Yayınlandığı tarihten itibaren romantizm ve espritüel diyaloglarıyla beğenileri toplayan Lukov’dan Sevgiler, geçtiğimiz yıllarda Nemesis Yayınları tarafından ülkemizdeki okurlarıyla buluşmuştu. Birbirinden nefret eden, aynı zamanda buz patenine aşık iki insan Jasmine ve Ivan için pistte sert rüzgarlar esiyor. Buzun üstünde bir savaş mı başlayacak yoksa aşk mı? Sizler için bu yazımda inceledim. Gelin, birlikte bir göz atalım.
Nedir Bu Lukov’dan Sevgiler?
Kendini, hayatını, tüm varoluş amacını artistik buz patenine adayan Jasmine Santos için son yıllar felaket geçiyor. Üst üste gelen mağlubiyetler, vücudunda defalarca kırılan kemikler, zedelenmeler ve hepsi için hissettiği mahcubiyet onu yeterince zorluyor. Yavaş yavaş kabullenmek istemese de kariyeri sallantıda. Onu bu sallantıdan çekip alabilecek kişi ise yıllardır nefret ettiği, hakaret etmeden konuşamadığı Ivan Lukov. En yakın arkadaşının kardeşi, birlikte antrenman yaptığı Lukov Tesisleri’nin sahibinin oğlu. Jas için şeytandan beş dakika sonra doğmuş adam. Ayrıca Ivan yıllardır hiç kaybetmemiş ve birden fazla dünya şampiyonluğu var. Anlarsınız ya… Ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin. Hikâye aslında böyle başlamıyor, yıllar öncesine dayanıyor. Ama biz kitaba buradan bir giriş yapalım.
Artistik Buz Pateni Nedir?
Artistik buz pateni bireysel, çiftli ya da grup olarak buz üstünde dönüş, atlayış, kaldırış, adım dizisi gibi hareketlerin yapıldığı bir olimpiyat sporudur. Yarışmacılar kendi seçtikleri müzik ve koreografiler eşliğinde yine özel kostümleriyle danslarını sergilerler.
Kitapta spor dalına ait terimlerin ne çok havada kaldığını ne de çok derinde işlendiğini düşünüyorum, gayet dozundaydı. Karakterlerin ne yaptığına dair fikir oluşturacak kadar teknik terimler vardı. Yine de bilmediğimiz kelimelerin içinde boğulmadık.
Yeni Başlangıçlar, Büyük Fırsatlar ve Beklenmedik Sonuçlar
Eşli kariyerine beklenmedik şekilde veda etmek zorunda kalan Jasmine, iki yıl boyunca çalışabileceği başka bir partner bulamıyor. Eh bunda istemsizce oluşan kötü şöhretinin de etkisi var tabii. Kaybedilen onca müsabaka, kaçırılan dünya şampiyonlukları ve madalyalar derken iki yılın sonunda en yakın arkadaşının kardeşi, yılların düşmanı, Ivan Lukov kendisine partnerlik teklif ediyor. Bu onun için büyük bir fırsat; Ivan yıllardır hiç kaybetmiyor, bir yıldız! Onunla çalışırsa bir yılın sonunda elinde en kötü ihtimalle bir ikincilik veya üçüncülük olabilir. Sorunlu iki yılın ardından bu teklif Jas için çölde bulunan bir vaha. Ivan ile geçireceği, onunla eşli paten kayabileceği bir sezon da cabası; imajını yenilemek için de bir fırsat.
Yıllarca onunla birlikte çalışan ve desteğini hiç esirgemeyen ailesi için bir madalya kazanması lazım. Onları gururlandıracak bir şeye ihtiyacı var. Tüm bunları başarmak için de herkesten, hatta Ivan’dan bile çok çalışması gerek. Çünkü kendisi küçüklüğünden beri öğrenme güçlüğü çekiyor. Diğer insanlar için kolay olan bir cümleyi okumak veya harfleri karıştırmadan mesaj yazmak onun için çok zor. Ellerinin üzerine renkli harflerle karıştırmamak için “s” harfini not düşüyor. Koreografideki bir hareketi öğrenmek için yüzlerce değil binlerce kez tekrarlaması gerekiyor. İşte tam bu noktada savaşları başlıyor!
Nefretten Sevgiye Dönüşen Bir Aşk Hikâyesi
Modern romantizm kitaplarından çok fazla seçki okuduysanız, Lukov’dan Sevgiler sizi her anlamda tatmin etmeyebilir. Aslında kitap kendine has bir kurguya sahip. Nefretten doğan aşk hikâyelerini seviyorsanız artistik buz pateni sporcuları Jasmine ve Ivan’ı sevebilirsiniz. Ancak ekstrem bir anlatım, sizi çok şaşırtacak bir kurgu veya ilerleyiş beklerseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Birbirleriyle normal konuşmayı beceremeyen iki insandan bahsediyoruz. Atışmaları o kadar eğlenceli ki okurken kendimi sürekli kahkaha atarken buldum. Onlar için buzun üstünde veya betonda olmak fark etmez, didişmek için yüz yüze bakmaları yeterli.
Slow-burn bir kitap olduğu için karakterlerin yakınlaşmaları, birbirlerine güvenmeleri, hayatlarının içine dahil olmaları olağandan daha yavaş işliyor. Gerçekten alışmanın ve yabancı birine güven duymanın sancılı sürecine yakından tanıklık ediyoruz. Bu durum okurken beni rahatsız hissettirmedi, aksine keyifli bir yolculuğa sürükledi.
Jasmine ve Ivan’ın Yolculuğu
Kitabın şüphesiz en sevdiğim kısımlarından biri karakterlerin yüzeysel olmamasıydı. Jasmine’nin tüm hırsıyla varını yoğunu ortaya koyması herkesin yapabileceği bir şey değil. Bunda annesinden, ablasının eşinden, abisinin kocasından veya ablalarından aldığı sonsuz desteğin, sevginin ve eğlenceli aile dinamiğinin de katkısı var elbette. Ivan olağanın dışında sakin ve huzurlu bir karakter. Hatta kendisi bir domuz, bir tavşan ve birkaç köpeğiyle şehirden uzakta bir arazideki çiftlik evinde yaşıyor. Ivan, belirli bir saatte gitmesi gerektiğinden ve önemli işi olduğundan bahsederken, o anda akıllara ilk olarak, Jasmine’nin de düşündüğü gibi hayatında bir kadın olduğunu, bir ilişki yaşadığını sanıyoruz. Fakat hayır, o yalnızca kendisini bekleyen hayvanlarını düşünüyor, onların hayatını saati saatine kontrol edip ilgileniyor. Bu kısımda hayvanlarına karşı hissettiği sorumluluk hissi beni mest etti diyebilirim.
Tüm hayatını bu spora adamış iki kişinin birbirini çok iyi anlamasını bekliyoruz elbette. Zamanla tüm itişmeleri sonsuz bir bağla arkadaşlığa, sonrasında aşka dönüşürken bize keyifle okumak kalıyor.
Sevemediğim Tek Detay
Sevemediğim kısım kitabın kurgusu değil çevirisi oldu maalesef. Daha öz ve anlaşılır bir metin yerine, metne ilave edilmiş kelime kalabalığı okumayı zorlaştırıyordu. Geçtiğimiz günlerde kitabın yeni baskısı bir hayran çizimi kapak olacak şekilde tekrardan yayınlandı. Kitabın bu baskısını ben çok beğeniyorum. Çizim tam olarak Ivan ve Jas’ı yansıtıyor bence. Yenilenen baskıyla birlikte içerikte de düzenlemelere gidildiğini duydum fakat hâlâ hatalar var. Ancak bunlar okumanızı engelleyecek veya sizi çok sıkacak türden değil. Siz yine de karşılaşmaya hazır olun.
Yazarın Bir Diğer Kitabı: Sevgili Aaron
Kocası ve iki çocuğuyla birlikte Colorado’da küçük bir kasabada yaşayan yazar Mariana Zapata, bir erkek müzik grubu ile ilgili fanfiction’lar yazıyormuş. Şimdilerde ise kendine ait tarzı bulmuş gibi duruyor. Romantizm ve komediyi güzel bir şekilde harmanlayan Zapata’nın yayınlanmış 13 adet kitabı var. Bunlardan Sevgili Aaron ve Lukov’dan Sevgiler, Nemesis Yayınları tarafından dilimize çevrildi. Sevgili Aaron‘da Lukov’dan Sevgiler’de tanıyacağımız Jasmine’in ablası Rubby Santos’un hikâyesini okuyoruz
Gönüllü olarak çalıştığı yardım kuruluşunda Ruby’nin yapacak olduğu iş aslında çok basit. Sınır ötesinden eşleşeceği bir askerle, haftada bir defa ona bir mektup yazmalı veya e-posta ile iletişime geçmeliydi. İnsanlara yardım etmeyi seven nahif yaradılışlı bu kız kilometrelerce uzaktaki mektup arkadaşına aşık olur mu dersiniz? Aaron ve Ruby mesafeleri aşabilecek mi okuyup göreceğiz. Lukov’dan Sevgiler ve Sevgili Aaron birbirinden bağımsız iki kitap olsa da içlerinde bir diğerinden spoilerlar bulabilirsiniz.
Lukov’dan Sevgiler benim severek ve çok keyifle okuduğum bir kitap oldu. Umarım siz de okur ve en az benim kadar seversiniz. Bir sonraki incelemede görüşmek üzere.
Beğenebileceğiniz diğer yazılar:
Yazıyı burada paylaş: