Merhaba sevgili okur. Ephesus Yayınları’dan çıkan Dikenlerin Büyüsü, geçtiğimiz haftalarda Türk okurlarla buluştu. Dikenlerin Büyüsü; tasarımı, cildi, konusu ve birçok detayıyla daha ilk günlerden okuru etkisi altına aldı. Okurların büyük bir kısmının beğeniyle karşıladığı kitapta bizleri farklı unsurlar ve bambaşka bir hikaye karşıladı. Biz de bugün sizlere neden elinizdeki her şeyi bırakıp Dikenlerin Büyüsü okumanız gerektiğini anlatacağız!
1. Canlı Kitaplar ve Kütüphanede Büyüyen Bir Kız Çocuğu
Evet, doğru duydunuz! Dikenlerin Büyüsü’nde sizleri canlı kitaplar bekliyor. Elisabeth’in dinlediği ve anladığı bu büyü kitapları Dikenlerin Büyüsü’nü en farklı kılan özelliklerinden birisi. Üstelik bu büyü kitapları Sihrişer’e dönüşme tehlikesi olan, kütüphanelerde koruma altında tutulan kitaplar. Her büyü kitabının farklı seviyeleri var ve bazıları büyük tehlike arz ediyorlar. Sanıyoruz ki daha önceki fantastik kitaplarda karşılaşmadığımız bu unsur, tüm okurların kalbini çalmayı başardı. Kitapların gerçekten büyük rol oynadığı Dikenlerin Büyüsü’nde Elisabeth’in kütüphanede çırak olması da sevdiğimiz unsurlardan birisi. Henüz bir çırak olan ve Muhafız olmanın hayalini kuran Elisabeth, kendini kütüphanelere ait hissediyor ve kütüphaneleri evi olarak görüyor. Biz kitapların böylesine güzel yer edindiği Dikenlerin Büyüsü’ne sizlerin de bu yüzden kendinizi yakın hissedeceğinizi düşünüyoruz!
2. Sizleri Atmosferiyle Etkileyen Fantastik Bir Evren
Tüm bu büyülü kitaplardan, Sihrişer’den bahsetmişken yazarın kurduğu fantastik dünyanın geriye kalanından bahsetmemek olmaz. Büyülü ve korunan kitaplar, Sihirzadeler, iblisler bu evrenin en etkileyici yönleri. Dikenlerin Büyüsü’nde iblisler ve Sihirzadeler’le dolu oluşturulan bu evren diğer kitaptakilerden oldukça farklı. Yazar türdeşlerinden sıyrılarak kendi sistemini ve evrenini kurmuş. Tüm bu detayları gözettiğimizde yazarımızın tek bir kitap ile bu evreni sonlandırmasına üzülmüş olabiliriz. Yazarın böylesine bir dünyayı geleneğin aksine birkaç kitapla değil de bir kitapla sınırlamış olması oldukça dikkat çekici detaylardan. Bu detay kimi okurların hoşuna gitse de biz böylesine güzel bir dünyayı daha çok detaylandırılmış bir şekilde okumak isterdik.
3. Sürükleyici ve Akıcı Bir Kurgu
Fantastik dünyaları özleyenler, bir türlü reading slumptan çıkamayanlar; Dikenlerin Büyüsü sizler için harika bir tercih olacaktır. Yazarın tüm bu fantastik ögeleri, karakterleri ve durulmaz macerayı bir kitapta anlatıyor olması Dikenlerin Büyüsü’nü fazlasıyla sürükleyici bir kitap haline getiriyor.
Öyle ki kitabın atmosferine girdiğiniz andan itibaren bir yandan evreni tanımaya çalışırken bir yandan da kurgunun içinde kaybolduğunuzu hissediyorsunuz. Bir noktadan sonra ise Elisabeth ve Nathaniel’ın ilişkisini okumak, karakterlere eşlik etmek ve gitgide sarpa saran bir maceranın içinde onlara eşlik etmek gerçekten çok keyifli. Sanırım kitabı sevseler de sevmeseler de herkesin ortak düşüncesi kitabın çok akıcı ve sürükleyici olduğu yönünde.
4. Etkileyici Bir Aşk: Nathaniel & Elisabeth
Biliriz ki fantastik kitaplarda geçen, büyük bir mücadele ve macerada savrulan aşkları okumak en heyecanlısıdır. Nathaniel ve Elisabeth de tam olarak biz okurlara bunu sunuyor. Tanışmalarından itibaren eğlenceli ilişkileri ve diyaloglarıyla okuru kendine bağlamayı başarıyor. Özellikle kitabın ortalarında Nathaniel’i biraz daha Elisabeth’in yanında görmek isterdik, söylemeden geçemeyeceğiz. Ayrıca kitabın gözümüzde bir başka artısı da aşk üçgeni içermemesi. Fantastik genç yetişkin türde bir eser olduğunu düşünürsek bu bizler için inanılmaz bir artı çünkü habire araya çomak sokmaya çalışan, kitabın kurgusunu yıpratan bir aşk üçgeni yok!
5. Alışılmadık ve Harika Bir Karakter: Silas
Kitabın en güzel, en harika -hayır, abartmıyoruz- detayı kesinlikle Silas’tı diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Kitabı okuyan herkesi vardığı bir başka karar da kitabın en güzel yönünün Silas olduğu. Ana karakterlerimizden birisi olan Silas; geleneksel karakterlerden, her kitapta gördüğümüz karakterlerden çok farklı bir karakter. Öncelikle kendisi bir iblis. İblisler Dikenlerin Büyüsü’nde gerçekten farklı ve okuru şaşırtan bir yere sahipler. Silas hem bu yerle uyum sağlarken hem de okurun kalbini kazanmayı başarıyor. Her bir olayla ve problemle karşı karşıya kaldığımızda herkesin içinden “Silas nerede?” geçmiştir, eminiz. Biz Margaret Rogerson’un kaleminden Silas hakkında daha çok şey okumayı ve onu daha çok tanımayı çok isterdik. Çünkü kitap boyunca abartılması gereken, her tehlikede yer bulan ve tüm övgüleri hak eden bir karakter. Keşke onun yaptıklarından ve fedakarlıklarından daha çok bahsedebilsek ancak spoiler vermemek adına Silas hakkında konuşmayı da burada sonlandırıyoruz.
Bir yazının daha sonunda geldik! Dikenlerin Büyüsü çıkışıyla hepimizi heyecanlandıran ve bizim ekipçe keyifle okuduğumuz bir kitap oldu. Umarız sizler de fantastiğe tek bir kitap olmasıyla daha farklı bir bakış getiren bu kitaba bir şans verirsiniz.
Kapak görselindeki çizim Melanie Bourgeois tarafından çizilmiştir.
Beğenebileceğiniz diğer içeriklerimiz:
Yazıyı burada paylaş:
Ancak. Ve veya. Lakin ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ya da.