Merhaba sevgili Bibliyoraf okurları. Bu yazımda size çok sevilen mitolojik karakterlerden biri olan Loki’den bahsedeceğim. Loki mitolojide nasıl anlatılıyor? Marvel evreninde nasıl gösterilmiş? Neil Gaiman ve Rick Riordan gibi yazarlar kitaplarında Loki’yi nasıl ele almış? Hepsinden bahsedeceğim. Hazırsanız başlayalım.
İskandinav Mitolojisinde Loki
Loki, İskandinav mitolojisinde fesatlık ve kötülük tanrısı olarak geçiyor. Tam adı Loki Laufeyson olan Loki, bir buz devinin çocuğu. Yani kendisi yarı Aesir, yarı buz devi. Güçleri arasında şekil değiştirme (cinsiyet değiştirme de dahil) ve illüzyon yeteneği bulunuyor. Mitolojide genellikle uzun yapılı, sivri çeneli ve turuncu saçlı olarak tasvir ediliyor. Bazen boynuzlu bazen de boynuzsuz olarak görülebiliyor.
Loki, Aesir tanrıları ve buz devleri arasındaki bir savaşta tanrılara yardım ediyor. Savaş sonrası Odin, yardımına karşılık olarak Loki’yi kan kardeşi ilan ediyor. Yani popüler kültürde bilinenin aksine Loki, Odin’in evlatlık oğlu değil.
Loki’nin bilinen iki evliliği oluyor. Eşlerinden ilki Sigyn. Loki ve Sigyn’nin, Vali ve Narfi isimli iki çocukları oluyor. Ancak bu evlilik çok uzun sürmüyor. Loki’nin ikinci eşi ise dişi dev Angrboda. Bu evlilikten Hel (Ölüler Diyarının Kraliçesi), Fenrir (Dev Kurt Fenrir) ve Jormungandr (Midgard Yılanı) doğuyor. Tanrılar doğalarından dolayı bu çocukların uğursuz olduğuna kanaat getiriyor. Nitekim bu konuda da haklılar. Çünkü Loki’nin çocukları Ragnarok’ta tanrıların sonunu getirmekte büyük bir rol oynuyor.
Baş Belası mı? Yoksa Yardım Tanrısı mı?
Loki her ne kadar baş belası ve kurnaz olsa da tanrılara sorun çıkardığı kadar yardım da ediyor. Kurnazlıklarıyla yarattığı tüm felaketleri telafi etmeye de özen gösteriyor.
Örneğin Loki, sırf eğlencesine Thor’un eşi Sif’in saçlarını kesmek gibi büyük bir hata yapıyor. Fakat Thor’un öfkesi üzerine Elflerle anlaşarak Sif’in saçlarını gerçek altınla değiştiriyor. Hatta sadece bununla kalmayıp içlerinde Thor’un ünlü çekici Mjolnir de olmak üzere oldukça değerli hediyelerle geri dönüyor.
Tanrılar, Loki’nin yeteneklerini ve sivri zekasını çoğu kez kendi lehlerine kullanıyor. Sorunun kaynağı Loki olsa da olmasa da bir problem olduğunda ilk suçlanan kişi olmasının yanı sıra sıkıntıyı çözen de hep Loki oluyor.
Mesela Thor, çekici Mjolnir’in çalındığını fark ettiğinde ilk olarak Loki’yi suçluyor. Fakat çekicin Devlerden Thrym tarafından çalındığı anlaşılınca Thor, Loki’nin yardımını istiyor. Thrym’in Mjolnir karşılığında Freja’yı eşi olarak istemesi sonucu bir çıkmaza giriyorlar. Fakat Loki’nin sivri zekası sonucu Thor gelinlik giyerek kendini Freja olarak tanıtıyor. Mjolnir’i geri verdikten sonra gelininin gerçek kimliğini öğrenen Thrym pek de mutlu olmuyor tabii ki.
Kötülüğün Timsali mi? Loki mi?
Loki’nin tanrılar arasında üst konuma yerleşmesini sağlayan şey, sıkıntılardan ustaca kurtulmasını sağlayan kıvrak zekası ve düzenbaz karakteri oluyor. Kendisi asla sözünü sakınmıyor. Hatta bu yüzden tanrılar olabildiğince ona bulaşmamaya çalışıyor.
Aynı zamanda Loki’nin her zaman her şeye mutlaka bir cevabı oluyor. Fakat bu cevaplar çoğu zaman küçümseyici ve iğneleyici oluyor. Haliyle bu özelliği de onu sevmemizde büyük bir rol oynuyor.
Fark ettiğiniz üzere Loki oldukça karmaşık bir karakter. Kendisi pek de güvenilir bir dost değil. Fakat kurnazlıklarını sırf kötülük olsun diye yapmadığını da birçok hikayesinden anlayabiliyoruz. Loki, daha çok şımarık bir çocuk gibi aslında. Sebep olduğu durumlar bazen kendi paçasını kurtarmak için, bazen de sırf kargaşa çıkarmak için oluyor. Yine de çoğu durumda tanrıları kurtaran da ta kendisi. Bu yüzden Loki’nin, kötülüğün timsali olarak tanımlanması çok da uygun değil.
Marvel Evreninde Loki
Marvel’da Loki, Thor’un üvey kardeşi ve Odin’in evlatlık oğlu olarak sinematik evrene uyarlansa da işin aslı böyle değil. Ama öyleymiş gibi devam edelim.
Marvel filmlerinde Loki’yi Tom Hiddleston canlandırıyor. (Bu noktada kendisine bayıldığımı ve rolü çok güzel taşıdığını düşündüğümü belirtmek isterim.) Loki’yi burada mitolojidekinin aksine uzun siyah saçlı ve nispeten daha güçsüz görüyoruz. Yani illüzyon yeteneklerinden faydalandığını ve birkaç kez şekil değiştirdiğini izledik ama gücünü tam kapasitesinde kullandığını hiç göremedik. (En azından dizisine kadar.)
Marvel evreninde Loki, Thor’un gölgesinde kalsa da en az Thor kadar sevildiği su götürmez bir gerçek. Kendisi bu evrende anti kahraman olarak lanse ediliyor. Buna rağmen birçok kez tanrılara ve özellikle Thor’a yardım ettiğini de gördük. Kaldı ki anti kahramanlar her zaman kötü adam olacak diye bir kural yok.
Loki’nin mitolojideki bencil yanını burada da görüyoruz. Onun için duygusal bağlantıların pek önemi yok. Önemli olan daima kendine fayda sağlamak. Ancak buna rağmen duygusal bir yanı da var. Özellikle Thor: Ragnarok filminde bu yanı ön planda. Böylelikle Marvel evreninde, zaman geçtikçe Loki’yi “kötü adam” olarak görmemeye başladık. (Aynısının Hades’in başına gelmesi dileğiyle…)
Yazının ilk kısmında Loki’nin mitolojideki ve Marvel evrenindeki karakteristik özelliklerini inceledik. Ayrıca küçük de bir karşılaştırma yaptık. Sırada Loki’nin kitaplarda nasıl ele alındığını incelemek var. Gelin hep birlikte sevdiğimiz yazarlar bu ele avuca sığmaz karaktere hangi pencereden bakmış, inceleyelim.
İskandinav Mitolojisi – Neil Gaiman
Hepimizin çok sevdiği bir yazar olan Neil Gaiman, İskandinav Mitolojisi kitabında Loki’ye bolca yer veriyor. Gaiman, kitapta İskandinav mitolojisinin aslına sadık kalarak ünlü mitleri tek tek ele alıyor. Aslında mitolojiye ilgim olduğundan ve olayları ezbere bildiğimden kitabı okurken sıkılacağımı düşünmüştüm. Ancak yazar, öykü anlatıcılığının ne demek olduğunu bana bu kitabı yüzüme çarparak öğretti. Teşekkürler Neil Gaiman. İskandinav Mitolojisi’nin her bir saniyesinden aşırı zevk aldım.
Neil Gaiman Loki’yi hiçbir zaman “kötü adam” olarak tanıtmıyor. Aksine en başından beri onu tanrıların yanında resmediyor. Her ne kadar çoğu sorunun altından kendisi çıksa da ne zaman işleri düşse tanrılara yardım eden de Loki oluyor. Kitap, İskandinav mitolojisine genel bakış şeklinde yazıldığından dolayı tamamen Loki odaklı değil. Ama bu aldığımız zevki azaltmıyor elbette.
Loki’nin onca sinsiliğine rağmen neden vazgeçilemez bir tanrı olduğunu bu kitapta açıkça görebiliyoruz. Anlatılan Loki, asıl mitolojideki Loki ile neredeyse aynı olsa da Gaiman anlatıcılığını kullanarak Loki’yi resmen canlandırıyor. Mitolojiye hiç ilginiz yoksa bile okumanızı tavsiye ederim.
Magnus Chase ve Asgard Tanrıları – Rick Riordan
Sıra, şahsi favorim olan yazara geldi. Rick Riordan, Magnus Chase ve Asgard Tanrıları serisi ile bir İskandinav tanrısının oğlu olan Magnus’un maceralarını konu alıyor. Seride Dünya Ağacı’nda geziyor, Einherjar, Loki’nin kızı ve aynı zamanda Müslüman olan bir karakterin peşinden gidiyoruz. Rick Riordan hoşgörüde sınır tanımıyor sayın seyirciler.
İlk kitapta olmasa da ikinci ve üçüncü kitaplarda şahsen Loki ile karşılaşıyoruz. Rick Riordan, mitolojiye uygun olarak Loki’yi kızıl saçlı ve sivri yüz hatlı biri olarak tasvir ediyor. Hatta yüzüne damlayan zehirden dolayı (mitolojide Loki’ye verilen bir ceza sonucu) yüzünün yara bere içinde olduğunu da görüyoruz.
Loki’nin kendisi bu seride kötü adam rolünde. Ama buna üzüldüğümü söyleyemeyeceğim çünkü Rick Riordan’ın anlatımını bilen bilir. En çirkin yaratıkları bile tatlı gösterecek mizahi bir yanı var. Riordan’ın kaleminden Loki’yi okumak benim için büyük bir zevkti.
Loki’nin Müjdesi – Joanne M. Harris
Bu kitabın diğerlerinden farkı, olayları Loki’nin ağzından dinliyor olmamız. Ve bence bu oldukça heyecan verici. Joanne M. Harris, Loki’nin Müjdesi’nde tarihin en oyunbaz tanrısının Kaos’un içinden çıkıp nasıl Asgard tanrılarının yanına yerleştiğini, Odin’le nasıl kan kardeşi olduğunu, Thor’un ve diğer İskandinav tanrılarının başına ne tür işler açtığını ve bunları yaparken aslında ne kadar “masum” olduğunu esprili bir dille, bizzat Loki’nin ağzından kısa hikayeler şeklinde anlatıyor.
Böylelikle bugüne kadar Thor, Odin veya başka anlatıcıların ağzından dinlediğimiz hikâyelerin bir diğer yüzünü görüyoruz. Harris’in başarılı yazım stili hem mitolojiye yeni olanları ortada bırakmıyor, hem de mit uzmanlarını sıkmıyor.
Kitaptaki Loki sık sık kendisine güvenilmeyeceğinden bahsedip, kurnazlığı ile kendini haklı çıkarmaktan geri kalamıyor. Mizahi anlatım tarzı Loki’ye o kadar yakışıyor ki okurlar olarak başka türlüsünü kabul etmezdik diye düşünüyorum.
Cadının Yüreği – Genevieve Gornichec
Bu defa Loki’yi, Angrboda’nın ağzından, bir cadı ve buz devi olan eşinden dinliyoruz. Genevieve Gornichec, Cadının Yüreği’nde İskandinav mitolojisinin göz ardı edilen ancak Ragnarok’un kilit noktası olan buz devi cadı Angrboda’nın hikâyesini anlatıyor. Loki’nin Asgard tanrılarından gizlediği eşi; Fenrir, Hel ve Jormungundr’un annesi; Odin’in alt edemediği rakibi Angrboda, bu kibirli tanrıların dünyasında kendi destanını yazma fırsatına ilk kez kavuşuyor.
İskandinav mitolojisi kısmında da bahsettiğim gibi, Loki’nin oldukça tehlikeli üç çocuğunu doğuran Angrboda, mitolojik hikayelerde yitip giden kadın karakterler arasında.
Bu hikayede de Loki yine bildiğimiz gibi. Kurnaz, sinsi, muzip ve tanrıların başına dert açtığı kadar bu dertleri çözebilen de biri. Fakat bunların yanı sıra, diğer kitaplardan farklı olarak, Gornichec bize duygusal, kırılgan ve kendi kimliğiyle ilgili sıkıntılar yaşayan bir Loki sunuyor. Bu kitapta Loki’yi daha çok bir baba, eş ve tanrılar arasında bir türlü yerini bulamayan bir karakter olarak görüyoruz.
Evet, benim söyleyeceklerim bu kadar. Okur/yazar olan herkesin hayatının bir noktasında mitoloji ile yolları kaçınılmaz olarak kesişiyor. Umarım sizin için bunu keyifli hale getirebilmişimdir. Daha fazlası için beni ve Bibliyoraf’ı sosyal medya hesaplarımızdan takip etmeyi unutmayın. Mavilerle kalın. 💙
Yazıyı burada paylaş: