Milli Mücadele'nin Yazarı: Halide Edib Adıvar

Milli Mücadele’nin Yazarı: Halide Edib Adıvar

Türk Edebiyatı, girdiğinizde kaybolacağınız devasa bir labirent. Ucu bucağı yokmuş gibi görünüyor. Hâliyle, birçok yazarı tanıma şansı bulamıyor, bazılarının isimlerini bile bilmiyoruz. Ancak bu labirentin içinde bazı yazarlar var ki, onlar yolun üzerindeki ışık gibiler. Onları görmemek mümkün değil. İşte biz de bugün, ışığını görebilme şansına eriştiğimiz bir yazardan bahsedeceğiz: Halide Edib Adıvar. Keyifli okumalar dilerim!

Halide Edib Adıvar Kimdir?

Bir yazar, akademisyen ve siyasetçi olan Halide Edip, 1884 yılında İstanbul’da doğdu. Annesini küçük yaşta kaybetti. İlköğretimini evde aldığı eğitimlerle tamamlayan yazar daha sonra Amerikan Kız Koleji’ne gitti. Okuldan uzaklaştırıldığı dönemde, İngilizce’den çevirisini yaptığı bir çocuk kitabının basılmasıyla okulun yüksek sınıfına geri döndü. Jacob Annot’tun yazdığı Ana adlı bu eserin çevirisi, kendisinin II. Abdülhamit tarafından “Şefkat Nişanı” ile ödüllendirilmesine de vesile oldu. Eğitimi boyunca Fransızca ve İngilizce dersleri aldı. Fransız edebiyatı ilgisini çeken alanlardan biriydi.

Koleji 1901 yılında bitiren Halide Edib, aynı yıl içerisinde evlendi. Hocası Salih Zeki ile olan bu evliliğinden iki oğlu oldu. Okulunu bitirdikten sonra bir gazetede kadın haklarıyla ilgili yazılar kaleme almaya başladı. Bununla kalmadı, hayatının her anını dolu dolu ve birçok alanda aktif olarak geçirdi. 1950 yılında İzmir milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. Fakat dört yıl sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne Siyasi Vedaname isimli bir yazı yazarak görevini bıraktı. Tekrar akademisyenliğe döndü. Ertesi yıl ikinci eşi Adnan Adıvar’ı kaybetti ve bu ayrılık onu büyük ölçüde sarstı. Hayatının kalanında sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalıştı. 9 Ocak 1964’te böbrek yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti.

Halide Edib’in Yazarlığı

Halide Edib’i genelde belli başlı eserleriyle tanıyoruz. Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye ve Sinekli Bakkal kendisinin en çok bilinen eserleri. Ancak onun kalemi, bunlardan çok daha fazlasını yarattı. 1908 yılı, kendisi ve yazın hayatı için bir dönüm noktası oldu. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte gazetelerde kadın haklarıyla ilgili yazılar yazmaya başladı. İlk yazısını Tevfik Fikret’in çıkarttığı Tanin isimli gazetede yayımladı. Bir süre sonra yazıları Osmanlı’nın muhafazakâr kesiminin tepkisini çekti. Güvenliği tehlikedeydi, iki oğluyla beraber yurt dışına gitti.

Mısır ve İngiltere’ye gittikten sonra 1909 yılında ülkeye geri dönen yazar, siyasi yazılar kaleme almaya devam ederken edebi yazılar üzerine de çalışmaya başladı. Romanları aynı yıl içinde basılırken bir yandan da öğretmenlik ve müfettişlik yaptı. Bu dönemde İstanbul’u daha iyi tanıdı. Bu durum ileride Sinekli Bakkal’ı yazmasına vesile olacaktı. 1911 yılında eşi Salih Zeki’nin başka biriyle evlenmek istemesi üzerine, ikili o yıl içinde boşandı. O yıl yayımlanan üçüncü romanı Seviyye Talip, kocasını terk ederek sevdiği adamla yaşamaya başlayan bir kadın hakkındaydı. Eserden, günümüzde feminizm etkileri taşıyor diye bahsediliyor. Ancak yayımlandığı dönemde Halide Edib’in yoğun eleştiriler almasına sebep oldu. Yazae, bu dönemde tekrardan İngiltere’ye gitti. Daha sonra bir müddet Suriye’de öğretmenlik yaptı, 1918’de ise tekrar İstanbul’a döndü. Hayatının buraya kadar olan kısmını ileride, Mor Salkımlı Ev isimli anı kitabında anlatacaktı.

Milli Mücadele ile Şekillenen Bir Kalem

Halide Edib Adıvar, gözlemci bir yazar. Eserlerinin konularını, yaşadığı dönemin olaylarına göre seçiyor. Genel olarak realizm akımıyla uyumlu eserler kaleme alan yazar, birçok temaya parmak basıyor. Kadın hakları, kadın yaşamı, toplumsal mücadeleler ve Türk toplumu, bireylerin iç çatışmaları ve bireysel düşünceler, eserlerinin temel unsurları. Okura başarılı psikolojik tahliller sunan Adıvar, konuşma tarzı üslubunu kullanıyor.

Onun eserlerini üç ayrı başlıkta incelemek mümkün. Halide Edib yazarlığının ilk dönemlerinde, geri planda kalan kadınların hikâyelerini feminist bir bakış açısı ile anlatıyor. Romanlarında güçlü kadın ana karakterler göze çarpıyor. Onların ruhsal durumlarının tahlilleri ön planda tutuluyor. Sonrasında gelen Milli Mücadele Dönemi, yazarın kalemini doğrudan etkiliyor. Bu dönemde kaleme aldığı eserlerinde milli duyguların oldukça yoğun, kullanılan dilin ise daha akıcı olduğunu görüyoruz. Kurtuluş Savaşı sonrasındaysa, Cumhuriyet Dönemi’ne adım atan halkın problemlerini, toplumsal sorunları işlemekten geri durmuyor. Yaşadığı her dönemin izlerini taşıyan eserleriyle Halide Edib Adıvar, edebiyatımızın usta bir kalemi olarak adını tarihe yazmayı başarıyor.

Halide Onbaşı

Halide Edib’in bir aydın olarak konuştuğu, düşüncelerine önem verdiği ve fikir alışverişinde bulunduğu birçok önemli isim vardı. Bunlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk’tü. O, Mustafa Kemal’in birtakım icraatları evvelinde ya da sonrasında danışıp konuştuğu isimler arasındaydı. Yazarlık, öğretmenlik ve akademisyenlik gibi işlerin yanında siyasete de yaşamında yer veren yazar, hem kalemini hem zamanını bunun için kullandı. 1919 yılında hiçbir ön hazırlığı bulunmadan katıldığı mitinglerde yaptığı konuşmalarla dikkatleri büyük ölçüde üzerine çekti. 1920 yılında, Yunus Nadi Bey Anadolu Ajansı’nı kurarak bu alanda çalışmaya başladı. Burada yazarlık, muhabirlik, çevirmenlik gibi birçok işin iplerini elinde tutan Halide Edib, Atatürk’ün yazı işleriyle de ilgilendi. Batı dillerini iyi konuşabilen bir kadın olarak gerekli durumlarda çevirmenlik de yapıyordu.

Milli Mücadele sırasında cephede aktif olarak görev yapan Halide Edib, onbaşı unvanını aldı. Dumlupınar Meydan Muharebesi sonrasında orduyla birlikte İzmir’e yola çıktı. Bu yolda kendisinin rütbesi başçavuş olurken sürecin sonunda, faydalarından dolayı İstiklal Madalyası’na layık görüldü. Zaferle sonuçlanan mücadelenin ardından Ankara’da gazetelerde yazmaya devam eden Edib, bir müddet sonra siyasiler ve Mustafa Kemal ile birtakım fikir ayrılıklarına düşerek tekrar yurt dışına çıktı.

“Milletler dostumuz, hükûmetler düşmanımızdır.” 

1919, Sultanahmet Mitingi – Halide Edib Adıvar

En Bilinen Eserleri

Halide Edib Adıvar’ın en bilinen eserlerinin başında şüphesiz Ateşten Gömlek geliyor. 1923’te çıkan ve roman türünde olan bu eser, Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı üzerine yazılan ilk roman olma özelliğini taşıyor. Eserde savaş yıllarının tüm gerçekliği okura sunulurken, yazar bu savaşın içindeki kahramanların iç dünyasına da bir ayna tutuyor. Yazarın 1936 yılında yayımlanan eseri Sinekli Bakkal, adını Adıvar’ın eşi Adnan Bey’in yaşadığı mahalleden alıyor. Roman ilk olarak The Clown and His Daugther adıyla Londra’da yayımlanıyor. Yaşar Kemal bu eseri “Türk Edebiyatının bir şaheseri olarak olarak adlandırıyor. Yazarın bütün eserleri şu şekilde:

Romanları:

  • Heyulâ (1909)
  • Raik’in Annesi (1909)
  • Seviye Talip (1910)
  • Handan (1912)
  • Yeni Turan (1912)
  • Son Eseri (1923)
  • Mev’ud Hüküm (1918)
  • Ateşten Gömlek (1923)
  • Vurun Kahpeye (1923)
  • Kalp Ağrısı (1924)
  • Zeyno’nun Oğlu (1928)
  • Sinekli Bakkal (1936)
  • Yolpalas Cinayeti (1937)
  • Tatarcık (1939)
  • Sonsuz Panayır (1946)
  • Döner Ayna (1954)
  • Akile Hanım Sokağı (1958)
  • Kerim Usta’nın Oğlu (1958)
  • Sevda Sokağı Komedyası (1959)
  • Çaresaz (1961)
  • Hayat Parçaları (1963)

Öyküleri:

  • Harap Mabetler (1911)
  • Dağa Çıkan Kurt (1922)
  • İzmir’den Bursa’ya (1963)
  • Kubbede Kalan Hoş Seda (1974)

Anıları:

  • Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962)
  • Mor Salkımlı Ev (1963)

Tiyatroları:

  • Maske ve Ruh (1916)
  • Kenan Çobanları (1945)

Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Halide Edib Adıvar, aynı zamanda gerçekçi roman geleneğinin de öncülerinden biri. Üniversitelerde, üzerine dersler işleniyor. Bugün hâlâ adından bahsedebildiğimiz özel yazarların başını çekiyor. Umarım yazıyı keyifle okumuşsunuzdur, sonraki yazılarda görüşmek üzere!

Editör notu: Türkiye Cumhuriyeti 100. yılına girerken, tarihimizde Halide Edip Adıvar gibi kadınların adı yazdığı için çok şanslıyız. Biz kadınlar, atalarımızın bizler için açtığı yoldan ilerleyerek şanlı Türk kadınının adını daha yükseklere, hak ettiğimiz yere taşıyacağız.

halide edip adıvar

Ama fakat ancak ve lakin. Çünkü ya da ancak ve ama. Lakin ya da fakat. Çünkü. Ama fakat ancak ve lakin. Çünkü ya da ancak ve ama. Lakin ya da fakat. Çünkü. Ama fakat ancak ve lakin. Çünkü ya da ancak ve ama. Lakin ya da fakat. Çünkü.

Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:

Yazıyı burada paylaş:

Yazı oluşturuldu 14

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.