yıl önce, büyü aniden çöküyor. Elantrianlar bir anda buruşuk, cılız, cüzzamlıya benzer yaratıklara dönüşüyor. Elantris’in kendisi de karanlık, pisliklerle dolu bir döküntü haline geliyor. Teod prensesi Sarene, Arelon’un veliaht prens ile bir devlet evliliği yapmak için ülkeye geliyor. Ancak prensin gizemli bir hastalığa yakalanarak öldüğünü öğreniyor.
İşte olaylar bu şekilde başlıyor. Sanderson’un şaşırtmalarının Attack on Titan ile aynı seviyede olduğunu özellikle belirtmek isterim. Her iki eser de ters köşelerle okurları/izleyicileri şaşırtmakta usta. Ayrıca, kitapta da animede olduğu gibi bir ayrımcılık söz konusu. Elantris’te Shaod’a yakalananlar surlarla çevrili bir şehre kapatılarak orada ölmeyi bekliyorlar. Animedeki mantığın aynısını kitapta da görmemiz mümkün. Animede de insanlar duvarlarla çevirili bir şehrin içerisinde yaşıyorlar. Tabii kitap, animede olduğu gibi bizi hüngür hüngür ağlatmıyor ama akılcı çözümlerle şaşırtıyor diyebilirim. Hele ki Prens Raoden’e bayılacağınıza eminim.
2. Haşhaş Savaşı (Haşhaş Savaşı #1) – R.F. Kuang
Haşhaş Savaşı, Çin ve Asya ülkelerinin kültürleri konu alınarak yazılmış bir epik fantastik roman. Ana karakter Rin, Sinegard’da yaşıyor. Koyu tenli, güneyli bir köylü kızı olduğundan ten rengi ve cinsiyeti sürekli alay konusu oluyor. Rin, İmparatorluk çapında düzenlenen, oldukça zorlu olan Akademi’ye giriş sınavını geçmeyi başarıyor. Hemen sonrasında ise doğaüstü bir güce sahip olduğunu keşfediyor. Haşhaş Savaşı oldukça kanlı, vahşi ve iç acıtan bir kurguya sahip. Yazarın da dediği gibi, bu kitap kesinlikle herkese göre değil. Fakat “ben Attack on Titan izledim, bana bir şey olmaz” diyorsanız buyurun.
Bu kitapta da aynı animedeki gibi kanlı bir savaşa sürüklenen çocuklara tanık oluyoruz. Ana tema ise ırk ayrımı. Olayların işlenişi tıpkı animedeki gibi gittikçe karanlıklaşıyor. Hatta savaş kısımlarında katlanılmaz hale geliyor. (Bu noktada tetikleyici unsurlar söz konusu. O yüzden kitap +18.) Rin’in masum bir çocuktan korkunç bir diktatöre dönüştüğünü görmek içimizi yakıyor. Tıpkı Eren’i izlerken olduğu gibi.
Editörün notu: Bu kitabı her ne kadar çok severek okumuş olsam da içindeki birçok unsurun ve olayın herkese göre olmadığını ve hissiyat bakımından çok ağır bir kitap olduğunun altını çizmek isterim. Kitabı bitirdikten sonraki birkaç gün bu ağırlığın altında ezilmiş ve kendime gelememiştim.
3. Erebos – U. Poznanski
Erebos bir bilgisayar oyunu. Hatta yaşayan bir bilgisayar oyunu. Oyunu oynayan kişiyi izliyor, onunla konuşuyor, tehdit ediyor ve ödül dağıtıyor. Okulda aniden ortaya çıkan gizemli bir CD, öğrenciler arasında elden ele dolaşıyor. Kimse içinde ne olduğundan bahsetmiyor ama CD’yi alan her öğrenci ya okulu kırıyor ya da derse çok yorgun halde geliyor. Nick, merakına yenik düşerek CD’ye ulaşıyor ve oyunu oynamaya başlıyor. Sonrasında ise nasıl tehlikeli bir işe bulaştığını fark ediyor.
Oyunu sadece tek başınıza oynayabiliyorsunuz. Ve bir kere ölünce bir daha oynayamıyorsunuz. Oyundaki gizemli bir karakter, ölmemesi için Nick’e seçenekler sunuyor. Gerçek hayatta yapmak zorunda olduğu şeyler. Ve bunları yapmadığı sürece oyuna devam edemiyor. Kitap, bu kısmı ile Eren’in çaresiz durumunu hatırlatıyor. Eren de hiç bulunmak istemediği bir duruma sürüklenerek ona biçilen rolü oynamak zorunda kalıyor. Kitabın sonunda olayların nasıl çözümlendiği kısmının anime izleyicilerini mutlu edeceğini diye düşünüyorum.
4. Ay Bahçeleri (Malazan Serisi #1) – Steven Erikson
Şehirlerin baş tacı Darujhistan, Malazan İmparatorluğu tarafından ele geçirilmemiş son yer. Ve İmparatoriçe Laseen, şehri fethetmekte kararlı. Darujhistan sokaklarında, Yılanbalığı, şehrini korumak için gizemli güçlerle bir çatışmaya giriyor. Büyücü-suikastçı Tiste Andii, ırkının lideri Anomander Rake, uçan kalesi Ay Tohumu’nda harekete geçme vaktinin gelmesini bekliyor. Tanrıların da oyuna katılmasıyla, Darujhistan üzerinden yapılan tüm planlar suya düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Kitap bizi direkt bir savaşın içine sokuyor. İçinde savaşların, insanların ve tanrıların olduğu bir karmaşaya giriyoruz. Karakter zenginliği de oldukça fazla. Karakter tabanının güzel oluşturulması, tıpkı animedeki gibi bizi her karaktere bağlıyor. Her karakterin iç dünyasına tanımamız, tahmin edemediğimiz anlarda daha çok şaşırmamıza yol açıyor. Aynı Attack on Titan izlediğimizde olduğu gibi. Diğer yandan kitabın evreni, AOT’a benzer yapı taşlarına sahip. Karmaşık kurgusu, yavaş açılan hikâyesi, trajik ölümler, canavarlar ve tanrılar gibi. Anime izleyicilerinin bu kurgudan tatmin olacağını düşünüyorum. Ancak belirtmeliyim ki bu seri tam on kitaplık bir seri. Kendinizi ona göre hazırlayın.
5. Taht Oyunları (Buz ve Ateşin Şarkısı #1) – George R. R. Martin
Kışyarı’nın kuzeyindeki buzul topraklarda, Yedi Krallık’ı koruyan Sur’un ötesinde tehditkâr doğaüstü güçler toplanıyor. Soğuğun hüküm sürdüğü Kuzey’den, uzak güneydeki sıcak topraklara uzanan, leydiler, lordlar, savaşçılar, büyücüler ve katillerle dolu, korkunç kehanetlerin eşliğinde soluksuz bir hikâye yer alıyor. Bir tarafta, Demir Taht’ı elde etmek için asil aileler arasında siyasi çatışmalar seyrediyor. Diğer tarafta ise, tahtan indirilmiş ailenin son veliahttı Daenerys Targaryen’in tahtı geri almak için verdiği mücadele anlatılıyor. Hepsinin ortak hedefi ise ölümcül savaş olan taht oyununu kazanmak.
Bu kurguda da insanları korumak için inşa edilen oldukça tanıdık bir elementle karşılaşıyoruz: Duvar. Bu duvarın ardında Akgezenler adında canavarlar yaşıyor. Ve insanlar kendilerini korumak için bu duvarı örüyorlar. Diğer yandan iki kurgu da epey acımasız. Her an sevdiğiniz bir karaktere veda edebiliyorsunuz. Aynı zamanda hikâyedeki şaşırtmacalar da beyin yakan cinsten. Taht Oyunları’nın verdiği hava anime ile örtüşüyor. İkisi de oldukça karanlık ve iç ürperten türden. Her ne kadar karmaşık aile ağacı ve terimler okurken zorlasa da pişman olmayacağınızdan eminim.
Evet, önereceklerim bu kadardı. Aralarından okuduğunuz kitaplar var mı? Varsa bu bahsettiğim benzerlikleri görebildiniz mi? Bize sosyal medyadan yazmayı unutmayın. Mavilerle kalın. 💙
ama fakat ancak ve ancak. Ya da lakin. Çünkü ve ama. Ancak ya da. Veya ve. ama fakat ancak ve ancak. Ya da lakin. Çünkü ve ama. Ancak ya da. Veya ve.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: