Görünmez Adam, H.G. Wells’in 1897 yılında bilimkurgu türünde yazdığı eserdir. Wells’i diğer bilimkurgu yazarlarından ayıran en önemli özelliği, bilimin sunduğu bilgi ve imkanları sorgulayan bir yapısının olmasıdır. Eserin önsözünde Gregory Benford; “Bütün bilimkurgu yazarlarının yapması gereken şey işte bu; hikâyenin gerekleri ile bilim dünyasının gerçek kısıtlamaları arasında bir seçim yapmak. İşte bu hünerli dengeleme işlemi de Wells’in hâkim olduğu ‘bilimsel romansın’ cazibelerindendir.” diyor.
Eser, kafasına sardığı sargılar sebebiyle bir tek pembe burnu görünen tuhaf görünümlü bir yabancının Iping Köyü’ne gelmesi ve köy sakinlerinin gizemi çözmeye çalışırken kontrolden çıkan deneyin sonuçlarını öğrenmesini anlatıyor. Görünmez Adam, adı gereği okuyucusuna ilk olarak “Bir özel yeteneğin olsaydı bu ne olsun isterdin?” sorusunu düşündürüyor.
Görünmez Adam, H. G. Wells
Ben sadece bir insanım, elle tutulur, yemeye ve içmeye ihtiyacı olan biriyim, giyinmeye de. Ama görünmezim. Anladın mı? Görünmez. Basit bir şey. Görünmez.
Griffin, laboratuvarında deney yaparken tesadüfi bir şekilde görünmezliği icat eder. Griffin ilk etapta görünmezliği hem heyecan verici hem de özgürlükçü bulsa da zamanla bu yeteneği çok hafife aldığını fark eder. İnsanoğlu bu yeteneği kazanmış olsaydı gerçekten iyi niyetle mi kullanırdı? Zengin olmak için soygun mu yapardı? Haneye tecavüz mü ederdi? Dünyaya hakim mi olmak isterdi yada istediği olmayınca katil mi olurdu? Griffin bu soruların yanıtını acı bir şekilde cevaplıyor. Görünmez olmadan önce saf ve masum olan Griffin zamanla kontrolden çıkmaya başlıyor. Çok zeki, duygularını kontrol altında tutabilen ve mantıklı bir adamı dahi yoldan çıkaran bu yetenek bize neler yapmaz?
Görünmez Adam’ın başına gelen trajik olaylar zaman zaman çok üzücü ve ciddi sonuçlar doğursa da bazı yerlerinde beni hayli güldürdü. Karakterlerin “görünmezlik” kavramına verdiği tepkileri ve bu durumu akıllarının almayışını okumak hayliyle eğlenceliydi. Griffin’in şahit olduğu olaylara kimseyi inandıramaması ya da yediği yemekleri sindiremediği için insanların etrafta uçan yemekler görmesi gibi olaylar Wells’in okuyucuya vermek istediği iç karartıcı mesajı biraz da olsa hafifletmiş. Fakat yine de söz konusu mesajı ve ardında yatanları gözden kaçırmak imkansız: İnsan ne olursa olsun kendisinden farklı olanı her zaman acımasızca yargılar ve dışlar. Görünmez olmak Griffin’in seçimi olmasa da diğer karakterlerin sanki bu onun seçimiymiş gibi davranması bu duruma verebileceğimiz en basit örnek. Farklı olan her zaman suçlanır, dışlanır ve hor görülür. Her ne kadar yüzyılın keşfini yapmış olsa da maalesef Griffin sonu da bundan farklı değil.
Görünmez Adam, H. G. Wells
…sonra tekrar durdum. ‘İşte,’ dedim, ‘benim gibi toplumdan dışlanmış bir adam. İşte aradığım adam bu.’
Anlatım tekniği olarak objektif bakış açısı benimsenmiş. Kitap boyunca anlatıcımız Görünmez Adam’dan ziyade olaylar ilerlerken karşılaştığımız diğer karakterler. Bu durum Griffin’in hislerini anlamamızı zorlaştırsa da diğer karakterlerin düşüncelerini filtresiz görebilmek karaktere farklı bir noktadan bakmamızı sağladı. Görünmez Adam, sohbet havasında ilerlediği için sade bir üslubu var ve her ne kadar doğası gereği bilimsel terimlerle dolu olsa da bu durum kitabın akıcılığını etkilemiyor.
Wells kitabın başında okuyucusuna toplum tarafından dışlanan bir ana karakter sunuyor fakat hikaye ilerledikçe Griffin’in de toplumu küçümsediğini ve kendini üstün gördüğünü okuyoruz. İki taraflı bir dışlanma söz konusu aslında. Yazar bunun yerinde kendimizi onun yerine koyabileceğimiz bir ana karakter yazsaydı kitabın gidişatı açısından çok daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Karakteri kendisine saklaması kitabın en büyük eksiği olmuş. Griffin’i biraz bile olsa tanıyabilseydik, eski yaşantısındaki haline dair bir fikrimiz olsaydı karaktere daha çok bağlanabilir, en azından neler hissettiğini anlayabilirdik. Bunun yerine biz de Iping Köyü’nün sakinleri gibi karakteri sürekli yargılıyoruz. Karaktere bu denli uzak kalmak onu sevmemi de bir hayli zorlaştırdı elbette. Hatta kitaptaki Doktor Kemp karakterini Griffin’den daha çok sevdim. Kıvrak zekası ve kitabı ilginçleştiren bilimsel niteliklerin bu karakter üzerinden verilmesi Doktor Kemp’i sevmemde büyük rol oynadı.
Görünmez adam demek güç demek.
Görünmez Adam, H. G. Wells
Wells’in Görünmez Adam’ı bende bilimkurgu türünde daha fazla eser okuma isteği uyandırdı. Fakat yazarı ilk kez okuyacaklar için bu kitabın başlangıç olarak doğru bir seçim olmayacağını düşünüyorum. Çünkü eserin bilimsel tarafı kurgusunun önüne geçmiş durumda. Kitap bilimsel anlamda büyük bir ciddiyetle ilerliyor ama kurgu kısmı için aynı şeyi söyleyemiyorum. Griffin’in toplum tarafından ötekileştirmesi dışında kitabın elle tutulur bir kurgusu yok maalesef. Bu da “görünmezlik” kavramını bilimsel açıdan değil de kurgu olarak okumak isteyen okuyucuları rahatsız edebilir. Bu yüzden de Doktor Moreau’nun Adası yazara yeni başlamak isteyenler için daha iyi ve yerinde bir seçim olacaktır diye düşünüyorum.
Kitabı okurken fazlasıyla keyifli vakit geçirdim ve keşke eser daha uzun olsaydı demekten kendimi alamadım. Evet, eleştirdiğim birtakım yönleri olsa da kitabı sevdim. Eserin Griffin’in görünmezlik yeteneğini bulmasıyla değil de karakterin görünmez olduktan sonraki yaşantısını anlattığını da belirtmek isterim. Daha önce dediğim gibi bu bence kitabın en büyük eksiği olmuş. Görünmez Adam, Griffin’in yaptığı deneylerle başlasa ve biz de karakterin yaşadığı bu değişimi görsek okuması çok daha zevkli bir eser olurdu ama bu haliyle de kabulüm. Bilimkurgu türünde çok fazla kitap okumadığım için Görünmez Adam şimdilik listenin yukarılarında olsa da bu türde daha çok eser okudukça kitabın listemde daha aşağılara düşeceğini düşünüyorum.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
Yazıyı burada paylaş: