Herkese tekrardan merhaba! Bu yazıda sizler için edebiyat sektöründe kadının yerini ve feminizm ideolojisinin bu sektöre etkisini anlatacağız. Haydi gelin öncelikle feminizmin ne olduğundan ve ne olmadığından bahsedelim.
Feminizm Kavramı Üzerine Kısa Bir Tarihçe
Kadın – erkek arasındaki toplumsal ve siyasal hakların eşitliğini savunan bu ideolojinin temelinde, fırsat eşitliği kavramı yer alıyor. Günümüzün diğer popüler ideolojileri gibi feminizm de kavram olarak 19. yüzyılda karşımıza çıkıyor. Bu kavramı ortaya atan Charles Fourier, sosyal gelişmenin ancak ve ancak kadınlara verilecek daha fazla özgürlükle mümkün olduğunu savunuyordu. Kavramın ortaya çıkmasıyla popülerleşmesi de bir oldu. Feminizm, o dönemden itibaren kitaplarda kullanılmaya başlandı ve sosyal hayatta sıkça karşılaşılan bir terim oldu.
Kadın hareketlerinin düşüncesi haline gelen feminizm kavramı da sürekli değişen ve gelişen dünyaya ayak uydurdu. İlk başta kadınların temel haklarını savunan ideolojinin yüzü olan feminizm, daha sonrasında siyasal eşitlik, ücret eşitliği, eğitim eşitliği, kürtaj hakkı, taciz ve tecavüzün engellenmesi gibi sorunları da çatısı altına aldı. Bu kavram şimdilerde ise “kadını” ilgilendiren her sorunu temsil ediyor ve aterkil zihniyeti devirmeye çalışan diğer ideolojilerle birlikte çalışıyor.
Feminizm kavramının yaşadığı değişim ve gelişim yalnızca savunduğu konular konusunda olmadı tabii ki. Savunduğu konuların genişlemesiyle birlikte 20. yüzyılda İkinci Dalga Feminizm, 21. yüzyılda ise Üçüncü Dalga (Postmodern) Feminizm adlarıyla anılmaya başlandı. Bununla birlikte feminizm kavramı kendi içerisinde Ekofeminizm, Radikal Feminizm, Liberal Feminizm, Lezbiyen Feminizm, Sosyalist Feminizm, Siyah Feminizm gibi birçok alt dala ayrıldı. Konuya giriş yaptığımıza göre yazının asıl kısmına geçebilir ve edebiyat sektörünün sınırlarını ve kurallarını tekrar oluşturan kadın yazarlara göz atabiliriz.
Yazının devamını üç alt başlığa ayırdık. İlk başlıkta kitabını yayımlamak için takma ad kullanmak zorunda bırakılan yazarlara değindik. İkinci başlıkta yazdıkları kitaplarla hem kadın hareketine öncü olan yazarlara hem de kendisinden sonra gelenlere yol gösteren kadın yazarları derledik. Üçüncü başlıkta ise feminist okuma önerilerine yer verdik.
Bölüm 1: Adını Gizlemek Zorunda Kalan Yazarlar
Kitaplarını yayımlatabilmek için isimlerini saklamak zorunda kalan çokça kadın yazar var. Söz konusu bu yazarlar yayıncılar ve matbaalar tarafından kabul görmek için ya ailelerinden bir erkeğin ismini kullandı ya da takma isimle kendisini gizlemeye çalıştı. Kitaplarının basılması için kimliğini gizleyen bir yazar bulmamız için çok eskiye gitmemize gerek bile yok!
Adını kült eserler arasına yazdırmayı başarmış Harry Potter serisinin yazarı, yayıncısının isteği üzerine adını, J. K. Rowling olarak kısaltıyor. Bunun sebebi ise yayıncısının daha maskülen görünen bu isim sayesinde kitapların hem kızlara hem de erkeklere hitap edeceğini düşünüyor olması. Çünkü kitabın yayıncısı Bloomsbury Publishing’e göre kitabın kitlesi genç erkek çocuklardı ve bu çocukların bir kadın tarafından yazılmış bir romanı okumak isteyeceğini düşünmemişlerdi.
feminist edebiyat
Frankenstein’in yazarı Mary Shelley’i biliyoruzdur. Babasının bu mecrada tanıdıkları olmasına rağmen Mary Shelley, yıllarca bu sektörde kendine yer bulamadı. Kitaplarını yayımlatabilmek için mahlas kullandı. Frankenstein eserini ise ancak kocası Percy, kitaba önsöz yazdıktan sonra bastırabildi. Bu yüzden de eserin kimin olduğu yıllarca büyük bir tartışma konusu oldu. Önsözünü Percy’nin yazdığı bu kitap, Mary Shelley’in babası, William Godwin’e ithaf edilmişti. Bu yüzden de kitabın, Mary Shelley tarafından yazıldığı doğrulanmış oldu.
En bilinen eserlerinin başında Silas Marnen, Floss’taki Değirmen gelen Mary Ann Evans, çiftlikte yaşadığı süre boyunca birçok deneme, şiir ve roman yazdı. Fakat eserlerini yayımlanabilmek için George Eliot mahlasını kullanmak zorunda kaldı. Aynı zamanda eleştirmen ve çevirmen olan Mary Ann, çiftlikten ayrılıp Londra’ya taşındıktan sonra o dönemde gözlemlediklerini de eserlerinde konu aldı. George Eliot isminin bir mahlas olduğu bilinse de hâlâ daha yazarın eserleri hakkında konuşurken bu ismi kullanmakta ısrar edenler var.
Brontë Kardeşler Charlotte, Emily ve Anne de isimlerini gizlemek zorunda kalan yazarlardan. Kardeşlerin en büyüğü olan Charlotte, yazdığı şiirleri bir yayıncıya gösterdiğinde terslenip, edebiyatın erkeklerin işi olduğunu belirten bir yanıt aldı. Emily’nin şiir yeteneğinin kardeşleri tarafından keşfedilmesi ile üç kardeş birlikte bir şiir kitabı yayımladılar. Fakat kendi isimleri yerine; Charlotte; Currer Bell, Emily; Ellis Bell, Anne ise Acton Bell isimlerini kullandı. Her ne kadar birlikte çıkardıkları bu şiir kitabının satış sayısı tek basamaklı sayıları geçmese de vazgeçmeyip yazmaya devam ettiler. Charlotte 1847 yılında Jane Eyre’i, Emily Uğultulu Tepeler’i, Anne ise Agnes Grey’i yayımladı.
Bölüm 2: Edebiyat Dünyasına Yön Veren Kadın Yazarlar
1. Sappho
Tarihte bilinen ilk kadın şairlerden biri olan Sappho, Antik Dönemde yaşadı ve daha çok lirik türde şiirler yazdı. Şiirlerini yazarken Aiol lehçesini kullandı. Bu lehçe o dönemde bile artık kullanılmayan bir dil olduğundan dolayı eserleri üzerinde çalışılmaya geç bir tarihte başlandı. Sappho, daha öncesinde kullanılmayan cesur benzetmeler kullanarak, yeni vezinler ve müzik tarzları buldu. Hatta pektis (büyük ve çok telli bir lir) ve mızrap kullanımına öncülük etti. Onun şiirleri hakkında bildiklerimizin epey az olmasından kaynaklı bu konuda ihtiyatlı davranmamız gerekse de çoğu teori, Sappho’nun biseksüel olduğunu gösteriyor. Modern “lezbiyen” kelimesinin tarihi ise onun şiirlerine dayanmakta.
2. Mary Wollstonecraft
Yazar Mary Wollstonecraft, 1790’larda Avrupa’nın en tanınmış kadın siyaset yazarlarından biridir. Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı eseri çok satanlar arasına girmesiyle yazar, proto-feminist hareketin en önemli isimlerinden biri oldu. Hem erkeklerin hem de kadınların akıl ve sorgulama sahibi varlıklar olarak kabul edilmelerini önerdi ve mantık üzerine kurulu bir toplumsal düzen savundu. O dönemde yalnızca yazarlık yaparak geçinmenin zor olduğunu bilse de, bu inadından vazgeçmedi. Yazarlığın yanında çevirmenlik ve eleştirmenlik de yaptı. Kızı Mary Shelley doğduktan 10 gün sonra hayatını kaybetti.
3 . Phillis Wheatley
Eserleri yayınlanan ilk Afroamerikalı kadın yazardır. 18. yüzyılın ortalarında doğan Phillis Wheatley, yedi yaşındayken Boston’da varlıklı bir aileye köle olarak verildi. Fakat bu aile, diğer köle sahiplerinin aksine ona yeni bir soyadı verip onu yazmaya teşvik etti. Kısa süre içinde o hanenin bir parçası haline geldi ve Çeşitli Konularda Şiirler, Dini ve Ahlaki adlı kitabı yayımladı. George Washington için yazdığı To His Excellency, George Washington isimli şiiri de oldukça yankı uyandırdı ve Washington tarafından çok beğenildi.
4. Jane Austen
Jane Austen, romantizm türünün öncü yazarlarından biridir. Eğitim hayatı genellikle düzensiz bir şekilde ilerleyen Austen, çoğunlukla evde ders aldı. Fakat yine de zaman zaman Oxford ve Southampton’da öğrenim gördüğü de oldu. Yazarın eserleri, günümüzde modern klasik olarak nitelendiriliyor. Eserlerinde sesi bastırılmaya çalışılan kadınlara yer veren Jane Austen, ironik yazım stili ile döneminin zamansız yazarları arasında yer almayı başardı. Çoğu kitabı da beyaz perdeye uyarlandığından dolayı hem kitap sektörünü hem de sinema sektörünü etkileyen bir yazar oldu.
5. Toni Morrison
Toni Morrison, eserlerinde siyahilerin yaşadığı deneyimleri oldukça özgün bir şekilde tasvir etmesiyle ünlendi. Ayrıca eserlerinde ırkçılığın sert gerçekliğini ortaya koyduğundan dolayı epey sansasyonel bir isim olarak görülüyor. Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü başta olmak üzere edebiyat dünyasının prestijli birçok ödülünü eve götürmeyi başardı. Bununla birlikte 2012 yılında Barack Obama tarafından Başkanlık Özgürlük Madalya’sı almaya layık görüldü. Sevilen eserleri Cennet ve Sevilen başta olmak üzere Morrison’ın toplamda on altı kitabı dilimize çevrildi.
6. Maya Angelou
Maya Angelou ırkçılık, istismar gibi olaylara karşı duruşuyla karşımıza çıkıyor. Bunun sebebi ise yazarın çocukluğunda yaşadığı büyük travma. Angelou, henüz 8 yaşındayken annesinin sevgilisi tarafından tecavüze uğradı. Ona tecavüz eden adam ise tutuklanmasının ardından kısa bir süre sonra ölü bulundu. Bu olaydan sonra Maya, “Sesimle cinayet işliyorum.” diye düşünmeye başladı. Eserlerinde de bu düşünceye rastlayabiliriz. Amerikan Edebiyatının önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra, çoğu ABD başkanına danışmanlık yapan yazar, aynı zamanda akademisyendir.
7. Virginia Woolf
Yazarın Kendine Ait Bir Oda adlı eseri, feminizm hareketinin klasiklerinden biri olarak anılıyor. Kendisinden önceki yazarlardan etkilenmiş, daha sonrasında Gabriel Garcia Marquez gibi ünlü isimleri etkilemiştir. Modernizm ve feminizm akımlarının öncüsü sayılan bu yazar, eserlerini kendi hayatından ve günlük yaşamında rastladıklarından oluşturmuştur. Yazar hakkında daha detaylı bilgi almak için Feminizmin Yapı Taşı: Virginia Woolf isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar… Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.
Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf
Bölüm Üç: Feminist Kitaplık
Geçtiğimiz yıllarda Yeni Başlayanlar için Feminist Kitaplık isimli bir okuma rehberi yayımlamıştık. Daha önce feminist okuma yapmamış ve bu türdeki kitapları nereden okumaya başlayacağını bilemeyen okurlarımız, mutlaka o yazıya göz atmalı. Biz yazının üçüncü ve son bölümünde ise sizler için bu listeyi genişletmeye çalıştık.
- Orlanda – Virginia Woolf
- İkinci Cinsiyet – Simone De Beauvoir
- Uyanış – Kate Chopin
- Gözleri Tanrıyı Seyrediyordu – Zora Neale Hurston
- Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood
- Altın Defter – Doris Lessing
- Karanlığın Sol Eli – Ursula K. Le Guin
- Feminist Teori – Josephine Donovan
- Persepolis – Marjane Satrapi
- Kurtlarla Koşan Kadınlar – Clarissa Pinkola Estes
- Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar – Ursula K. Le Guin
- Cinsiyet Belası & Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi – Judith Butler
- Sarı Duvar Kağıdı – Charlotte Perkins Gilman
- En Mavi Göz – Toni Morrison
- Kadının Adı Yok – Duygu Asena
Elbette sektörde büyük değişikliklere sebep olmuş kadın yazarlar yalnızca bu kadarla sınırlı değil. Geçmişten günümüze kitabını bastırmak, sesini duyurmak için bütün hayatı boyunca mücadele etmiş bir sürü kadın yazar var. Eserlerini yayımlamak istediklerinde “Edebiyat erkek işidir, senin kitabın satmaz.” gibi tepkilerle karşılaşmış fakat hiçbir şekilde pes etmemiş bu kadınlar hâlâ çok okunmaya devam ediyor.
Bu yüzden de bu yazıyı davalarını asla terk etmeyen ve hepimizin geleceği için savaşmaya devam eden kadınlara adıyor, bütün okurlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimizle kutluyoruz. Hak ettiğimiz eşit yarınlara doğru emin adımlarla yürümekten asla vazgeçmeyeceğiz!
Bu yazı Selin Çolak ve Buket Kolayoğlu tarafından yazılmıştır.
Beğenebileceğiniz diğer yazılarımız:
başlık
Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama.
Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama. Sabah kalktım. Bugün yine çok geç kaldım. Saçımı yaptım. Güneş parlak harika. Dışarı çıktım. Ama fakat. Ancak ve ancak. Çünkü ama.
Yazıyı burada paylaş: