Yurt dışında 2020 yılında yayınlanan Meksika Gotiği, uzun bir bekleyişin ardından ülkemizde İthaki Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Biz de sizler için kitap hakkında bilmeniz gerekenleri bu yazıda derledik! İyi okumalar!
Bu kitap, Silvia Moreno-Garcia’nın dilimize çevrilen üçüncü kitabı. Yazarın Yeşimin ve Gölgenin Tanrıları kitabı geçtiğimiz yıl İthaki Yayınları’ndan çıktı. Bir diğer kitabı olan Gölgede Yürüyen Kız ise Nemesis Yayınları tarafından okurlara sunuldu.
Okurlar tarafından oldukça başarılı bulunan Meksika Gotiği, Bram Stoker ve Nebula Awards gibi prestijli ödüllere aday gösterildi. 2020’de Goodreads Korku Ödülü’nü, 2021’de ise Pacific Northwest Booksellers Association Ödülü’nü kazandı.
Meksika Gotiği Ne Anlatıyor?
Meksika Gotiği, 1950’ler Meksika’sında geçen, adından da anlaşıldığı üzere bir gotik/korku/gerilim kitabı. Gotik unsurların olmazsa olmazı gizemli bir ev, sırlarla dolu karakterler, karanlık bir atmosfer ve gittikçe şiddeti artan tehlike unsurları bu kitapta da bol bol bulunuyor.
Bütün olaylar Noemi’nin, yeni evli kuzeni Catalina’dan oldukça şüpheli bir mektup almasıyla başlıyor. Catalina mektubunda, kocasının onu zehirlediğini düşündüğünü belirtiyor. Bunun üzerine hemen Catalina’nın evi Doruk Mevki’ne giden Noemi’yi hiç tahmin edemeyeceği olaylar bekliyor. Eve adımını attığı ilk anda garip ve karamsar atmosferi hisseden Noemi, Catalina’nın yeni ailesi ile tanışınca hislerinin gerçeğe oldukça yakın olduğunu farkediyor.
Noemi, kuzenini kurtarmaya ve sırlarla dolu Doruk Mevki’nin gizemini çözmeye karar veriyor. Fakat Catalina’nın korkutucu eşi Virgil ve Noemi’yi oldukça rahatsız eden aile reisi Howard Doyle işlerini oldukça zorlaştırıyor. Zeki, sofistike ve yaşadığı döneme göre oldukça asi olan Noemi’nin kitaptaki mücadelesi ve değişimi okura gerçek bir okuma zevki sunuyor.
Meksika kökenli yazar Silvia Moreno-Garcia, kitabındaki kasabayı Meksika’nın Real del Monte’sini esas alarak yazdığını belirtiyor. Kitap aynı zamanda ırkçılık ve sömürgecilik gibi önemli konulara da yer veriyor.
Lovecraft ve Arthur Conan Doyle
Yazar, Goodreads’teki yorumunda, kitaptaki karakterlerden Howard Doyle’un ismini oluştururken ünlü yazarlardan esinlendiğini belirtiliyor. Howard ismi, gotik edebiyat denince akla ilk gelen H.P. Lovecraft’ın ilk adı olan Howard’a gönderme yapıyor. Fakat bu gönderme hiç de olumlu bir gönderme değil. Moreno-Garcia yayınladığı makalede Lovecraft’ın eserlerinde kadın karakterleri kurgularken yaptığı seçimleri oldukça eleştiriyor.
Doyle adı ise Sherlock hikayeleriyle tanıdığımız yazar Arthur Conan Doyle’dan geliyor. Moreno-Garcia, yorumunda Arthur Conan Doyle’un bazı eserlerindeki ırkçı tasvirleri ve paranormal olaylara olan ilgisi nedeniyle onu seçtiğini belirtiyor.
Gerilim Yaratan Karakterler
Kitapta gerilim etkisi yaratan ana etken, kitabın konusundan ziyade karakterleri. Karakterlerin hepsi oldukça gerçekçi bir şekilde kurgulamış. Yazar bu konuda o kadar başarılı ki çoğu okur, bazı karakterlerin olduğu bölümlerde istemsizce gerildiklerini belirtiyor.
Kitapta, adı ilk geçtiği andan itibaren tüyler ürperten Virgil, gerçek bir kötü karakter. Yazar, Virgil karakteriyle hırsın insanı nasıl kör edebileceğini çok güzel bir şekilde özetlemeyi başarıyor. Zihin oyunları ve tuzaklarıyla kitap boyunca Noemi’nin kafasını karıştırmayı başarabilen tek karakter de Virgil oluyor.
Virgil’in babası olan Howard Doyle, aslında kitapta çok yer alan bir karakter değil. Ancak kendisi, oldukça rahatsız edici sahnelerin de yıldızı. Bu karakter, yazarın ismini yaratırken seçtiği bütün özellikleri yansıtıyor. Doruk Mevki’ni yöneten, Virgil’in kuzeni Florence, oldukça agresif bir karakter. Aşırı kuralcı ve kısıtlayıcı hareketleriyle, Noemi’nin kitap boyunca en fazla çatıştığı karakter de Florence’dan başkası değil.
Ailenin en küçük üyesi Francis ise tüm bu karakterlerin aksine oldukça masum. Okurlar tarafından çok sevilen Francis, yaşamı boyunca baskı altında kalmış biri. Francis, geçmişte olan her şeyin onun kaderi olduğu ve kabullenmesi gerektiği düşüncesi ile yetiştiriliyor. Doruk Mevki’nin dışında bir hayatı hayal dahi etmemiş olan bu karakter, Noemi’nin gelişiyle ilk defa hayatını sorgulamaya başlıyor.
Catalina kitabın merkezinde olmasına rağmen oldukça silik bir karakter. Bütün olaylar Catalina’nın başına gelenlerle ilgiliyken yazarın bu karakteri olaylardan soyutlayıp bir odada üç-dört kez konuşturmaktan daha ileri gitmemesi kitabın en çok eleştirilen yanlarından biri.
Korku Kitabı Olma Konusunda Başarılı Mı?
Meksika Gotiği, üçüncü kişi bakış açısından, Noemi’nin yaşadıkları üzerinden anlatılıyor. Gizemlere dair ipuçları Noemi’nin gözünden okura yansıtılıyor. İpuçları derken, aslında kitabın o kadar da karmaşık bir olay örgüsü yok. Birçok okur, olayları çözmenin çok kolay olduğunu belirtiyor. Meksika Gotiği korku kategorisinde yer alsa da tam olarak gerçek bir korku kitabı değil. Kitap daha çok gerilim ögeleri ile öne çıkıyor. Olayların kolay bir şekilde tahmin edilebilir olması kitapta verilmek istenilen korku hissiyatının önüne geçiyor.
Okurlar aynı zamanda kitabın Dracula, Jane Eyre ve Rebecca eserlerine oldukça benzediğini belirtiyor. Bu yüzden Meksika Gotiği’ni okurken bazı bölümleri daha önce okuduğunuz hissine kapılabilirsiniz.
Meksika Gotiği Televizyona Uyarlanıyor
Meksika Gotiği’nin hakları 2021’de Hulu tarafından satın alındı. Kitap, Riverdale dizisinden tanıdığımız Mark Consuelos ve eşi Kelly Ripa’nın yapım şirketi tarafından uyarlanma aşamasında. Henüz dizi ile ilgili fazla bir bilgi verilmedi. Fakat hiç tereddüt etmeden, gerilim severleri sevindirecek bir yapım geliyor diyebiliriz.
Gotik severlerin okumaktan zevk alacağı Meksika Gotiği hakkında söyleyeceklerimiz bu kadar. Kitapla ilgili yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın. Hepinize iyi okumalar!
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: