Merhaba sevgili Bibliyoraf okurları. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Ben de bu değerli günde, sizlere anlamlı kitaplar önermeye geldim. Ama lütfen bu kitapları sadece kadınlar okumalı gibi bir yanılgıya düşmeyelim. Bu listedeki kitapları özellikle erkeklerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Hazırsanız başlayalım.
1. Küçük Kadınlar – Louisa May Alcott
Bu kitapta askerlik görevine giden bir babanın ardında bıraktığı dört kızının ve annelerinin hikâyesini okuyoruz. Birbirinden tamamen farklı ama bir o kadar da iyi anlaşan dört kız kardeş: Meg, Jo, Beth ve Amy. Kitabı Jo’nun gözünden okuyoruz. Jo, yazar olmak için çabalayan hayal gücü geniş bir kız. En büyükleri Meg’in hayali ise balolarda boy göstermek ve zengin biriyle evlenmek. Beth, aralarındaki en sakin ve umut dolu olanı. Müzikle ilgileniyor. En küçükleri Amy ise biraz bencil. Büyük hayaller kuruyor ve resim yapmayı seviyor. Küçük Kadınlar da bu dört kız kardeşin aile olmanın ne demek olduğunu tecrübe ettiği bir yılı anlatıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Kitap geçtiği dönemin savaşları, aile ilişkileri ve erdem gibi bir çok konuya değiniyor. Ayrıca yazar, o dönemin kadınlarının yaşadığı baskıyı okuyucuya oldukça etkileyici bir biçimde aktarıyor. Karakterlerin yaşadıkları dönemdeki toplum baskısını bu sayede iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kitap akıcı ve sade bir dile sahip. Her yaştan okuyucuya uygun. Herkesin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum.
2. Ben, Kirke – Madeline Miller
Sırada 2018’in en iyi fantastik kitabı seçilen Ben, Kirke var. Kitapta nesiller boyu yan karakter olarak kalmış olan Kirke’nin hikâyesini okuyoruz. Kirke çocukluğundan beri dışlanan, sevgi görmeyen ve özel güçleri olmayan biri. Kalabalık bir aileye ve nüfuzlu bir babaya sahip olsa da hiçbir zaman kendini bir yere ait hissedemeyen Kirke, bu kitapta kendi yolculuğuna çıkıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Mitolojide ve çoğu efsanede kendisi kötü bir cadı olarak lanse edilse de bu kitapla birlikte işin aslının böyle olmadığını anlıyoruz. Hikayeyi bu defa Kirke’nin ağzından dinlemek mitolojilere hatta kahramanlara olan bakış açımızı değiştiriyor. Kitap bize, tanrıça bile olsanız kadın olmanın her yerde ve her şekilde zor olduğunu hatırlatıyor. Herkesin, özellikle kadınların, okuması gerektiğini düşünüyorum çünkü oldukça ilham verici ve aydınlatıcı bi kitap.
3. Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
Bu listeden sadece tek bir kitap seçmeniz gerekseydi direkt bu kitabı elinize tutuştururum. Kitap bir kadının bir şeyler başarabilmesi ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi için kişinin neden kendine ait bir odası olması gerektiğini açıklıyor. Yani bir kadının, erkek egemen dünyada ayakta kalabilmesi için belli bir miktar paraya ve kendi özel alanına ihtiyacı var diyor Woolf. Kitap “sadece kadınlar!” şeklinde bir haykırışta bulunmak yerine, ”eşitlik” hakkında sakince oturup konuşalım diyor. Ve bu önemli konu Woolf’un becerikli kalemiyle birleştiğinde ise kitap tadından yenmiyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Kitabı okurken çok net bir şekilde ”bu kitabı kesinlikle erkekler okumalı” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Çünkü günlük hayatta karşı karşıya kaldığımız bu ataerkil canavarı görsünler istiyorum. Virginia Woolf’a böylesine güzel bir incelikle kaleme alığı için de teşekkür etmemiz gerek.
4. Görünmez Kadınlar – Caroline Criado Perez
Kitabın tam adı Görünmez Kadınlar, Erkekler için Tasarlanmış Bir Dünyada Veri Yanlılığı ile Yaşamak. Bu kitap kadına dair her şeyin ısrarlı bir şekilde göz ardı edilmesinin getirdiği boşluğa odaklanıyor. Kitapta özellikle cinsiyet körlüğünün eşitlik olmadığı vurgulanıyor. Kitap, eşitliğin gerçekleşmesi için farklı temsiliyetler olması gerektiğini anlatıyor. Azınlıkların ve kadınların yeteri kadar temsil edilmediği yerlerde cinsiyet veri boşluğunun oluşturacağı sorunlardan kaçmanın mümkün olmadığını dile getiriyor.
Kitap neredeyse hayatın her alanına değiniyor. Kadınların ataerkil düzende yaşadığı zorlukları açıkça ve kaynak göstererek anlatıyor. Kitabı okuduktan sonra toplumda çoktan normalleştirdiğimiz bazı detayların farkına varıyoruz. Feminist damarımızı epey kabartan bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.
5. Sevilen – Toni Morrison
Pulitzer ödüllü, Sevilen, kölelik hakkında yazılmış en çarpıcı romanlardan biri. Yazar bu romanını gerçek bir hikâye üzerine kurgulamış. Roman, köleliğin siyahiler üzerindeki travmatik etkisini etkileyici ve vurucu bir dille anlatıyor. Olaylar, İyi bir beyaz ailenin yanında yaşayan fakat dövülmeyen, aç bırakılmayan, damızlık olarak kullanılmayan, bazen fikirlerini dile getirmesine bile izin verilen bir köle ailesinin çevresinde geçiyor.
Hikâye bazı yerlerde yazarın ağzından, bazı yerlerde ise kahramanların ağzından anlatılıyor. Bu roman, zamanda bir ileri bi geri giden çok katmanlı bir eser. Edebi anlamda da oldukça başarılı bulunuyor. Ancak okuması, içten hissettirdiği duygular dolayısıyla oldukça zor.
6. Jane Eyre – Charlotte Bronte
Sırada kalınlığı ile okurları korkutsa da oldukça akıcı bir kitap olan Jane Eyre var. Jane, yetim kaldıktan sonra teyzesinin ve onun şımarık çocuklarının kaldığı eve yerleşmek zorunda kalıyor. Bu evde hiç sevilmeyen ve dışlanan Jane, bir süre sonra yatılı okula giderek kendini geliştiriyor. Biz de okuyup bir öğretmen olan Jane’in ve aşık olduğu Mr.Rochester’ın hikâyesini okuyoruz.
Jane Eyre, kadınların hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda romantizm akımının en önemli örneklerinden biri. Yazıldığı döneme bakılırsa Jane Eyre’in oldukça cesur bir feminist roman olduğunu söyleyebiliriz. Okurlara zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşme öyküsünü sunuyor.
7. Yeşilin Kızı Anne – L.M. Montgomery
Henüz Anne ve onun hayal gücüyle tanışmadıysanız şimdi bunun tam zamanı. Anne’in hikâyesi öylesine sıcak ki, içinde illaki kendinizi bulabileceğiniz bir parça var. Anne hayatı boyunca yetimhanelerde büyümüş küçük bir kız çocuğu. Bir gün Avonlea adında küçük bir köyde yaşayan çiftçi bir abla kardeş olan Marilla ve Matthew Cuthbert, onu evlat edinmeye karar veriyor. Çiftlikte kendilerine yardım edecek bir erkek çocuk istiyorlar. Ancak bir karışıklık sebebiyle karşılarında Anne’i buluyorlar. Anne, yetimhaneye geri dönmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Kitap boyunca Anne’in sayfalarca konuştuğuna, fütursuzca konudan konuya atladığına ve hayal gücünün sınırlarını zorladığına şahit oluyoruz. Kitap sade bir dile sahip ve küçük yaştaki okurlar için biçilmiş kaftan. Ancak kesinlikle her yaştan insanın zevk alabileceği akıcılıkta. Ayrıca Netflix’in kitabı Anne With An E ismiyle diziye uyarladığını söylemekte de fayda var. Dizi kitabın okurları tarafından çok beğenilmişti.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Umarım keyif almışsınızdır. Daha fazlası için Bibliyorf’ı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın. Herkesin kadınlar günü kutluyorum. Gülüşünüz yüzünüzden eksik olmasın. Mavilerle kalın. 💙
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Ama fakat ancak. Lakin ve çünkü. Fakat ama neden. Çünkü ve yalnız. Ve ile de ki. Ama fakat ancak. Lakin ve çünkü. Fakat ama neden. Çünkü ve yalnız. Ve ile de ki. Ama fakat ancak. Lakin ve çünkü. Fakat ama neden. Çünkü ve yalnız. Ve ile de ki.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Yazıyı burada paylaş: