Merhaba kitapların sayfaları arasında saklanmayı sevenler. Bu yazımda aniden aklıma gelen bir konudan bahsedeceğim. Ya bildiğimiz ve sevdiğimiz kahramanlar düşmanımız olsalardı? Ya kötü olmak için bir sebep bulsalardı veya yazar onları bize en başında kötü olarak tanıtsaydı? İşte bu yazıda bu sorunun cevabını arıyoruz. Bakalım mantıklı bir cevap bulabilecek miyiz? Baştan uyarmalıyım, yazımda bahsettiğim karakterlerin yer aldıkları serilerinden küçük spoilerlar olacaktır. Hazırsanız başlayalım.
Grisha Üçlemesi’nden Nikolai Lantsov!
Şaşırdınız mı? Ben şaşırmadım. Nikolai kesinlikle iyi bir insan. Ancak ona bir şey oldu -spoiler olduğu için detay veremiyorum- ve bunun nasıl sonuçlanacağını henüz bilmiyoruz. Haliyle bu da bizi kötü düşüncelere sürüklüyor.
Nikolai tam anlamıyla iyileşmedi ve bazı ağır travmalar geçirdi. Elinde Darkling yüzünden büyük zarar almış, yıkık dökük Ravka var. Ülkenin sorunlarıyla uğraşmak şimdi her zamankinden çok daha da zor olacak. Peki sizce Nikolai’nin içinde biriken karanlık, gün yüzüne çıkmayı deneyemez mi? En savunmasız olduğu anda belki de Nikolai ona kulak verecek ve manipüle edilecek. Ee zaten serinin okurları Nikolai’nin sinsi bir yanı olduğunun da farkındadır. Ülkesini kurtarmak için ellerini kirletmeye ikna edilmesi belki de o kadar uzak bir ihtimal değildir. Onu, kendi menfaatlerini düşünen bir korsan olarak hayal etmek çok da zor değil, ne dersiniz? İnsanları kandırma konusunda da hatırı sayılır tecrübesi var. Ayrıca kraliyet soyundan olduğunu unutmamak gerek.
İçindeki kalıntıların onu ele geçirme ihtimali ne yazık ki çoğumuza uzak gelmiyor. Belki de Karanlıklar Efendisi’nin istediği buydu: Nikolai’nin o nihai ışığının yavaş yavaş sönmesi ve en sonunda bir kötüye dönüşmesi... Darkling’in Alina’ya sahip olduğu her şeyi elinden alacağına dair yemin ettiğini hatırlıyoruz. Belki de paralel bir evrende Nikolai gelmiş geçmiş en tehlikeli kötü karakterlerden biri olabilirdi.
Açlık Oyunları’ndan Katniss Everdeen! kötü
Birçoğunuzun seriyi okurken bunu aklından geçirdiğini biliyorum. Katniss hep asi ve emirlere itaat sorunu yaşayan bir karakter oldu ve zalimliğinin emarelerini serinin son kitabı olan Alaycı Kuş’ta da çok net gördük.
Katniss hiçbir zaman başkaları için bir şeyler yapmayı kendi rızası ile istemedi. Alaycı Kuş olmak zorunda bırakıldı ve bu rolü üzerine almamak için çok direndi. Amacı sadece sevdiklerinin güvende olmasıydı, evet. Elbette ki tüm bunları reddetme hakkı vardı ancak günün sonunda seçim Katniss’e kalsa, o kaçmayı seçerdi. Diğer insanlar, kendi halkı çok da umurunda olmazdı diye düşünüyorum. Elinde insanlara yardım etme şansı vardı ve o bunu kullanmamak için sonuna kadar direndi.
Bu saydıklarım onun kötü bir karakter olabileceğinin göstergesi değil elbette. O sadece hayatta kalmaya çalışan küçük bir kızdı. Ama zalim bir doğası vardı ve bu durum, elinde olsa Capitol vatandaşlarına merhamet etmeyeceğini düşünmeme neden oluyor. Zor bir hayatı oldu ama neyse ki yanında Peeta vardı. Peeta olmasa muhtemelen Katniss daha birçok yanlış seçim yapardı.
Percy Jackson ve Olimposlular’dan Percy Jackson!
“Gelmiş geçmiş en masum ve komik karakter nasıl bir kötüye dönüşebilir?” diye düşünüyorsunuz değil mi? Hemen açıklayayım.
Percy’nin ölümcül kusuru neydi? Sevdiklerine fazla sadık olması. Bir keresinde Athena, sevdikleri için tüm dünyanın yok olmasına göz yumacağını söylemişti Percy’e. Ölümcül kusurunu kontrol altına alması gerektiğini, aksi takdirde tehlikeli birine dönüşeceğini açık açık anlatmıştı. İşin ilginç yanı Percy bunun farkındaydı ve bunu değiştirmek için hiçbir zaman uğraşmadı. Eğer dünyayı kurtarmak ile sevdiklerini kurtarmak arasında kalırsa kendisine yeni bir çözüm yolu bulmayı seçerdi. Gerekirse kendi seçeneklerini kendisi yaratırdı.
“Ha, Hekate, bir şey daha var. Yollarınızdan birini seçmiyorum. Kendi yolumu yaratıyorum.” (Hades’in Evi)
Bu bizim tanıdığımız ve sevdiğimiz Percy idi. Peki ya ortada üçüncü bir seçenek olmasaydı? Bu teori Hades’in Evi kitabındaki bir sahneyi okurken aklıma geldi. Spoiler olduğu için çok detaya giremiyorum ama işin içinde zehir olduğunu söyleyebilirim sanırım. Bu bölüm, kitabı okuyan herkesin tüylerini diken diken etmişti.
Bu sahnede Annabeth’in ne kadar korktuğundan da bahsediliyor. Percy onun kendinden korktuğunu anlıyor ve ancak öyle ne yaptığının farkına varıyor. Çocukluk kahramanımızın ağır travmatik şartlar altında bir kötüye dönüşmesi ne kadar korkutucu öyle değil mi? Bu sahnede Percy Annabeth’i korumak için bunu yapıyordu. Başka bir seçeneği olmadığı için böyle birine dönüşüyor. İçimden bir ses de haksız olmadığını söylüyor.
Percy ve diğer melezler kitaplar boyunca tanrı ebeveynleri ile tartışma halindeydiler. Ancak yine de büyük bir çoğunluk onların tarafını tuttu. Sizce Luke kötü biri miydi? Hayır, sadece anlaşılmak ve fark edilmek isteyen küçük bir çocuktu. Ancak Percy ile aralarında bir fark vardı. Günün sonunda Percy merhameti seçerdi, ayrıştırmayı veya yıkmayı değil.
Cam Şato serisinden Aelin Galathynius! kötü
Bu listedeki en keskin karakter Aelin olabilir. Hepimiz onun dediğim dedik, kendi bildiğini okuyan ve planlarından kimseye bahsetme zahmetinde bulunmayan biri olduğu konusunda hemfikiriz. Aynı zamanda lider ruhlu ve gücü elinde tutmayı seven bir karakter. Bu saydıklarım hem bir kahramanda hem de bir düşmanda bulunması muhtemel yegâne özellikler. Böyle anlatınca, tanımayan biri için Aelin kötü bir karakter zannedilebilir.
Mezar’a yaptıklarından sonra Aelin’in ne derece zalim olabileceğini hayal edebiliyoruz. Öldürme konusunda tereddüt etmediğini de biliyoruz. Küçükken alıkonulup zalim bir suikastçı olarak yetiştirildi. Kimliğini kaybetmişti, farklı karakterlere bürünüp kendini bulmaya çalıştı. Ancak başaramadı. Geçmişi onun peşini bırakmadı ve en sonunda ipleri eline alıp kaderini yazmayı seçti. Evet, bu şu an bir kahramanın hikayesi gibi görünüyor. Ama oturup düşündüğümüz zaman Aelin’in Adarlan Kralı’ndan pek de farklı olmadığını görebiliz.
Öncelikle ikisi başka koşullar altında tanışsa muhtemelen iyi anlaşırlardı. Aelin kraldan nefret ediyordu ama kendisine çok benzediği içindi bu nefret. Ayrıca emirlerine itaat etmekten de geri durmuyordu. Ancak Aelin’in içindeki merhamet henüz ölmemişti. Ona verilen suikast görevlerinin sonuçları da bunu gözler önüne seriyordu. Aelin’in tek farkı masumlara olan sevgisi ve merhametiydi.
Evet, benim çıkarımlarım bu şekilde. Bana katıldığınız veya katılmadığınız yerler var mı? Umarım yazıyı severek okumuşsunuzdur. Daha fazlası için beni ve Bibliyoraf’ı Instagram üzerinden takip etmeyi unutmayın. Mavilerle kalın. 💙
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: