Hem ülkemizde hem de yurt dışında Değersiz Bir Hayat kitabıyla ilgileri üstüne toplayan Hanya Yanagihara, yedi yıllık bir aradan sonra geri döndü. Ocak ayının başında yeni kitabı To Paradise’yi tanıtan Yanagihara’nın Goodreads ile yaptığı bu röportaj Işıl Karabulut tarafından dilimize çevrildi.
1: Bu metin Işıl Karabulut tarafından Bibliyoraf.com için çevrilmiştir. Çevirmenin ve Bibliyoraf’ın izni olmadan başka bir sitede kullanılamaz.
başlık
Goodreads: Bu kitabın ilhamını nereden aldığınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Ayrıca, bu kitap ile yazdığınız diğer iki roman arasındaki benzerlik ve farklılıklar nedir?
Hanya Yanagihara: 2017’de Müslümanlar’ın ülkeden men edilmesiyle “cennet” konsepti hakkında, özellikle Amerika’nın bir cennet olarak görülmesi hakkında düşünmeye başladım. Amerika’yı başından beri yanlış mı tanımlıyorduk diye merak ettim? Gerçekten, nasıl bir cennet insanları dışarıda tutarak içeri girmesine izin vermezdi ki? Belki de, en başından beri, Amerika’nın herkese açık bir ülke olduğu anlayışı yanlıştı.
Bu fikri yazıya geçirme aşaması 2018 Mart’ında başladı. Yazmaya başladığım andan itibaren eş zamanlı olarak gerçek olaylar, hayali olanlarla zıt düşmeye başladı. Ama bu, yazım şeklimi pek etkilemedi. Bir anlamda siyasetle hiçbir alakası yoktu, bir anlamda da ise siyasetle ilgiliydi.
Değersiz Bir Hayat ile bu kitap bir bakıma tarihsellik açısından benzeşiyorlar. Değersiz Bir Hayat zamandan, bu kitap ise gerçek tarihten kopuk.
Ayrıca, tüm kitaplarımda “utanç” temasının ortak olduğunu düşünüyorum.
Goodreads: To Paradise’ın üç bölümü de yüzer yıl aralıklarla New York’ta geçiyor. Neden New York romanın merkezinde?
Hanya Yanagihara: New York’ta yaşamakla ilgili herkesin ortak bir fikri var. Buraya ne zaman gelirseniz gelin size hep “30 yıl önce gelecektiniz ki..” derler. Burada çok uzun yıllar yaşamama rağmen New York fetişize ettiğim veya -içindeki insanlar haricinde- duygusal bağ kurduğum bir yer değil.
Bir bakıma kitapta herkesin ya New York’ta doğduğu ya da bir şeyden kaçmak ve ya bir şeyi kanıtlamak için New York’a geldiği doğru. Ki bence bu, tüm insanların New York’a gelme sebebidir.
Bu kitap servet, gelir eşitsizliği ve boş vaatlerle dolu olan New York’tan başka bir yerde geçemezdi. Burası yalnızca kültürleri değil bir sürü ideolojiyi de bünyesinde barındıran bir şehir.
hanya yanagihara
Goodreads: Kurgunda yapı olarak, neden yüzer yıl arayla anlatılan üç hikâye kullandın? 93 yılının bir anlamı var mıydı?
Hanya Yanagihara: Kafamda hep böyleydi, birkaç yüzyıl arayla bölünmüş hikâyeler, bu sebepten dolayı 1893, 1993 ve 2093 şeklinde kaleme aldım.
1893 yılı spesifikti. Hawaii’nin ilhak edilerek Amerika’nın kolonici imparatorluğunun bir nevi zirveye çıktığı bir yıldı. Ayrıca bu kısım, 19. yüzyılın sonunu anlatan bir hikâye, bir yüzyıl sonu romanı, 19. yüzyılın nasıl da tamamen kibirle sona erdiğini anlatıyor. Ayrıca umarım kitabın üç kısmında da, dünyanın her yeni yüzyıl ile birlikte nasıl değiştiği ve ülkenin gidişatıyla ilgili yaşanan varoluşsal ve kültürel tedirginliği korumayı başarabilmişimdir.
GR: Kitabın isminden bahsettiniz. Diğer seçenekleriniz nelerdi?
HY: Her kısmın nasıl biteceğine dair içimde bir his vardı ve üçüncü kısım “to paradise” kelimeleriyle bitecekti. Böylece, kitabın ismine de karar vermiş oldum.
GR: Karakterler için hayatınızda ilham aldığınız biri var mı?
HY: Hayır, bence tüm kitaplarda karakterler yazarın ta kendisidir.
GR: Kitabınızı pandemi öncesinde yazmaya başladınız. Kovid’in üstesinden gelmeye çalıştığımız o dönemler hikâyenizi etkiledi mi?
HY: Çok az. Hepimizin evden çalışmaya başladığı dönemde -sanırım 8 Mart 2020 falandı- kitaba derinlemesine gömülmüş durumdaydım. Her şeyi planlamıştım, ne olacağını biliyordum.
Yazmaya başladığımdan beri değişen ve gelişen en büyük şey iklimdi. İlk başta, üçüncü kitap bir tür nükleer kışta, her şeyin çok ısınıp fokurdadığı ve sonunda donduğu bir dünyada, geçecekti. Ancak bu olay örgüsünün gerçekleşmesi çok uzun sürecekti, bu yüzden büyük ısınmanın tam ortasında geçmesine karar verdim.
başlık
GR: Hem bu kitapları yazıp hem de New York Times için çalışmanız inanılmaz. (Hanya Yanagihara The New York Times Style Magazine’de yazı işleri müdürü.)
HY: Aslına bakılırsa ikisi de çok farklı beceriler gerektiriyor. Yazı işleri müdürü olduğunuzda, yazının son haliyle ilgilendiğiniz için işiniz daha çok metin tabanlıdır. Bir kitap yazdığınızda ise yalnızca yaratıcılıkla alakalıdır ve sadece size aittir. Teslim etmeniz gereken bir saat, uzunluğu hakkında endişelenmeniz için gereken bir sebep yoktur çünkü hiçbir zaman “Bu yazıyı 500 kelime kısaltman gerekiyor” diyen bir editörünüz olmayacaktır.
GR: Bu kitap için nasıl araştırmalar yaptınız?
HY: Bu kitap için yaptığım tek gerçek araştırma Manhattan’daki Rockeffeler Üniversitesinde bazı bilim insanlarıyla konuşmaktı. Bir aile dostumuz beni orada çalışan bir virologla, yüksek lisans yapan birkaç kişiyle ve EcoHealth’de çalışan -kendisi bir zoonoz, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar üzerine çalışmalar yapan biri- bir doktorla tanıştırdı. Seri şekilde beş röportaj yaptım.-bunlardan dördü 2017’nin başlarında Rockefeller ve EcoHealth’tekilerle yaptıklarımdı-. Ama ondan sonra başka bir şey yapmadım.
GR: Bundan önce Değersiz Bir Hayat’ta değindik. Merak ediyorum, kitabın özellikle TikTok ve #BookTok gibi sosyal medya üzerindeki etkisi ve uzun ömürlülüğü hakkında ne düşünüyorsunuz?
hanya yanagihara
HY: Geçenlerde Değersiz Bir Hayat’a emek veren editörümden geçmişte gelen bazı e-postaları ve kitabın kaderiyle ilgili kasvetli tahminleri inceliyordum. Kitabın şu anki okuyucu kitlesine ulaşmasını kimsenin beklediğini sanmıyorum. Bir okuyucu kitlesi olacağını biliyordum ama bu kitlenin benim hissettiğim kadar yoğun duygular hisseden küçük bir grup insan olmasını bekliyorum. Bu kitlenin bu kadar büyük olmasını beklemiyordum. Aslına bakılırsa bunu kimsenin beklediğini sanmıyorum.
Tiktok gibi bir yerde, insanların kendi edebi topluluklarını oluşturması epey devrimsel. Değersiz Bir Hayat’ı yayınlarken bu yoktu ve bence bu sosyal medyanın iyi yönde kullanımlarından biri.
GR: Son soru, okuyucular To Paradise hakkında başka ne bilmeli?
HY: Bence her okuyucu ilk sayfadan itibaren kendini kitaba teslim edecek. Diğer kitaplarıma kendilerini teslim eden her okuyucu için minnettarım. Umarım aynısını bu kitap için de yapabilirler.
Bu yazının redaktörlüğünü Aydan Yalçın yapmıştır.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: